Normal Doğum Ne Kadar Sürer?
Tıbbi olarak normal doğum sürecinin başlangıç aşaması olarak rahim ağzının dört santimetre olarak açıldığı ve doğum sancılarının ise düzenli bir hale geldiği zaman dilimi olarak kabul edilmektedir. Bu aşamadan sonra ilk doğumu yapan anne adaylarında doğum süresi yaklaşık olarak altı ile on saat arasında değişmektedir. Fakat doğumhanede geçen süre 45 dakika ila 2 saat arasında sürmektedir. İkinci defa doğum yapmakta olan bayanlarda ise bu süre yaklaşık olarak iki saat kadar daha kısalmaktadır. Rahim ağzının dört santim olarak açıldığı ve düzenli sancıların başlamasından önce ki yalancı sancılar, hamile bayanlar tarafından doğum başladı olarak algılanmakta ve bu neden doğumum çok uzun sürdü gibi söylemler olabilmektedir. Günümüz teknolojisi ve bilgi birikimiyle günlerce süren bir doğum mümkün değildir.
Online Bilgiler,Online Hesaplamalar ve Aslında içinde Online geçen Herşey hakkında Bilgiler veren Bir Platform
28 Şubat 2014 Cuma
Hamilelikte Çıkan Tüyler Hamilelikten Sonra Dökülür Mü?
Hamilelikte Çıkan Tüyler Hamilelikten Sonra Dökülür Mü?
Kıl kökleri hormonlardan aldıkları emirlerle kılların oluşumunu gerçekleştirirler. Hamilelik döneminde vücuttaki hormon dengesi değişir. Özellikle östrojen hormunu ve progesteron hormonu düzeylerinde aşırı artışlar görülmesi kadınların vücudundaki bazı bölgelerde daha önce olmayan tüylenmelerin olmasına ve tüylenme hızında artışa neden olabilmektedir. Genellikle karın kısmında, belde ve yüzde görülen bu tüylenmeler bazen sert kıllar şeklinde de olabilir. Hamilelikte tüylenme bilhassa ilk 3 ayın içerisinde ortaya çıkar. Hamile hanımlarda bu tüylenmeler bazen paniğe yol açar ama aslında kaygı edilmemesi gereken geçici bir durumdur. Hamileliğin bitiminden sonraki 5-6 içerisinde sonradan çıkan bu tüyler hormon düzeylerinin normal seyrine dönmesiyle dökülerek kaybolur. Bu tüyler sizi rahatsız edecek kadar kötü bir görünüme sahipse onlardan ajda ya da diğer epilasyon yöntemleri ile kurtulabilirsiniz. Jiletle traşlamanın da bir zararı yoktur. Dikkat etmeniz gereken kullandığınız epilasyon aletinin hijyenik açıdan uygun olmasıdır. Hamilelikte tüylenme sorunu için tüy dökücü kremlerin kullanılması içeriklerindeki kimyasallardan dolayı tavsiye edilmemektedir. Hormon seviyelerindeki artış genelde tüylenmeye neden olsa da bunun tam tersi de görülebilmektedir.
Kıl kökleri hormonlardan aldıkları emirlerle kılların oluşumunu gerçekleştirirler. Hamilelik döneminde vücuttaki hormon dengesi değişir. Özellikle östrojen hormunu ve progesteron hormonu düzeylerinde aşırı artışlar görülmesi kadınların vücudundaki bazı bölgelerde daha önce olmayan tüylenmelerin olmasına ve tüylenme hızında artışa neden olabilmektedir. Genellikle karın kısmında, belde ve yüzde görülen bu tüylenmeler bazen sert kıllar şeklinde de olabilir. Hamilelikte tüylenme bilhassa ilk 3 ayın içerisinde ortaya çıkar. Hamile hanımlarda bu tüylenmeler bazen paniğe yol açar ama aslında kaygı edilmemesi gereken geçici bir durumdur. Hamileliğin bitiminden sonraki 5-6 içerisinde sonradan çıkan bu tüyler hormon düzeylerinin normal seyrine dönmesiyle dökülerek kaybolur. Bu tüyler sizi rahatsız edecek kadar kötü bir görünüme sahipse onlardan ajda ya da diğer epilasyon yöntemleri ile kurtulabilirsiniz. Jiletle traşlamanın da bir zararı yoktur. Dikkat etmeniz gereken kullandığınız epilasyon aletinin hijyenik açıdan uygun olmasıdır. Hamilelikte tüylenme sorunu için tüy dökücü kremlerin kullanılması içeriklerindeki kimyasallardan dolayı tavsiye edilmemektedir. Hormon seviyelerindeki artış genelde tüylenmeye neden olsa da bunun tam tersi de görülebilmektedir.
Aşermek Ne Demektir?
Aşermek Ne Demektir?
Gebelikler sırasında görülen aşerme, herhangi bir içecek veya yiyecek gibi bir besin maddesinin zamansız ve abartılı şekilde istenmesi aşerme olarak bilinmektedir. Genellikle gebeliğin ilk 3 ayında yoğun olarak görülen aşerme 5. Aya kadar devam ederken, bu aydan sonra kaybolma eğilimi göstermektedir. Tıbbi açıdan netleşmiş bir durum olmayan aşerme konusunda ki en güçlü yorum, vücudun ani şekilde bazı maddelere ihtiyaç duyduğu ve yoğun şekilde istediği yönündedir. Örneğin bir gebenin tatlı aşermesinin sebebi olarak, anne adayının o andaki kalori ihtiyacına karşılık geldiği varsayılır. Anne adayının tuza aşermesi, gebelik sırasında artan kan volümünün, sodyum oranını düşürmesine bağlı olarak ortaya çıkan, sodyum ihtiyacı doğrultusunda tuzlu yiyeceklere karşı bir aşerme gerçekleşir. Buna göre keroten eksikliği sırasında şeftali, c vitamini eksikliği sırasında meyveye aşerme sıklıkla görülen aşerme vakalarıdır.
Mantık dahilinde olan her türlü aşerme sırasında anne adayları aşerdikleri besinleri yiyebilirler, bununla birlikte aşermenin bazı besin maddelerinde yoğunlaşması ve tekrar etmesi durumunda kilo yapıcı etkiler ortaya koyarlar. Örneğin sürekli dondurma aşerilmesi durumunda, vücudun şekere karşı bir ihtiyacı olduğu varsayılmalı ve sürekli dondurma yerine kuru kayısı, kuru üzüm gibi yerine geçebilecek şekerli ürünler tercih edilmelidir.
Aşermenin tatlı, tuzlu ve ekşi gibi yiyecekleri aşermesi sonucunda, bu maddelerin bulunduğu yiyeceklerin sıklıkla tüketilmesi annenin sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir, bu nedenle daha sağlıklı ancak aynı maddeleri içeren besinlerin tercih edilmesi öncelikli olmalıdır.
Gebelikler sırasında görülen aşerme, herhangi bir içecek veya yiyecek gibi bir besin maddesinin zamansız ve abartılı şekilde istenmesi aşerme olarak bilinmektedir. Genellikle gebeliğin ilk 3 ayında yoğun olarak görülen aşerme 5. Aya kadar devam ederken, bu aydan sonra kaybolma eğilimi göstermektedir. Tıbbi açıdan netleşmiş bir durum olmayan aşerme konusunda ki en güçlü yorum, vücudun ani şekilde bazı maddelere ihtiyaç duyduğu ve yoğun şekilde istediği yönündedir. Örneğin bir gebenin tatlı aşermesinin sebebi olarak, anne adayının o andaki kalori ihtiyacına karşılık geldiği varsayılır. Anne adayının tuza aşermesi, gebelik sırasında artan kan volümünün, sodyum oranını düşürmesine bağlı olarak ortaya çıkan, sodyum ihtiyacı doğrultusunda tuzlu yiyeceklere karşı bir aşerme gerçekleşir. Buna göre keroten eksikliği sırasında şeftali, c vitamini eksikliği sırasında meyveye aşerme sıklıkla görülen aşerme vakalarıdır.
Mantık dahilinde olan her türlü aşerme sırasında anne adayları aşerdikleri besinleri yiyebilirler, bununla birlikte aşermenin bazı besin maddelerinde yoğunlaşması ve tekrar etmesi durumunda kilo yapıcı etkiler ortaya koyarlar. Örneğin sürekli dondurma aşerilmesi durumunda, vücudun şekere karşı bir ihtiyacı olduğu varsayılmalı ve sürekli dondurma yerine kuru kayısı, kuru üzüm gibi yerine geçebilecek şekerli ürünler tercih edilmelidir.
Aşermenin tatlı, tuzlu ve ekşi gibi yiyecekleri aşermesi sonucunda, bu maddelerin bulunduğu yiyeceklerin sıklıkla tüketilmesi annenin sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir, bu nedenle daha sağlıklı ancak aynı maddeleri içeren besinlerin tercih edilmesi öncelikli olmalıdır.
27 Şubat 2014 Perşembe
Hamilelikte Uyku Sorunu
Hamilelikte Yaşanan Uyku Sorunları
Hamile bayanlardan en fazla gelen şikayetlerden biri olan uyku problemleri, gebeliğin dönemine bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. Gebeliğin ilk dönemi olarak ele alınan ilk üç aylık dönemde aşırı uykulu olma hali ve sürekli uyuma isteği ön plana çıkmaktayken, gebeliğin son dönemlerinde ise uykusuzluk, sık uyanmalar ve yeterince uyunmasına karşılık yorgun bir şekilde uyanmalar daha ön plana geçmektedir. Hamilelikte uyku sorununa neden olan en sık görülen rahatsızlıklardan biri olan mide muhteviyatının ağza ve yemek borusuna ulaşmasıdır. Rahimin bu bölgedeki kapakçığa uyguladığı baskı sonucunda ortaya çıkmaktadır ve bu durum anne adayının uykusunun sık bir şekilde bölünmesine de sebep olur. Aynı şekilde gebelik sırasında yaşanmakta olan hormonal artışın ve yanı sıra gebeliğin ilerlemesine bağlı olarak rahimin idrar kesesini sıkıştırması sonucu, sık idrar boşaltımı sorunu, geceleri uykunun çok sık bölünmesine yol açan bir diğer önemli nedendir.
Gebelikte en sık karşılaşan rahatsızlıklardan biri olan huzursuz bacak sendromu ve kilo artışına bağlı olarak ortaya çıkan horlamalar ve buna bağlı olarak ortaya çıkabilen nefes durmaları da uykunun sık bölünmesinin diğer nedenleri arasındadır.
Gebeliklerde sol yan yatış pozisyonunun bebeğin en sağlıklı şekilde beslenebilmesinin yanı sıra anne adayının en rahat yatış pozisyonu yapılan araştırmalarla belgelenmiştir. Gebeliğin ilerleyen dönemlerine göre aşırı uyku halinin görüldüğü ilk üç aylık dönemde anne adaylarının bu pozisyonda yatmaya kendilerini alıştırmaları uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir.
İlgili aramalar: hamilelikte uyku sorunu neden olur? gebelikte uykusuzluğun nedenleri nelerdir?
Hamile bayanlardan en fazla gelen şikayetlerden biri olan uyku problemleri, gebeliğin dönemine bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. Gebeliğin ilk dönemi olarak ele alınan ilk üç aylık dönemde aşırı uykulu olma hali ve sürekli uyuma isteği ön plana çıkmaktayken, gebeliğin son dönemlerinde ise uykusuzluk, sık uyanmalar ve yeterince uyunmasına karşılık yorgun bir şekilde uyanmalar daha ön plana geçmektedir. Hamilelikte uyku sorununa neden olan en sık görülen rahatsızlıklardan biri olan mide muhteviyatının ağza ve yemek borusuna ulaşmasıdır. Rahimin bu bölgedeki kapakçığa uyguladığı baskı sonucunda ortaya çıkmaktadır ve bu durum anne adayının uykusunun sık bir şekilde bölünmesine de sebep olur. Aynı şekilde gebelik sırasında yaşanmakta olan hormonal artışın ve yanı sıra gebeliğin ilerlemesine bağlı olarak rahimin idrar kesesini sıkıştırması sonucu, sık idrar boşaltımı sorunu, geceleri uykunun çok sık bölünmesine yol açan bir diğer önemli nedendir.
Gebelikte en sık karşılaşan rahatsızlıklardan biri olan huzursuz bacak sendromu ve kilo artışına bağlı olarak ortaya çıkan horlamalar ve buna bağlı olarak ortaya çıkabilen nefes durmaları da uykunun sık bölünmesinin diğer nedenleri arasındadır.
Gebeliklerde sol yan yatış pozisyonunun bebeğin en sağlıklı şekilde beslenebilmesinin yanı sıra anne adayının en rahat yatış pozisyonu yapılan araştırmalarla belgelenmiştir. Gebeliğin ilerleyen dönemlerine göre aşırı uyku halinin görüldüğü ilk üç aylık dönemde anne adaylarının bu pozisyonda yatmaya kendilerini alıştırmaları uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir.
İlgili aramalar: hamilelikte uyku sorunu neden olur? gebelikte uykusuzluğun nedenleri nelerdir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Agalaksi (Süt Kesen Hastalığı)
Agalaksi (Süt Kesen Hastalığı) Nedir?
Salgın süt kesen hastalığıdır. Yurdumuzda sık görülen bu hastalık hayvandan hayvana bulaşan bir hastalıktır. Hastalığın seyrinde sütün görünüşü değişir, kesilmiş süt görünümü alır. Bazen de süt kanla karışık olmaktadır. Agalaksi hastalığına yakalanan hayvanların önce ateşi hafif şekilde yükselir. Koyunların gözlerinde iltihap ve körlük olmaktadır. Eklemlerde şişme ve ayaklarda topallık görülmektedir. Hastalıktan korunmanın en iyi yolu aşılamadır. Süt kesen hastalığında nadirde olsa hayvanlar ölebilmektedir. Hastalığı hafif biçimde geçiren hayvanlar herhangi bir müdahale olmaksızın kendiliğinden iyileşmektedir.
Salgın süt kesen hastalığıdır. Yurdumuzda sık görülen bu hastalık hayvandan hayvana bulaşan bir hastalıktır. Hastalığın seyrinde sütün görünüşü değişir, kesilmiş süt görünümü alır. Bazen de süt kanla karışık olmaktadır. Agalaksi hastalığına yakalanan hayvanların önce ateşi hafif şekilde yükselir. Koyunların gözlerinde iltihap ve körlük olmaktadır. Eklemlerde şişme ve ayaklarda topallık görülmektedir. Hastalıktan korunmanın en iyi yolu aşılamadır. Süt kesen hastalığında nadirde olsa hayvanlar ölebilmektedir. Hastalığı hafif biçimde geçiren hayvanlar herhangi bir müdahale olmaksızın kendiliğinden iyileşmektedir.
Acil Kontrasepsiyon
Acil Kontrasepsiyon Nedir?
Kontrolsüz yapılan ilişki sonrasında gebeliği önlemek amacı ile yapılan uygulama yöntemlerini içermektedir. Kesinlikle Aile planlaması yöntemi değildir. Acil Kontrasepsiyon korunmasız yapılan ilişkilerde, doğum kontrol haplarının alınması unutulduğu zaman, kondom yırtılmasında, tecavüz olaylarında uygulanmaktadır. Her zaman ve rastgele kullanılacak bir yöntem değildir. Bu yöntem alışkanlık haline getirildiği zaman ciddi yan etkiler oluşmaktadır.
Kontrolsüz yapılan ilişki sonrasında gebeliği önlemek amacı ile yapılan uygulama yöntemlerini içermektedir. Kesinlikle Aile planlaması yöntemi değildir. Acil Kontrasepsiyon korunmasız yapılan ilişkilerde, doğum kontrol haplarının alınması unutulduğu zaman, kondom yırtılmasında, tecavüz olaylarında uygulanmaktadır. Her zaman ve rastgele kullanılacak bir yöntem değildir. Bu yöntem alışkanlık haline getirildiği zaman ciddi yan etkiler oluşmaktadır.
26 Şubat 2014 Çarşamba
Kulak Yıkama
Kulak Yıkama
Kulak yıkama işlemi, kulak kiri olarak tabir edilen salgının kulakta birikmesi ve kendi kendine bu kiri dışarı atamaması nedeni ile yapılan işlemdir. Genellikle kulak tıkanmaları ve kulağa bir cismin kaçması durumlarında kulak yıkama işlemi yapılmaktadır. Kulak yıkama işleminin yapılabilmesi içinse kulağın iltihaplı olmaması şarttır. Çünkü yıkama işleminde dış kulağa basınçlı su verilir ve kulak zarı problemi olan ya da kulak iltihabı bulunan kişiler bu basınçlı sudan olumsuz etkilenir. Bundan dolayı bu kişiler kulak yıkaması yaptırmamalıdır. Ayrıca dış kulak yolu denilen bölgeye dokunulduğu zaman ağrı hisseden kişiler de suyla yıkama yapılması kesinlikle uygun değildir. Kulak yıkama, polikliniklerde yapılabilmektedir. Kulağı yıkanacak kişi otururken yapılabilir. Bu işlem sırasında hiçbir ağrı veya sızı oluşmaz. Bundan dolayı da kulağı uyuşturmaya gerek yoktur. Kulak yıkama işleminden önce doktor hastayı muayene etmek zorundadır. Bundaki neden ise kulak zarında sorun olabilmesi veya kulağın iltihaplı olmasıdır. Eğer bu gibi durumlar söz konusu değilse kulak yıkama işlemi yapılabilir. İşlem sırasında steril su kullanılır. Ayrıca suyun vücut ısısına yakın bir sıcaklıkta olması da gerekir. Eğer su vücut ısısından düşük sıcaklıkta ise baş dönmesi görülebilir. Kulak zarında delinme veya zedelenme bulunuyorsa kulak temizleme işlemi faydadan çok zarar verecek ve iltihaba sebep olacaktır. Kulak yıkama işleminden sonra ağrı veya iltihaplanma oluştuysa doktorunuza başvurmalısınız.
İlgili aramalar: kulak yıkama nasıl oluyor? kulak nasıl yıkanıyor?
Kulak yıkama işlemi, kulak kiri olarak tabir edilen salgının kulakta birikmesi ve kendi kendine bu kiri dışarı atamaması nedeni ile yapılan işlemdir. Genellikle kulak tıkanmaları ve kulağa bir cismin kaçması durumlarında kulak yıkama işlemi yapılmaktadır. Kulak yıkama işleminin yapılabilmesi içinse kulağın iltihaplı olmaması şarttır. Çünkü yıkama işleminde dış kulağa basınçlı su verilir ve kulak zarı problemi olan ya da kulak iltihabı bulunan kişiler bu basınçlı sudan olumsuz etkilenir. Bundan dolayı bu kişiler kulak yıkaması yaptırmamalıdır. Ayrıca dış kulak yolu denilen bölgeye dokunulduğu zaman ağrı hisseden kişiler de suyla yıkama yapılması kesinlikle uygun değildir. Kulak yıkama, polikliniklerde yapılabilmektedir. Kulağı yıkanacak kişi otururken yapılabilir. Bu işlem sırasında hiçbir ağrı veya sızı oluşmaz. Bundan dolayı da kulağı uyuşturmaya gerek yoktur. Kulak yıkama işleminden önce doktor hastayı muayene etmek zorundadır. Bundaki neden ise kulak zarında sorun olabilmesi veya kulağın iltihaplı olmasıdır. Eğer bu gibi durumlar söz konusu değilse kulak yıkama işlemi yapılabilir. İşlem sırasında steril su kullanılır. Ayrıca suyun vücut ısısına yakın bir sıcaklıkta olması da gerekir. Eğer su vücut ısısından düşük sıcaklıkta ise baş dönmesi görülebilir. Kulak zarında delinme veya zedelenme bulunuyorsa kulak temizleme işlemi faydadan çok zarar verecek ve iltihaba sebep olacaktır. Kulak yıkama işleminden sonra ağrı veya iltihaplanma oluştuysa doktorunuza başvurmalısınız.
İlgili aramalar: kulak yıkama nasıl oluyor? kulak nasıl yıkanıyor?
Sponsorlu Bağlantılar:
Down Sendromunun Diğer Adı Nedir?
Down Sendromunun Diğer Adı
Down sendromunun diğer adı mongolizmdir. Mongolizm kelimesine kök olarak bakarsak mongol yani moğollardan gelmektedir. Down sendromu olan kişilerin yüz yapıları moğol yüz tipini andırdığı için böyle isimlendirilmiş olduğu anlaşılacaktır. Down sendromu genetik bir hastalık olmakla beraber bir zeka gelişiminin az olmasıdır. Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber bebeğin doğumunda direkt olarak anlaşılabilmektedir. Ülkemizde 700 de bir oranında gözükmektedir. Sıklığı her toplumda farklı gözükmektedir. Down sendromu ömür boyu sürmektedir. Bu bebeklerin gözleri çekiktir. Down sendromunun tıp dünyasında kullanılan diğer adı, 21. kromozomun 3 adet olduğu anlamına gelen Trizomi 21'dir. Aşağıdaki resimde 21. kromozom sayısının bir adet fazla olduğu görülebilir. Down sendromunun kadının yaşıyla da ilgisi olduğunu unutmamak gerekir. Geç yaşlarda doğum yaparak çocuğunuzun down sendromlu olarak doğma ihtimalini arttırırsınız. Çünkü kromozom yapısındaki fizyolojik dağılım ilerleyen yaşlarda bozulabilmektedir.
Down sendromunun diğer adı mongolizmdir. Mongolizm kelimesine kök olarak bakarsak mongol yani moğollardan gelmektedir. Down sendromu olan kişilerin yüz yapıları moğol yüz tipini andırdığı için böyle isimlendirilmiş olduğu anlaşılacaktır. Down sendromu genetik bir hastalık olmakla beraber bir zeka gelişiminin az olmasıdır. Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber bebeğin doğumunda direkt olarak anlaşılabilmektedir. Ülkemizde 700 de bir oranında gözükmektedir. Sıklığı her toplumda farklı gözükmektedir. Down sendromu ömür boyu sürmektedir. Bu bebeklerin gözleri çekiktir. Down sendromunun tıp dünyasında kullanılan diğer adı, 21. kromozomun 3 adet olduğu anlamına gelen Trizomi 21'dir. Aşağıdaki resimde 21. kromozom sayısının bir adet fazla olduğu görülebilir. Down sendromunun kadının yaşıyla da ilgisi olduğunu unutmamak gerekir. Geç yaşlarda doğum yaparak çocuğunuzun down sendromlu olarak doğma ihtimalini arttırırsınız. Çünkü kromozom yapısındaki fizyolojik dağılım ilerleyen yaşlarda bozulabilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar:
Adams Stokes Sendromu
Adams Stokes Sendromu Nedir?
Ani ve geçici bayılma nöbetlerine verilen isimdir. Hastanın bayılma nöbetlerinde kalp ritimleri yavaşlar ve durur. Bayılma durumu 30 saniye kadar sürmektedir. Sara nöbeti geldiği zaman bu süre 15-20 saniye sürebilmektedir. Bayılma esnasında ve sonrasında solunum normaldir. Bayılma öncesindeki solukluk ve sonrasındaki ateş basmaları şikayeti sonucu tanı koyulması için EKG çekilmesi gerekmektedir. Beyine giden kan akımının azalması sonucu bayılma meydana gelmektedir. Adams stokes sendromuna kalp krizi neden olabilmektedir. Tedavi olarak cerrahi müdahale ile hastanın kalbine pil yerleştirilmektedir.
Ani ve geçici bayılma nöbetlerine verilen isimdir. Hastanın bayılma nöbetlerinde kalp ritimleri yavaşlar ve durur. Bayılma durumu 30 saniye kadar sürmektedir. Sara nöbeti geldiği zaman bu süre 15-20 saniye sürebilmektedir. Bayılma esnasında ve sonrasında solunum normaldir. Bayılma öncesindeki solukluk ve sonrasındaki ateş basmaları şikayeti sonucu tanı koyulması için EKG çekilmesi gerekmektedir. Beyine giden kan akımının azalması sonucu bayılma meydana gelmektedir. Adams stokes sendromuna kalp krizi neden olabilmektedir. Tedavi olarak cerrahi müdahale ile hastanın kalbine pil yerleştirilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar:
25 Şubat 2014 Salı
Hamilelikte Kan Pıhtısı Tehlikesi
Hamilelikte Kan Pıhtısı Tehlikesi
Hamile kadınların özellikle ilk haftalarda kan pıhtısı tehlikesiyle karşı karşıya oldukları yeni araştırmalar sonucu anlaşılmıştır. Çalışmalar gebeliğin ilk 12 haftası, kan pıhtısı tehlikesi bakımından normale göre daha fazla risklidir. Araştırmalarda felç, kalp krizi ya da derin ven trombozu görülen bazı hamile hanımlarda kan pıhtısına rastlanmıştır. Bu riski istatistiksel olarak ortaya konmuş, ilk 6 hafta boyunca kan pıhtısı görülme oranının normalden 11 kat fazla olduğu tespit edilmiştir. 7 ila 12 hafta arası bu oran normale göre 2,2 kat fazla bulunmuş ve 13-18 hafta arasında risk normale çok yakın düzeye inmiştir. Hamilelikte kan pıhtısı nadir de olsa felaket ile sonuçlanabilir. Kan pıhtısının kalbe giden bir damarı tıkaması kalp krizi sonucu ölüme, beyine giden bir damarı tıkaması ise beyinin oksijensiz kalarak felce ya da zeka geriliğine neden olabilir. Böyle ciddi sonuçları olabilecek kan pıhtılarına karşı; şiddetli baş ve bacak ağrılarında, göğüs ağrısında, nefes almada güçlük durumunda, bir bölgede şişlik ortaya çıkmışsa bu tür belirtiler gerek hamilelikte gerek ise doğum sonrasında ciddiye alınmalı ve vakit kaybetmeden doktorunuzla şikayetiniz paylaşılmalıdır.
Hamile kadınların özellikle ilk haftalarda kan pıhtısı tehlikesiyle karşı karşıya oldukları yeni araştırmalar sonucu anlaşılmıştır. Çalışmalar gebeliğin ilk 12 haftası, kan pıhtısı tehlikesi bakımından normale göre daha fazla risklidir. Araştırmalarda felç, kalp krizi ya da derin ven trombozu görülen bazı hamile hanımlarda kan pıhtısına rastlanmıştır. Bu riski istatistiksel olarak ortaya konmuş, ilk 6 hafta boyunca kan pıhtısı görülme oranının normalden 11 kat fazla olduğu tespit edilmiştir. 7 ila 12 hafta arası bu oran normale göre 2,2 kat fazla bulunmuş ve 13-18 hafta arasında risk normale çok yakın düzeye inmiştir. Hamilelikte kan pıhtısı nadir de olsa felaket ile sonuçlanabilir. Kan pıhtısının kalbe giden bir damarı tıkaması kalp krizi sonucu ölüme, beyine giden bir damarı tıkaması ise beyinin oksijensiz kalarak felce ya da zeka geriliğine neden olabilir. Böyle ciddi sonuçları olabilecek kan pıhtılarına karşı; şiddetli baş ve bacak ağrılarında, göğüs ağrısında, nefes almada güçlük durumunda, bir bölgede şişlik ortaya çıkmışsa bu tür belirtiler gerek hamilelikte gerek ise doğum sonrasında ciddiye alınmalı ve vakit kaybetmeden doktorunuzla şikayetiniz paylaşılmalıdır.
Tüp Bebek Tedavisinde Yeni Yaklaşımlar Var Mı?
Tüp Bebek Tedavisinde Yeni Yaklaşımlar Var Mı?
Tüp bebek tedavisi 1980'lerden bu yana yapılmakta olan bir çocuk sahibi olma yöntemidir. Her konuda olduğu gibi tüp bebek tedavilerin dede sürekli olarak gelişmeler yaşanmaya ve çok daha iyi sonuçların elde edilmesini sağlamak için yeni yaklaşımların kullanılmasına devam edilmektedir. Bunlar arasında son yıllarda yeni bir uygulama olarak kullanılan Hasta dostu tedavisi olarak adlandırılan, eşlere özel uygulanan tedavi çeşididir. Tüp bebek tedavileri genel olarak aynı yöntemlerin izlenmesi sebebiyle tekdüze olarak algılanan bir tedavi yöntemi olarak görünmektedir. Başlangıçta yapılan iğneler, yumurtaların büyütülür ve toplanır ve ardından transfer yapılır. Ancak iğnelerin verilmesi ve yumurtaların toplanması aşamalar, aslında her çifte göre tek tek düşünülerek yapılan uygulamalardır. Hasta dostu tedavisi olarak tanımlanmakta olan yaklaşımda ise en az seviyede ilaç kullanarak bu ilaçların yan etkilerinden olabildiğince uzaklaşma sağlanmakta ve buna bağlı olarak en yüksek başarı oranı sağlanılmaya çalışılmaktadır. Bu tür tüp bebek tedavileri ileri yaş grubundaki, yumurta sayısı azalmış, ilaç yüklense dahi çok fazla yumurta alınması şansı olmayan kişilerin bir takım risklerden korunması ve en yüksek şansının düşürülmemesi amacıyla sergilenen bir yaklaşımdır.
Bunun yanı sıra bu duruma ters olarak, yumurta sayısı çok fazla olan ve ilaçlarla uyarıldığında oluşabilecek bir takım risklerin ortadan kaldırılması için yumurtaların henüz olgunlaşmadan toplanarak, dışarıda olgunlaştırılması yöntemi vardır. Bu yöntem oldukça seçici olarak uygulanmaktadır. Bazı hastaların sağlıkları açısından yüksek derecede önemli ve uygulanması gereken bir yöntemdir.
Tüp bebek tedavisi 1980'lerden bu yana yapılmakta olan bir çocuk sahibi olma yöntemidir. Her konuda olduğu gibi tüp bebek tedavilerin dede sürekli olarak gelişmeler yaşanmaya ve çok daha iyi sonuçların elde edilmesini sağlamak için yeni yaklaşımların kullanılmasına devam edilmektedir. Bunlar arasında son yıllarda yeni bir uygulama olarak kullanılan Hasta dostu tedavisi olarak adlandırılan, eşlere özel uygulanan tedavi çeşididir. Tüp bebek tedavileri genel olarak aynı yöntemlerin izlenmesi sebebiyle tekdüze olarak algılanan bir tedavi yöntemi olarak görünmektedir. Başlangıçta yapılan iğneler, yumurtaların büyütülür ve toplanır ve ardından transfer yapılır. Ancak iğnelerin verilmesi ve yumurtaların toplanması aşamalar, aslında her çifte göre tek tek düşünülerek yapılan uygulamalardır. Hasta dostu tedavisi olarak tanımlanmakta olan yaklaşımda ise en az seviyede ilaç kullanarak bu ilaçların yan etkilerinden olabildiğince uzaklaşma sağlanmakta ve buna bağlı olarak en yüksek başarı oranı sağlanılmaya çalışılmaktadır. Bu tür tüp bebek tedavileri ileri yaş grubundaki, yumurta sayısı azalmış, ilaç yüklense dahi çok fazla yumurta alınması şansı olmayan kişilerin bir takım risklerden korunması ve en yüksek şansının düşürülmemesi amacıyla sergilenen bir yaklaşımdır.
Bunun yanı sıra bu duruma ters olarak, yumurta sayısı çok fazla olan ve ilaçlarla uyarıldığında oluşabilecek bir takım risklerin ortadan kaldırılması için yumurtaların henüz olgunlaşmadan toplanarak, dışarıda olgunlaştırılması yöntemi vardır. Bu yöntem oldukça seçici olarak uygulanmaktadır. Bazı hastaların sağlıkları açısından yüksek derecede önemli ve uygulanması gereken bir yöntemdir.
Hamilelikte Annenin Beslenmesi Bebeği Etkiler Mi?
Hamilelikte Annenin Beslenmesi Bebeği Etkiler Mi?
Halk arasında yaygın bir inanış olan annenin beslenme alışkanlığının, çocuklarının karakterleri üzerinde çeşitli etkilerin olması tespitinin, tıp açısından herhangi bir dayanağı bulunmamaktadır. Anne ve bebek sağlığı, hamilelik aşamaları için uluslar arası olarak sürekli yapılan çalışmalar devam etmektedir. Bununla birlikte bugüne kadar bu konuda yapılan araştırmalardan herhangi bir olumlu sonuç edinilmemiştir. Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre bu konuda ki tek etki annenin çok severek yediği besinlerin tatları amniyo sıvısı üzerinden bebeğe ulaştığı için, doğumdan sonra bebekte yaşamında bu yiyecekleri sevebiliyor. Bununla birlikte kesin bu şekilde olacağına dair bir işaret de bulunmamaktadır.
Bu nedenle özellikle annelerin hamilelik dönemlerinde sağlıklı ve dengeli beslenmesi, normalde çocukların sevmedikleri bilinen sebze, meyve, vitamin ve mineral ağırlıklı gıdaların sık tüketilmesi, doğumdan sonra bebeğinizin bu gıdalara alışması nedeniyle kolaylıkla tüketeceği besinler arasında olur. Dolayısıyla çocuğunuzun yaşamında neleri severek tüketeceğini kısmen belirleme şansına sahipsiniz.
Bu nedenle özellikle süt, peynir ve belli başlı bazı sebzelerin hamilelik sırasında anne tarafından sık ve sevilerek tüketilmesi, bebeklik ve çocukluk döneminde çocuğunuzun bu tür gıdaları yemesine büyük katkı sağlayan bir durumdur. Bu durumda gebeliğin her açısında olduğu gibi bu açıdan da anne adaylarına oldukça yüksek bir sorumluluk yüklemektedir. Henüz gebelik aşamasındayken çocuğunuzun karakterini belirleme şansınız yok kesinlikle demek, tam olarak doğru bir tanımlama olmuyor. Belirli bazı uygulamalarla bebeğinizin karakteri üzerinde etkilerde bulunabilirsiniz.
Halk arasında yaygın bir inanış olan annenin beslenme alışkanlığının, çocuklarının karakterleri üzerinde çeşitli etkilerin olması tespitinin, tıp açısından herhangi bir dayanağı bulunmamaktadır. Anne ve bebek sağlığı, hamilelik aşamaları için uluslar arası olarak sürekli yapılan çalışmalar devam etmektedir. Bununla birlikte bugüne kadar bu konuda yapılan araştırmalardan herhangi bir olumlu sonuç edinilmemiştir. Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre bu konuda ki tek etki annenin çok severek yediği besinlerin tatları amniyo sıvısı üzerinden bebeğe ulaştığı için, doğumdan sonra bebekte yaşamında bu yiyecekleri sevebiliyor. Bununla birlikte kesin bu şekilde olacağına dair bir işaret de bulunmamaktadır.
Bu nedenle özellikle annelerin hamilelik dönemlerinde sağlıklı ve dengeli beslenmesi, normalde çocukların sevmedikleri bilinen sebze, meyve, vitamin ve mineral ağırlıklı gıdaların sık tüketilmesi, doğumdan sonra bebeğinizin bu gıdalara alışması nedeniyle kolaylıkla tüketeceği besinler arasında olur. Dolayısıyla çocuğunuzun yaşamında neleri severek tüketeceğini kısmen belirleme şansına sahipsiniz.
Bu nedenle özellikle süt, peynir ve belli başlı bazı sebzelerin hamilelik sırasında anne tarafından sık ve sevilerek tüketilmesi, bebeklik ve çocukluk döneminde çocuğunuzun bu tür gıdaları yemesine büyük katkı sağlayan bir durumdur. Bu durumda gebeliğin her açısında olduğu gibi bu açıdan da anne adaylarına oldukça yüksek bir sorumluluk yüklemektedir. Henüz gebelik aşamasındayken çocuğunuzun karakterini belirleme şansınız yok kesinlikle demek, tam olarak doğru bir tanımlama olmuyor. Belirli bazı uygulamalarla bebeğinizin karakteri üzerinde etkilerde bulunabilirsiniz.
Sponsorlu Bağlantılar:
24 Şubat 2014 Pazartesi
Hamilelik Sırasında Vitaminlerin Önemi
Hamilelik Sırasında Vitaminlerin Önemi
Folik asitin gebelik sırasındaki en önemli rolü, Tıp dilinde Nöral Tüp Defekti olarak tanımlanan, bebeğin beyin ve omurgasının yeterli gelişemeyerek kapanması konusunda ortaya çıkan anomalilierin engellenmesine sağladığı büyük katkıdır. Yapılan bilimsel araştırmalar, gebelik öncesinde bir ay ve gebeliğin ilk on iki haftası boyunca her gün 400 mikro gram folik asit desteği almış olan annelerin, bebeklerinde Nöral tüp defekti rahatsızlığın yüksek oranda azaldığını belirlemektedir. Nöral tüp defekti rahatsızlığın ortaya çıkmasına tamamen engellemek mümkün olmasa da rahatsızlığın ortaya çıkma olasılığı, düzenli folik asit takviyesi alınarak azaltılabilmektedir. Dünya sağlık örgütü ve çeşitli kadın kuruluşları Nöral tüp defekti rahatsızlığın önlenmesinde katkı sağlayan folik asitin, gebe kalma ihtimali olan ve hamile kalmış olan bayanların gebeliğin ilk üç ayı boyunca her gün 400 mikrogram folik asit takviyesi almaları konusunda yoğun çalışmalar yürütüyorlar.
Yeşil sebzelerde, mandalina, portakal gibi narenciye ürünlerinde, ülkemizde sık kullanılmamakla birlikte, esmer pirinçte bulunan folik asitler, bu tür sebze ve meyvelerin gebelikler sırasında sık tüketilmesi gerekmektedir. Ancak besinler yoluyla alınacak folik asit miktarının tam olarak belirlenememesini göz önünde bulundurarak, uzmanların tavsiye ettiği çeşitli haplar aracılığıyla, günlük folik asit takviyesi yapılmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Daha önceki gebelikleri sırasında Nöral tüp defekti ve benzeri anomalilerin yaşanması, şeker hastalığına veya çölyak hastalığına sahip bir anne adayının, sağlıklı bayanlara göre günlük folik asit ihtiyacının çok daha fazla olduğu unutulmamalı ve bu tür hamileliklerin doktor mutlaka kontrolünde olması ilerlemesi gerektiği unutulmamalıdır.
Folik asitin gebelik sırasındaki en önemli rolü, Tıp dilinde Nöral Tüp Defekti olarak tanımlanan, bebeğin beyin ve omurgasının yeterli gelişemeyerek kapanması konusunda ortaya çıkan anomalilierin engellenmesine sağladığı büyük katkıdır. Yapılan bilimsel araştırmalar, gebelik öncesinde bir ay ve gebeliğin ilk on iki haftası boyunca her gün 400 mikro gram folik asit desteği almış olan annelerin, bebeklerinde Nöral tüp defekti rahatsızlığın yüksek oranda azaldığını belirlemektedir. Nöral tüp defekti rahatsızlığın ortaya çıkmasına tamamen engellemek mümkün olmasa da rahatsızlığın ortaya çıkma olasılığı, düzenli folik asit takviyesi alınarak azaltılabilmektedir. Dünya sağlık örgütü ve çeşitli kadın kuruluşları Nöral tüp defekti rahatsızlığın önlenmesinde katkı sağlayan folik asitin, gebe kalma ihtimali olan ve hamile kalmış olan bayanların gebeliğin ilk üç ayı boyunca her gün 400 mikrogram folik asit takviyesi almaları konusunda yoğun çalışmalar yürütüyorlar.
Yeşil sebzelerde, mandalina, portakal gibi narenciye ürünlerinde, ülkemizde sık kullanılmamakla birlikte, esmer pirinçte bulunan folik asitler, bu tür sebze ve meyvelerin gebelikler sırasında sık tüketilmesi gerekmektedir. Ancak besinler yoluyla alınacak folik asit miktarının tam olarak belirlenememesini göz önünde bulundurarak, uzmanların tavsiye ettiği çeşitli haplar aracılığıyla, günlük folik asit takviyesi yapılmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Daha önceki gebelikleri sırasında Nöral tüp defekti ve benzeri anomalilerin yaşanması, şeker hastalığına veya çölyak hastalığına sahip bir anne adayının, sağlıklı bayanlara göre günlük folik asit ihtiyacının çok daha fazla olduğu unutulmamalı ve bu tür hamileliklerin doktor mutlaka kontrolünde olması ilerlemesi gerektiği unutulmamalıdır.
Sponsorlu Bağlantılar:
Amniyosentez Kimlere Yapılır?
Amniyosentez Kimlere Yapılır?
Amniyosentez, anne rahminden ince ve uzun bir iğne yardımı ile bebeğin bulunduğu sıvıdan, yani amniyon sıvısından örnek alınması olayıdır. Genellikle gebeliğin 16. haftasında uygulanabilir. Bu sıvı alma işleminde amaç, bebeğin kromozomlarını incelemektir. Amniyosentez yaparak bebeğin; Tay Sachs hastalığı, Kistik fibrozis, Down sendromu, Turner sendromu, Orak hücre hastalığı, Spina bifida gibi hastalıklarla doğup doğmayacağı önceden tespit edilebilir. Amniyosentez sıvısı içerisinde bebekten dökülen canlı hücreler bulunmaktadır. Bu canlı hücreler sayesinde bebeğin kromozomları incelenir ve olası bir genetik bozukluğa önlem alınmaya çalışılır.
Amniyosentez, genellikle 35 yaşın üstündeki gebeliklerde uygulanır. Bunun haricinde, daha önce doğan bebeklerinde genetik bir bozukluk görülen anne adayları içinde bu işlem uygulanmalıdır. Ailede genetik bir hastalık olduğunda, ultrasonda şüphelenilen bir durum oluştuğunda da amniyosentez uygulanmalıdır. Tabi ki bu işlemlerin bazı riskleri de bulunmaktadır. Bu riskleri doktorunuza başvurarak öğrenebilirsiniz.
İlgili aramalar: amniyosentez kimlere yapılır? amniyosentez neden yapılır?
Amniyosentez, anne rahminden ince ve uzun bir iğne yardımı ile bebeğin bulunduğu sıvıdan, yani amniyon sıvısından örnek alınması olayıdır. Genellikle gebeliğin 16. haftasında uygulanabilir. Bu sıvı alma işleminde amaç, bebeğin kromozomlarını incelemektir. Amniyosentez yaparak bebeğin; Tay Sachs hastalığı, Kistik fibrozis, Down sendromu, Turner sendromu, Orak hücre hastalığı, Spina bifida gibi hastalıklarla doğup doğmayacağı önceden tespit edilebilir. Amniyosentez sıvısı içerisinde bebekten dökülen canlı hücreler bulunmaktadır. Bu canlı hücreler sayesinde bebeğin kromozomları incelenir ve olası bir genetik bozukluğa önlem alınmaya çalışılır.
Amniyosentez, genellikle 35 yaşın üstündeki gebeliklerde uygulanır. Bunun haricinde, daha önce doğan bebeklerinde genetik bir bozukluk görülen anne adayları içinde bu işlem uygulanmalıdır. Ailede genetik bir hastalık olduğunda, ultrasonda şüphelenilen bir durum oluştuğunda da amniyosentez uygulanmalıdır. Tabi ki bu işlemlerin bazı riskleri de bulunmaktadır. Bu riskleri doktorunuza başvurarak öğrenebilirsiniz.
İlgili aramalar: amniyosentez kimlere yapılır? amniyosentez neden yapılır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Kimyasal Gebelik
Kimyasal Gebelik Nedir?
Bir diğer adı “sessiz gebelik” olan bu durum gebeliğin çok çabuk sona ermesidir. Gebelik, alınan kan veya idrar örnekleri ile belirlenebilir fakat çok fazla sürmeden kendiliğinden sonlanır. Adet gecikmesinden bir hafta sonra yapılacak olan gebelik testinin bu durumu kesinleştireceğini birçok doktor söylemektedir. Kimyasal gebeliğin sebepleri ise; yumurtaların sağlıklı bir biçimde döllenememesi, yumurtaların sağlıksız olması veya döllenen yumurtaların rahme tutunamamasıdır. Kimyasal gebelikte yumurta normal adet dönemindeki kanama ile birlikte vücuttan atılır. Böylelikle gebelik kendi kendine sonlanmış olur. Kimyasal gebeliğin en büyük belirtisi Beta HCG hormonunun kanda artmamasıdır. Bu da ancak yapılan testler sonucunda öğrenilebilir. Ayrıca dış gebelikle kimyasal gebelik birbirinden farklı durumlardır ve dış gebelik kimyasal gebeliğe göre çok tehlikeli bir durumdur.
İlgili aramalar: kimyasal gebelik nedir? kimyasal gebelik nasıl olur?
Bir diğer adı “sessiz gebelik” olan bu durum gebeliğin çok çabuk sona ermesidir. Gebelik, alınan kan veya idrar örnekleri ile belirlenebilir fakat çok fazla sürmeden kendiliğinden sonlanır. Adet gecikmesinden bir hafta sonra yapılacak olan gebelik testinin bu durumu kesinleştireceğini birçok doktor söylemektedir. Kimyasal gebeliğin sebepleri ise; yumurtaların sağlıklı bir biçimde döllenememesi, yumurtaların sağlıksız olması veya döllenen yumurtaların rahme tutunamamasıdır. Kimyasal gebelikte yumurta normal adet dönemindeki kanama ile birlikte vücuttan atılır. Böylelikle gebelik kendi kendine sonlanmış olur. Kimyasal gebeliğin en büyük belirtisi Beta HCG hormonunun kanda artmamasıdır. Bu da ancak yapılan testler sonucunda öğrenilebilir. Ayrıca dış gebelikle kimyasal gebelik birbirinden farklı durumlardır ve dış gebelik kimyasal gebeliğe göre çok tehlikeli bir durumdur.
İlgili aramalar: kimyasal gebelik nedir? kimyasal gebelik nasıl olur?
Sponsorlu Bağlantılar:
23 Şubat 2014 Pazar
Açık Atardamar Kanalı
Açık Atardamar Kanalı
Açık damar kanalı doğmalık bir durumdur. Akciğer atardamarı ile aort arasındaki geçit doğumdan hemen sonra kapanması gereken yerde açık kalır. Normal şartlarda bebek nefes alır almaz kapanmaktadır. Atardamar kanalının açık olduğu anlaşıldığı anda düzeltilmesi gerekmektedir. Kanalın kapatılması cerrahi müdahale ile yapılarak açık kanal kapatılmaktadır. Açık kanalın büyüklüğü ve şekline göre başarı oranı değişmektedir.
Açık damar kanalı doğmalık bir durumdur. Akciğer atardamarı ile aort arasındaki geçit doğumdan hemen sonra kapanması gereken yerde açık kalır. Normal şartlarda bebek nefes alır almaz kapanmaktadır. Atardamar kanalının açık olduğu anlaşıldığı anda düzeltilmesi gerekmektedir. Kanalın kapatılması cerrahi müdahale ile yapılarak açık kanal kapatılmaktadır. Açık kanalın büyüklüğü ve şekline göre başarı oranı değişmektedir.
Tüp Bebek Tedavisinde Embriyo Zarının İnceltilmesi
Tüp Bebek Tedavisinde Embriyo Zarının İnceltilmesi Tüp bebek tedavisinde embriyo zarının inceltilmesi daha sonra embriyo transferi yapılacak olan hastalar için uygulanmaktadır. Bazı hastalarda bu embriyo zarı daha kalın olmakta ve embriyonun dışarıya çıkabilmesi için embriyo zarında inceltilme işlemi yapılır ve bu şekilde embriyonun dışarıya çıkması kolaylaştırılır. Normalde embriyoların etrafında kalın bir zar vardır. Embriyolar bu zarı yırtarak 3 ya da 5. günde zarı yırtmakta ve dışarıya çıkmaktadır. Ancak bu işlemin gerçekleştirilemediği kişilerde embriyo zarında delik açılır ve bu açılan deliklerden bazı kimyasal maddeler eklenerek embriyonun dışarıya çıkmasını ve sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi sağlanmaktadır. Bu işlemin alternatifi olarak embriyo zarı lazer tedavisi ile de inceltilebilmektedir. Lazer inceltmesi yerine bazı embriyo zarlarında delik açma işlemi de uygulanmaktadır. Bu delik açma işlemi lazer tedavisi ile de uygulanabilir. Normal şartlarda da embriyo zarının ince olduğu tüp bebek uygulamaları da vardır. Ancak embriyo zarının ince olduğu tüp bebek tedavisi yok denilecek kadar az olduğu için birçoğunda zar inceltme işlemi uygulanmak zorunda kalınır.
Ağ Tabaka
Ağ Tabaka Nedir?
Gözün en içte yer alan tabakası, diğer adı ile retinadır. Görme olayının en önemli bölgesidir. Beyinden gelen görme sinirleri dıştaki sert ve damar tabakalarını delerek içeri girdiği tabakadır. Görme duyu sinirleri ağ tabakadan çıkar ve görme olayı bu tabakada gerçekleşir. Ağ tabaka içerisinde kan damarlarının görülebilir ağ yapısı bulunmaktadır ve bu nedenle ağ tabakası adını almıştır.
İlgili aramalar: ağ tabaka nedir? retina nedir?
Gözün en içte yer alan tabakası, diğer adı ile retinadır. Görme olayının en önemli bölgesidir. Beyinden gelen görme sinirleri dıştaki sert ve damar tabakalarını delerek içeri girdiği tabakadır. Görme duyu sinirleri ağ tabakadan çıkar ve görme olayı bu tabakada gerçekleşir. Ağ tabaka içerisinde kan damarlarının görülebilir ağ yapısı bulunmaktadır ve bu nedenle ağ tabakası adını almıştır.
İlgili aramalar: ağ tabaka nedir? retina nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Kıl Dönmesi Tehlikeli Mi?
Kıl Dönmesi Tehlikeli Mi?
Kıl dönmesi verdiği kaşıntı ve ağrının dışında ciddi bir sorun değildir. Kıl dönmesi cilt ve cilt altındaki dokuya etki eder. İç organlara ulaşması gibi bir durum söz konusu değildir. Fakat kıl dönmesinin bulunduğu bölgenin yara şeklinde dışa açılması enfeksiyon riskini beraberinde getirir. Bu tarz bir enfeksiyon, kıl dönmesinin dolaylı yönden tehlikeli hale gelmesine neden olabilir. Bunun dışında anüse yakın bir bölgede olursa oturup kalktığında acı vereceği için çok fazla ağrı sızı yapar. Bu da aslında basit olan bu rahatsızlığı çekilmez bir hastalık haline getirebilir. Kıl dönmesi tehlikeli mi ya da kıl dönmesi ameliyat edilmezse ne olur gibi sorular bu rahatsızlıkla karşı karşıya kalanların en sık sorduğu sorulardır. Esasen ameliyat olmazsanız bir tehlikesi yoktur fakat kıl kökünün yayılarak çevre dokulara ilerlemesi durumunda ameliyatla daha fazla alanın çıkarılması gerekebilir. Bu da cilt kaybına neden olabilir. Her ne kadar bu durum hayati açıdan bir tehlike olmasa da görünüş itibariyle ürkütücü sonuçlar da çok ender olarak ortaya çıkabilmektedir. Bazı uzun süren akıntılı kıl dönmesi vakalarında hasta bir yerine iki ameliyat olmak zorunda kalabilir.
İlgili aramalar: kıl dönmesi tehlikeli midir? kıl dönmesi ameliyat edilmezse nolur?
Kıl dönmesi verdiği kaşıntı ve ağrının dışında ciddi bir sorun değildir. Kıl dönmesi cilt ve cilt altındaki dokuya etki eder. İç organlara ulaşması gibi bir durum söz konusu değildir. Fakat kıl dönmesinin bulunduğu bölgenin yara şeklinde dışa açılması enfeksiyon riskini beraberinde getirir. Bu tarz bir enfeksiyon, kıl dönmesinin dolaylı yönden tehlikeli hale gelmesine neden olabilir. Bunun dışında anüse yakın bir bölgede olursa oturup kalktığında acı vereceği için çok fazla ağrı sızı yapar. Bu da aslında basit olan bu rahatsızlığı çekilmez bir hastalık haline getirebilir. Kıl dönmesi tehlikeli mi ya da kıl dönmesi ameliyat edilmezse ne olur gibi sorular bu rahatsızlıkla karşı karşıya kalanların en sık sorduğu sorulardır. Esasen ameliyat olmazsanız bir tehlikesi yoktur fakat kıl kökünün yayılarak çevre dokulara ilerlemesi durumunda ameliyatla daha fazla alanın çıkarılması gerekebilir. Bu da cilt kaybına neden olabilir. Her ne kadar bu durum hayati açıdan bir tehlike olmasa da görünüş itibariyle ürkütücü sonuçlar da çok ender olarak ortaya çıkabilmektedir. Bazı uzun süren akıntılı kıl dönmesi vakalarında hasta bir yerine iki ameliyat olmak zorunda kalabilir.
İlgili aramalar: kıl dönmesi tehlikeli midir? kıl dönmesi ameliyat edilmezse nolur?
Sponsorlu Bağlantılar:
22 Şubat 2014 Cumartesi
Ajan Patojen
Ajan Patojen Nedir?
Organizma ile ilişkiye geçtiği zaman hastalık adı verilen özgün bir dengesizlik durumuna neden olan etkendir. Fiziksel, kimyasala ya da biyolojik olmaktadır. Fiziksel etkenler travmalar, elektrik akımı, sıcak, soğuk ve nem sayılabilir. Kimyasal etkenler gülü asitler ve bazlar sayılabilir. Biyolojik etkenler ise asalaklar, bakteriler, virüsler ve mantarları sayabiliriz.
İlgili aramalar: ajan patojen nedir?
Organizma ile ilişkiye geçtiği zaman hastalık adı verilen özgün bir dengesizlik durumuna neden olan etkendir. Fiziksel, kimyasala ya da biyolojik olmaktadır. Fiziksel etkenler travmalar, elektrik akımı, sıcak, soğuk ve nem sayılabilir. Kimyasal etkenler gülü asitler ve bazlar sayılabilir. Biyolojik etkenler ise asalaklar, bakteriler, virüsler ve mantarları sayabiliriz.
İlgili aramalar: ajan patojen nedir?
Hamileliğin 33. Haftası
Hamileliğin 33. Haftası
33. haftada yalancı doğum sancıları artmaktadır. Karnınızın tamamen büyüdüğü 8 aylık bir dönemdesiniz. Gece uykularınızı artık düzene girmektedir. El ve parmaklarda uyuşma, ayaklarda şişme olabilir. Bu dönemde şiddetli baş ağrıları, el ve yüzde şişmeler, bulantı, kusma, karın ağrısı gibi şikayetleriniz varsa mutlaka doktorunuza görünmelisiniz. Bu belirtiler tansiyon yüksekliği, vücutta şişme gebelik zehirlenmesi gibi bir durum olabilir. Hareketleriniz bu dönemde daha da zorlaşmaktadır. Sürekli kendinizi rahat hissedeceğiniz pozisyonlarda oturmalı ve yatmalısınız. Hamileliğin 33. haftası içinde bebeğinizin boyu 47 cm, kilosu ise 1900 gram civarında olup bebeğiniz hızla kilo almaktadır. Bebek zamanının çoğunu uykuda geçirir. Kemikleri sertleşir ve iskelet yapısı tamamen oluşmaya başlar. Akciğer oluşmuş ve kendi kendine nefes almaya başlar. Bebek anne karnında diz ve dirsekleri bükülmüş, bacakları ve kolları vücudun önünde çapraz şekilde durmaktadır. Sinir hücrelerinin hızla gelişmesi sonucu hissedebilir, duyabilir, ışığa duyarlıdır, göz bebekleri küçülüp, büyüyebilir.
Hamileliğin 33. Haftasında doğuma oldukça az bir zaman kalmış, anneyi de farklı bir heyecan sarmıştır. Gebelik döneminde annenin ilaç kullanımı sadece doktor kontrolünde olmaktadır. Hamilelik süresince folik asit ve vitamin dışında zorunlu kalmadıkça ilaç kullanmamalıdır. Ağrı kesiciler bile basit bir ilaç olarak görülmemeli, çünkü farklı yan etkiler bebeğinizi ve sizi etkileyebilir. Kalp hastalıkları sebebi ile kardiyolog kontrolünde, düşük dozda aspirin kullanılabilir. Hamilelikte gebelik zehirlenmeleri, tekrarlayan düşükler gibi durumlarda doktor kontrolünde izin verilmektedir. Gebeliğin son aylarında yüksek dozda aspirin kullanımı bebeğin kalbinde yapısal bozukluklara neden olduğu bilinmektedir. Aspirin trombositlerin bir araya gelmesini engellediği için doğumda aşırı kanamaya yol açmaktadır. Antibiyotik, ağrı kesici, ateş düşürücü, hangi tür ilaç olursa olsun doktorunuza danışmadan hiçbir ilaç kullanmamalısınız.
İlgili aramalar: hamileliğin 33. haftası, hamilelikte 33. hafta neler olur? gebeliğin 33. haftası yaşananlar nelerdir?
33. haftada yalancı doğum sancıları artmaktadır. Karnınızın tamamen büyüdüğü 8 aylık bir dönemdesiniz. Gece uykularınızı artık düzene girmektedir. El ve parmaklarda uyuşma, ayaklarda şişme olabilir. Bu dönemde şiddetli baş ağrıları, el ve yüzde şişmeler, bulantı, kusma, karın ağrısı gibi şikayetleriniz varsa mutlaka doktorunuza görünmelisiniz. Bu belirtiler tansiyon yüksekliği, vücutta şişme gebelik zehirlenmesi gibi bir durum olabilir. Hareketleriniz bu dönemde daha da zorlaşmaktadır. Sürekli kendinizi rahat hissedeceğiniz pozisyonlarda oturmalı ve yatmalısınız. Hamileliğin 33. haftası içinde bebeğinizin boyu 47 cm, kilosu ise 1900 gram civarında olup bebeğiniz hızla kilo almaktadır. Bebek zamanının çoğunu uykuda geçirir. Kemikleri sertleşir ve iskelet yapısı tamamen oluşmaya başlar. Akciğer oluşmuş ve kendi kendine nefes almaya başlar. Bebek anne karnında diz ve dirsekleri bükülmüş, bacakları ve kolları vücudun önünde çapraz şekilde durmaktadır. Sinir hücrelerinin hızla gelişmesi sonucu hissedebilir, duyabilir, ışığa duyarlıdır, göz bebekleri küçülüp, büyüyebilir.
Hamileliğin 33. Haftasında doğuma oldukça az bir zaman kalmış, anneyi de farklı bir heyecan sarmıştır. Gebelik döneminde annenin ilaç kullanımı sadece doktor kontrolünde olmaktadır. Hamilelik süresince folik asit ve vitamin dışında zorunlu kalmadıkça ilaç kullanmamalıdır. Ağrı kesiciler bile basit bir ilaç olarak görülmemeli, çünkü farklı yan etkiler bebeğinizi ve sizi etkileyebilir. Kalp hastalıkları sebebi ile kardiyolog kontrolünde, düşük dozda aspirin kullanılabilir. Hamilelikte gebelik zehirlenmeleri, tekrarlayan düşükler gibi durumlarda doktor kontrolünde izin verilmektedir. Gebeliğin son aylarında yüksek dozda aspirin kullanımı bebeğin kalbinde yapısal bozukluklara neden olduğu bilinmektedir. Aspirin trombositlerin bir araya gelmesini engellediği için doğumda aşırı kanamaya yol açmaktadır. Antibiyotik, ağrı kesici, ateş düşürücü, hangi tür ilaç olursa olsun doktorunuza danışmadan hiçbir ilaç kullanmamalısınız.
İlgili aramalar: hamileliğin 33. haftası, hamilelikte 33. hafta neler olur? gebeliğin 33. haftası yaşananlar nelerdir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Kekik Çayının Faydaları
Kekik Çayının Faydaları Nelerdir?
Kekik mutfaklarda en çok kullandığımız baharatlardan biridir. Çorbalarda, balık ve et çeşitlerinde, sebze yemeklerinde kullanılmaktadır. 350 ayrı çeşidi bulunan kekik tatlı bir kokusu olan ve leylak rengi ya da pembe çiçek açan bir bitkidir. Kekik birçok hastalıkların tedavisinde alternatif olarak kullanılmaktadır. Kekik çayı antioksidan özelliğe sahip, öksürüğe iyi gelir, vücudun ihtiyacı olan mineralleri sağlar, boğaz ağrısına, ağız içi yaralarına, diş eti hastalıklarına, soğuk algınlığına, gargara olarak da kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra stresi azaltır, şişkinliğe iyi gelir, baş ağrısı, romatizma ağrılarında kullanılır. Kekik yağı, kekik suyu, kekik çayı olarak piyasada satılmaktadır. 1 yemek kaşığı kekik içince A vitamini, C vitamini, K vitamini, demir, kalsiyum, manganezin, E, B6 vitamini, potasyum, fosfor, çinko ve bakır bulunmaktadır. Kekik çayını hazırlamak için bir bardak suyu kaynatın ve içine 1 yemek kaşığı kurutulmuş kekik koyarak 10 dakika demlenmeye bırakın. Her seferinde taze olarak hazırlayın. Kekik çayının faydaları bu kadar fazladır ve bunun yanısıra hiçbir yan etkisi görülmemiştir. Ancak kekik yağı ve kekik çayı gebelik ve emzirme dönemlerinde doktora danışmadan kullanılmamalıdır. Kekik çayı toksin atıcı özelliği ile metabolizmayı hızlandırmaktadır. Bu nedenle zayıflama çayları arasında en çok kullanılan bitkilerden biridir. Vücuda canlılık ve enerji vermesi ile hareketlilik sağlar. Yağ yakıcı özelliği ile spor yaparak zayıflamanıza yardımcı olmaktadır. Sindirim sisteminin iyi çalışmasını sağlar.İlgili aramalar: kekik çayının faydaları nelerdir? kekik çayı nelere yararlıdır?
Addis Sayımı Nedir?
Addis Sayımı Nedir?
Addis sayımı 24 saatlik toplam idrardaki akyuvarların ve alyuvarların sayısını ölçme işlemidir. Birçok böbrek ve idrar yolları hastalıklarında idrardaki akyuvarlar ve alyuvarların sayısı artmaktadır. Hastalığın durumunu anlamak ve izleyebilmek için addis sayımından yararlanılmaktadır. Addis sayımı ile böbrek kanallarının ya da kılcal damar ağının hastalığa katılıp katılmadığı da anlaşılabilmektedir.21 Şubat 2014 Cuma
Adenozin
Adenozin Nedir?
Adenozin kalp damar hastalıklarında taşikardi tanısı koyulmuş hastaların tedavisinde kullanılan doğal yapıda bir pürin nüklezitidir. Adenozin aksiyon potansiyeli süresini kısaltmaktadır. Kalp hızını azaltmak ve AV bloğu arttırır, EKG üzerinde çok az etkisi vardır. Taşikardiye sahip olan birçok hastada ritim ve kan basıncı üzerinde herhangi bir etkiye rastlanmamıştır.Hamilelikte Halsizliğin Nedenleri
Hamilelikte Halsizliğin Nedenleri
Hamile bayanların en sık şeklide şikayetlerinden olan halsizlik, gebeliğin ilk dönemlerinde yoğun olarak görülmektedir. Genel olarak gebelikte yaşanan halsizlikler herhangi bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkmazlar, gebeliğin ilk aylarında tüm vücut kaslarını etkileyen gevşemeler, bulantılar, kusmalar, iştah değişikliğine bağlı olarak yaşanan doğru ve iyi beslenememe ve yaz aylarına özgü olarak yaşanan fazla su kayıpları hamilelikte halsizliklerin görülmesinin en sık nedenleri arasında sayılabilirler. Bununla birlikte anemi, idrar yolu enfeksiyonu ve benzeri vücutta ki enfeksiyonlar da hamilelikte halsizlik nedeni olabilirler. Bu türlü bir neden olmadığı biliniyorsa ve gebeliğin getirisi olarak halsizlik yaşanmaktaysa, bol miktarda su tüketilmesi sağlanmalı, düzenli olarak yürüyüş, yüzme ve benzeri egzersizlerin yapılması sağlanmalı, çeşitli vitamin takviyelerinde bulunulmalı, bunların yanı sıra fazla yormayacak türdeki kitap okuma ve benzeri hobiler edinilmesi anne adayının halsizliğiyle baş edebilmesinin yöntemleri arasındadır.Gebeliğin son dönemlerinde yaşanan halsizlikler genellikle, gebeliğin sonuna yaklaşmış olmanın getirdiği ağırlık hissi ve hareketlerin azalmasına bağlı olarak sıklıkla görülmektedir. Bu son dönemde yaşanmakta olan halsizlikler olağan bir durum olarak karşılanmalı ve vücudu halsizlikten kurtarmak amacıyla zorlayıcı herhangi bir elemde bulunulmamalıdır. Gebelik sırasında yaşanan halsizliklerin büyük bir kısmı sadece gebelikle ilgili olarak ortaya çıkmakla birlikte, bazı hastalıkların bir sonucu olarak ta ortaya çıkabilirler. Bu nedenle halsizliğin nedenleri konusunda hamile bayanların kontrol altında tutulmasında yarar vardır.
İlgili aramalar: hamilelikte halsizliğin nedenleri nelerdir? hamilelikte halsizlik neden olur?
Hamilelikte Sivilce Çıkar Mı?
Hamilelikte Sivilce Çıkar Mı?
Gebelik dönemlerinde görülen sivilcelerin artışı, kişiden kişiye değişen özellikler göstermektedir. Genel olarak gebeliğin il dört aylık bölümünde, anne adaylarında görülen sivilceler gebeliğin ilerleyen döneminde yatışmaktadır. Ancak bazı kişilerde tüm gebelik süreci boyunca sivilceler yoğun bir şekilde çıkmaya devam edebiliyor. Özellikle kişideki sivilceye yatkınlık durumu, bu süreçte sivilcelerin artmasına ve yoğun şekilde görülmesine de yol açabiliyor. Sivilcelerle mücadele açısından yapılabilecek en iyi şey, kişinin beslenmesine dikkat etmesidir. Özellikle şeker oranı fazla olan gıdalar ve şeker tüketimi sivilcelerin yoğunlaşmasını tetikleyebiliyor. Bu dönemde çok sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat etmek, sivilcelerle ilgili olarak verilen mücadelenizde, en iyi savunma silahınız olacaktır. Cildin temiz ve nemli tutulması sivilcelere karşı verilen savaşta en önemli diğer önlemlerdir. Bir takım doğal yağların kullanımı sivilcelerin azalması açısından etki edebilmektedir. Lavanta yağının kullanımının sivilceler üzerinde yatıştırıcı etki yarattığı eskiden beri bilinmekle beraber, bu tür yağların sadece gece kullanılmasında fayda vardır. Bu tür yağların güneş ışığıyla birlikte reaksiyona girerek lekelenmeler oluşturabilme riski oldukça yüksektir. Bu nedenle tüm doğal ürünlerin kullanımın gece olması gerekmektedir.Aynı zamanda güneşten cildi korumak, sivilce oluşumunun azaltılması açısından önemli bir önlemdir. Çinko oksit ve titanyum oksit içeren güneşten koruyucu kremlerin kullanılması gerekmektedir. Bu maddelerin dışındaki güneş kremleri içerisinde ki katkı maddeleri bebek açısından çeşitli zararların ortaya çıkmasına neden olabilirler.
İlgili aramalar: hamilelikte sivilce çıkar mı? hamilelikte sivilce olur mu? gebelikte sivilce çıkması nasıl önlenir?
Sponsorlu Bağlantılar:
20 Şubat 2014 Perşembe
Adenokarsinom
Adenokarsinom Nedir?
Bezsel dokularda ortaya çıkan bir korsinom türüdür ve hücrelerin beze ait olması gerekmemektedir. Salgılayıcı özelliklere sahip olmalıdır yeterlidir. İlk başlarda adenom olarak yani iyicil bir bezsel tümör olarak oluşmaktadır. İnsanlar dışında yüksek memelilerde de ortaya çıkmaktadır. Diğer kanser türleri gibi nedeni tam olarak bilinmemektedir. Tedavi süreci uzun ve ağrılı olmaktadır.19 Şubat 2014 Çarşamba
Ağız Kokusu Nedir?
Ağız Kokusu Nedir?
Ağız kokusu toplumda oldukça sık rastlanan bir durumdur. Ağız kokusunu bir hastalık olarak tanımlamak zordur. Bu durum fizyolojik ve patolojik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Beslenme sırasında görülen nefesteki kokular fizyolojik bir durumdur. Kan gazının akciğerden atılımının sebep olduğu bu tür kokular hastalık değildir. Ağız kokusunun sebepleri arasında şeker hastalığı, diş çürükleri, mide rahatsızlıkları, ağız ve dil yaraları, üst solunum yolu enfeksiyonları, sinüs ve akciğer kaynaklı enfeksiyonlar, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, metabolizma bozuklukları, açlık gibi durumlar yer almaktadır.İlgili aramalar: ağız kokusu nedir? ağız kokusunun nedenleri nelerdir?
Keratokonus Tedavisi
Keratokonus Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavide iki amaç göz önünde bulundurulmaktadır. Biri hastalığın ilerlemesini durdurmak, ikincisi ise daha iyi görmeyi sağlamaktır. Kornea koljen krosslink tedavisi ilerlemeyi durdurmak için uygulanmaktadır. Başlangıçta gözlük veya kontak lens sağlanır, hastalık ilerledikçe gaz geçirgen özel kontak lens kullanılması gerekmektedir. Hastalığın hızlı ilerlediği durumlarda kornea nakli yapılmaktadır.Pitozisin Tedavisi Nedir?
Pitozis Nasıl Tedavi Edilir?
Pitozis tedavisi ameliyattır. Birçok ameliyat yöntemleri olmakla beraber en çok uygulanan yöntem Levator rezeksiyonu ve Frontale asma tekniğidir. Levator rezeksiyon ameliyatı göz kapağı kası fonksiyonu yeterli olduğu durumlarda tercih edilmektedir. Frontale asma tekniği ise göz kapağı kası zayıf olduğu zaman tercih edilen bir ameliyattır. Daha çok doğuştan kapak düşüklüğü olan hastalarda, göz kapağı sinir felcinde ve göz kapağı düşüklüğü ameliyatı olmuş kişilerde uygulanmaktadır. Bu ameliyatın dezavantajı ameliyatlı tarafın daha az kapanmasıdır.İgili aramalar: pitozis tedavisi nedir? ptozis nasıl tedavi edilir?
18 Şubat 2014 Salı
Patatesin Faydaları
Patatesin faydaları nelerdir?
Kök bir bitki olan patates, yemeklerimizin çoğundan eksik etmediğimiz bir besin maddesidir. A, B ve C vitaminleri içermekte olan patates, oldukça dayanıklı bir besin maddesi olması sebebiyle, eski yıllarda karlı ve kışın ağır geçtiği taze sebze ve meyvenin uzun süre bulunamadığı bölgelerde, toprağa gömülüp, gerektikçe çıkarmak yoluyla tüketildiği bilinmektedir. Yüksek oranda nişasta içeren patates, özellikle şeker hastalarının dikkatli şekilde tüketmesi gereken besinler arasındadır. Sağladığı yüksek kalori sayesinde kişiye enerji sağlayan ve bulunması en kolay olan bitkilerden olan patates, aynı zamanda sağladığı yüksek lezzet özellikleri sayesinde de vazgeçilmez sebzelerden bir tanesi konumundadır. Özellikle mide ekşimesi ve mide rahatsızlıklarına iyi gelen patatesin, bu tür ekşime durumlarında çiğ olarak tüketilmesi ve özellikle suyunun içilmesi çok yararlı sonuçlar ortaya koyar.Patatesin faydalarından daha iyi istifa etmek için en önemli etken pişirme şeklidir. Normal olarak orta boy bir patates kalori olarak bir dilim ekmeğe denk gelmekle birlikte, özellikle kızartma veya cips şeklinde yoğun yağ ile birleşmiş patates tüketimi çeşitli açılardan sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Ancak ayda birkaç defa olmak üzere bu şekilde tüketilen patatesinde sağlık açısından bir zararı yoktur. Daha çok sık şekilde yağda kızartılmış patates tüketmek ve hatta bunu bir alışkanlık haline getirmek, birçok sağlık sorununun oluşmasına meydan oluşturmaktadır.
Haşlanmış veya yemeklerle pişirilmiş patates birçok açıdan insan sağlığına yararlı, sürekli alınması gereken vitaminlerin karşılanabileceği bir besindir. Patatesin özelliklerini ve vitaminlerini kaybetmemesi açısından, suda bekletmeden soyulduktan sonra pişirilmesi, bilinmesi gereken çok önemli bir ayrıntıdır.
İlgili aramalar: patatesin faydaları nelerdir? patatesin sağlığa yararları neler? patates nelere faydalıdır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Balkabağının faydaları
Balkabağının faydaları nelerdir?
Balkabağı insan sağlığı açısından yüksek faydaları bulunan bitkiler arasındadır. Ancak tüketimi oldukça sınırlı olan bal kabağının tatlısı ve pastası yapılmaktadır. Çorbası ve yemeği de yapılsa da az bilinen veya sofralarda pek yer verilmeyen yemeklerdir. Bununla birlikte balkabağının faydalarından en üst düzeyde yararlanabilmek için, bitkinin çorbası veya yemeği tüketilmelidir. Şekerle karışan her bitkinin yararlı etkileri ya en az düzeye iner ya da tamamen yokolur. Bal kabağı kolesterolün dengelenmesi, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, yaşlanma etkilerini geciktirmesi, göz sağlığına yardımcı olması, zararlı ultraviyole yani güneş ışığı etkilerinin giderilmesi, sindirim sisteminin çalışmasını sağlayan etkiler, cilt ve kalp sağlığına olumlu etkiler gibi birçok olumlu yararlar sağlamaktadır. Yüksek tansiyon hastalarında tansiyon dengeleyici etkiler gösteren potasyum ve özellikle kemik erimesinde kemikleri güçlendirici etkiler gösteren çinko bal kabağında yüksek oranda bulunmaktadır. Sponsorlu Bağlantılar:
Hipotonik
Hipotonik Nedir?
Maddesel yoğunluğun hücre içerisindeki sıvının yoğunluğundan daha az olduğu çözelti durumlarının kimyasal adı hipotoniktir. Hücrenin dışındaki bölümün ozmotik basınç oranının, hücre içerisindeki ozmotik basınçtan daha yüksek olduğu ortamlar yine kimyasal olarak hipotonik ortam olarak tanımlanır.Hipotonik ortamda dış yoğunluğun az olması, hücrenin içerisindeki sıvının dış ortama çıkmasına ve hücrenin büzüşmesine neden olur veya bazı durumlarda tersi davranarak hücre dışı ortamdaki sıvıyı içerisine çekerek şişmesine neden olur. Her iki durumda hücrelerin olağan görevlerini yerine getiremez ya da tam olarak yapamaz duruma gelmesine neden olur. Hücrelerin şişmesi ve bunun durdurulamaması halinde ise hücreler yapı değiştirmeye başlar ve turgor durumuna geçmek zorunda kalır. Hipotonik tıp dilinde gevşek olarak ta bilinmektedir.
İlgili aramalar: hipotoni nedir? hipotonik ne demektir?
Sponsorlu Bağlantılar:
17 Şubat 2014 Pazartesi
Bebek Anne Karnında Sesleri İşitir mi?
Bebek Anne Karnında Sesleri İşitir mi?
Bebek anne rahmine düşmesinden sonra gelişmeye başlamaktadır. Uzmanlar bebek anne karnında gelişip büyürken, duyu organlarından ilk olarak dokunma duyusunun geliştiği düşünülmektedir. Bundan sonra tat alma duyusu gelişmektedir. Hamileliğin 12-15 haftaları arasında bebeğin koklama duyusu gelişmektedir. Bebeklerin kulak gelişimi hamileliğin 8. Haftasında başlamaktadır. 25. Haftaya gelindiğinde ise bebeğin kulağı gelişimini tamamlamıştır. 25.haftadan itibaren bebek annesinin sesini duyabilmeye başlamaktadır. Ayrıca bebek dışarıdan duyduğu seslere de farklı tepkiler vermeye başlamaktadır. Bebek anne rahminde gelişirken, dışarıdan ve içeriden gürültülü bir ortam oluşmaktadır. Annenin mide seslerini, kasılma seslerini ve diğer istemsiz çıkan sesler, anne karnındaki bebeğin duyduğu ana sesler olmaktadır. Fakat yine de bebek için en tanıdık ve en güçlü ses annesinin sesidir. Bu yüzden bebek doğduktan sonra annesinin sesi ile sakinleşmekte ve rahatlamaktadır. Çünkü daha anne karnında iken bu sesi duymuş ve tanımıştır. Bu yüzden bebekler annelerinin seslerine olumlu tepki vererek, ağlamayı bırakıp daha rahat hissetmeye başlarlar. Bunun temel nedeni de bebeğin dışarıdan ilk duyduğu sesin annesinin sesi olmasıdır.İlgili aramalar: bebek anne karnında duyar mı? bebekler anne karnında sesleri işitir mi? hamilelikte bebekler dışarıdaki sesleri duyar mı?
Sponsorlu Bağlantılar:
16 Şubat 2014 Pazar
Hamileliğin 32. Haftası
Hamileliğin 32. Haftası
Hamileliğin bu haftasında doğum oldukça yaklaşmış olup 9 ila 12 kilo almış olmanız gerekmektedir. Çalışan anneler için yasal doğum izni de başlamaktadır. Bu dönemde kalsiyum ihtiyacınızı arttırmalı, kontrollerinizi 15 günde bir düzenli olarak yaptırmalısınız. Vücuttaki hormonsal değişikler ve rahimdeki büyüme nedeni ile sırt ağrıları artmaktadır. Genişleyen rahim, karın kaslarının direncini azaltır ve duruşunuzda, yürüyüşünüzde değişikler olur. Kalça eklemleri gevşer, bu nedenle yemeklerden sonra mutlaka yürüyüş yapmalısınız. Hamileliğin 32. haftasında bebeğin boyu 46 cm, kilosu ise yaklaşık olarak 1800 civarında olmaktadır. Büyüme sebebi ile bebeğinizin hareketlerinde yavaşlama olması normal, beyin gelişimi ise hızla devam etmektedir. Bu dönemde bebeklerin kırışıklıkları azalır, yağ ve kas dokusu hızla artar, kirpik ve kaş oluşumu tamamlanır, el ve ayak tırnakları tamamen gelişmiştir.Hamileliğin 32. haftasında gözlerini açıp kapatarak ışıklara görme hareketi ile cevap verir, bunu başını sağa sola çevirerek bildirir. Uyuduğunu ve uyandığını değişik hareketlerle gösterir. Hamilelik süresince anne adayları stresten uzak durmalıdır. Anne adayları bu dönemde bebeğin sağlığını, nasıl doğacağını, doğum sonrasının nasıl olacağı konusunda daha fazla endişe kapılmaktadır. Stresli ve yoğun geçen hamilelikler de erken doğum ve düşük yapma riski yüksektir. Bu nedenle sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için daha fazla dinlenmeli, erken uyumalı, dengeli beslenmeli, düzenli yürüyüş yapmalı, sizi mutlu eden ortamlarda bulunmalı, son haftaların tadını çıkarmalısınız. Uzun bir süreç olan hamilelik dönemi için anne adayları öncelikle kendilerini hazır hissederek karar vermelidir. Gebelik döneminde annelerin psikolojik değişikler yaşaması da olağan durumlardan biridir. Gebelik döneminde en büyük destek eşinizden gelmelidir. Yaşadığınız endişeleri önce eşinizle daha sonra doktorunuz ile konuşarak kendinizi rahatlatmalısınız.
İlgili aramalar: hamileliğin 32. haftası neler olur? gebelikte 32. hafta nasıl geçer?
Sponsorlu Bağlantılar:
Makropsi
Makropsi Nedir?
Nesneleri olduklarında daha büyük boyutlarda algılama, bir çeşit göz rahatsızlığıdır. Rahatsızlık çeşitli faktörlere dayalı olarak ortaya çıkabilir ve geçici bir durumdur. Bazı durumlarda bu rahatsızlık psikolojik kökenli de olmaktadır. Bu durumda olan hastaların durumunda değişiklik olmadığı takdirde bir hekime başvurarak tedavi yöntemlerini uygulayarak bu durumdan bir an önce kurtulması gerekmektedir.İlgili aramalar: makropsi nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Cerahat Nasıl Geçer?
Cerahat Nasıl Geçer?
İltihaplanmalar sonucu meydana gelen cerahat yoğun ve sarımsı bir maddedir. Dışarı akıtılmadı zaman şişkinlik, ateş ve zonklama yapar. Bu durumda iltihaplı bölge yumuşatılarak steril bir iğne yardımı ile boşaltılabilir. Aynı zamanda büyük cerahatler için lokal anestezi yapılarak doktor tarafından cerrahi müdahale yapılarak boşaltılmaktadır. Halk arasında çıban olarak da adlandırılan bu durum bazı bitkisel yöntemlerle tedavi edilme yoluna gidilmektedir. Ancak burada önemli olan cerahat bulunan bölgenin temiz olmasına dikkat edilmesidir. Aksi takdirde etrafına mikrop bulaştırarak yayılmasına sebep olmaktadır. Vücudun her bölgesinde ortaya çıkan cerahat boşaltıldıktan sonra antibiyotik krem sürülmesi ve bölgenin temizlenmesi mikropların yayılmasını, başka yerlerde oluşmasını önleyecektir.İlgili aramalar: cerahat nasıl geçer? irin nasıl boşaltılır?
Sponsorlu Bağlantılar:
15 Şubat 2014 Cumartesi
Aglünitasyon
Aglünitasyon Nedir?
Aglunitasyon kan hücrelerinin özellikle alyuvarların birleşmesi ve yapışmasına denir. Alyuvarların içinde guruplara ayrılma özelliğini oluşturan maddeler bulunmaktadır. Bunlara antijen adı verilir. Kan serumunda ise antikor adı verilen savunma faktörleri bulunmaktadır. Savunma cisimleri serumda bulunan tamamlayıcı bölümler yardımı ile yakaladıkları mikropları etkisiz hale getirmektedir. Birçok hastalığın teşhisinde, kan guruplarının belirlenmesinde Aglunitasyon özelliğinden yararlanılmaktadır.İlgili aramalar: aglünitasyon nedir? alyuvarların birleşmesine ne ad verilir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Agrafi
Agrafi Nedir?
Sonradan meydana gelen beyin lezyonları sonucu yazma fonksiyonlarının bozulmasıdır. Okuma fonksiyonu ve yazma yeteneği gibi afazide en çok etkilenen bir lisan komponentidir. Beyinde meydana gelen damar hastalıkları afaziye dolayısı ile de agrafiye yol açan en önemli etyolojik faktörlerdir. Hastalarda tespit edilen afazi tipleri global, tutuk ve akıcı olarak sınıflandırılmaktadır.İlgili aramalar: agrafi nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Protez Bacak Nasıl Kullanılır?
Protez bacak nasıl kullanılır?
Çeşitli özelliklere sahip olarak üretilen farklı protez bacaklar vardır. Kişinin konforunun ön planda tutularak üretilen bu protez bacaklar, farklı eylem özellikleri gösterebilen ve kişinin isteğine bağlı olarak farklı özelliklerde de üretilebilmektedir. Bu anlamda kullanım şekilleri üretimine göre değişkenlikler gösteren Protez bacakların, standart olarak kullanılmakta olan türleri bir çorap gibi bacağa geçirilen bir tür kauçuk veya silikondan yapılmış olan bölümün ayağa geçirilmesi ve ona uygun olarak hazırlanmış olan protezin giyilmesi suretiyle kullanılabilmektedir. Ancak hastanın ampute durumuna bağlı olarak üretilmekte olan ve aynı zamanda talepler doğrultusunda istek ve amaca yönelik olarak hazırlanan protez bacaklarının her birinin kendisine özgü kullanım özellikleri de bulunmaktadır. Sponsorlu Bağlantılar:
14 Şubat 2014 Cuma
Yeşil Çayın Faydaları
Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir?
Yeşil çay tüm dünyada kolesterol düşürücü ve diş sağlığı amacı ile kullanılmaktadır. En çok kullanıldığı alanlardan biri de zayıflamak içindir. Bunların yanı sıra yeşil çayın faydaları arasında kalp sağlığı, kansere karşı koruma, güçlü bir antioksidan, kan basıncını düşürücü, diş çürüklerini önleme, diş eti hastalıklarına karşı koruma, kilo vermeye yardımcı, metabolizmayı hızlandırıcı, bağışıklık sistemini güçlendirici etkilerini de sayabiliriz. Asya ülkelerinde yeşil çay kansere ve kalp sağlığına karşı sürekli kullanıldığı zaman çok iyi sonuçlar vermiştir. Bilim çevreleri güçlü antioksidan etkisinden dolayı çeşitli hastalıklara ve hastalıkların yayılmasını önlediği konusunda birleşmiştir.Zayıflama konusunda oldukça fazla tüketilen yeşil çay açlık hissini bastırır, metabolizmayı hızlandırır, antioksidan etkisi ile yağları parçalayarak vücuttan atılmasına yardımcı olur. Özellikle bel bölgesinde yağ birikimini önleyerek aynı zamanda kalp krizi riskini de ortadan kaldırmaktadır. Yeşil çay tek başına zayıflatır diye düşünmemeli aynı zamanda dengeli beslenme ve egzersiz yapmayı da unutmamalısınız. Hipertansiyonu düzenler, damar tıkanıklığına yol açan LDL kolesterolün birikmesini engeller, Kanser, kan pıhtılaşmasından kaynaklanan damar sertliğini önler. Yeşil çay bakteri birikimini önlediği için diş eti hastalıklarında da kullanılmaktadır. Her gün düzenli olarak içilen 2 bardak yeşil çay sizi birçok hastalıklardan koruyacaktır. Yeşil çay dünyada sudan sonra en çok tüketilen bir içecektir. Ülkemizde de son yıllarda oldukça fazla tüketilmeye başlamıştır.
İlgili aramalar: yeşil çayın faydaları nelerdir? yeşil çay nelere iyi gelir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Adneks
Adneks Nedir?
Belirli bir sistemin ana organı ile hem anatomik, hem işlevsel bağları olan yapıların genel adıdır. Adneks bayanlarda döl yatağının iki tarafından yumurtalıklara doğru uzanan tüpler bulunmaktadır. Olgunlaşarak çatlayan yumurtalar bu tüpler yolu ile döl yatağına atılmaktadır. Bu anatomik yapıya adneks adı verilmektedir. Andeksler iltihaplandığı zaman tıkanmaktadır. Kadınlarda görülen kısırlığın sebeplerinden biri budur.İlgili aramalar: adneks nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Adenoid Nedir?
Adenoid
Burun ile boğaz arasına yerleşmiş bir dokudur. Görevi ise vücuda giren virüs ve bakterileri yakalamak, vücuttaki antikorları üretmektir. Geniz eti büyümesi ve iltihaplanması birçok rahatsızlık vermektedir. Burundan nefes almak, uyku sırasında horlama, iştahsızlık be gelişme geriliği, sürekli ağızdan nefes alma, burundan nefes almakta zorlanma gibi belirtiler vermektedir. Fazla bir riski olmayan ve çabuk iyileşme gösteren basit bir ameliyatla geniz eti alınmaktadır.İlgili aramalar: adenoid nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
13 Şubat 2014 Perşembe
Adenovirüs Nedir?
Adenovirüs
Doğada yaygın olarak bulunmakta ve insanlarda birçok enfeksiyona neden olmaktadır. Özellikle göz, akciğer, bağırsak, idrar yolları, beyin ve nörolojik sistem enfeksiyonlarına yol açmaktadır. Adenovirüs bebeklerde, yaşlılarda ve immün sistemi zayıf olan kişilerde ciddi ve ölümcül hastalıklara sebep olmaktadır. Çocuklarda ishal ile seyreden bağırsak enfeksiyonlarına, beyinde menenjite yol açmaktadır. Her yaşta görülen Adenovirüs akciğerde zatüre, idrar yolu enfeksiyonu ve sistit hastalıklarına yol açmaktadır. Okullarda, yurtlarda, kreşlerde, huzur evlerinde yani kalabalık ortamlarda salgınlara neden olmaktadır. Havadan solum yolu ile gıdalarla, dış ortamlardaki temaslar sonucu eller yolu ile bulaşmaktadır. Virüs dış ortama dayanıklı olduğu için uzun süre canlı kalmaktadır. En sık görülen şikayetler öksürük, ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve gözlerde kızarıklıktır.İlgili aramalar: adenovirüs nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Salata Yiyerek Zayıflanır Mı?
Salata Yiyerek Zayıflanır Mı?
Salata dediğimizde birçoğumuzun aklına hemen diyet yiyeceği olarak geliyor. Hatta bazıları işi abartarak salatadan başka bir şey yemeyecek boyutlara gelebiliyor. Peki sadece salata yiyerek kilo vermek mümkün müdür? Ya da şöyle sorayım? Siz hiç zayıf bir ineğe rastladınız mı? Ottan başka bir şey yemedikleri halde neden bu kadar kilolu oluyorlar acaba. Diyette salatanın yanısıra mutlaka protein, yağ, çeşitli vitamin ve mineraller vücuda girmelidir. Diyet bunlarla desteklenmediği sürece zayıflamak mümkün olmadığı gibi sağlık yönünden telafisi mümkün olmayan çok ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Ayrıca yediğimiz salatanın türü de önemlidir. Salatalara giren bazı soslar oldukça yüksek kalorilere sahiptir. Balsamik sos, sezar soslar, nar ekşileri ve benzeri bazı sosların içine girdiği salatalarla kilo vermek fantezi olacaktır. Böyle bir salatayla kilo vermek yerine daha da kilo alırsınız ancak. Tek tip beslenmeyle bir yere varamazsınız. Vücudumuz sağlıklı çalışabilmek için tüm besin öğelerine ihtiyaç duyar. Beslenme piramidinin her köşesine uğramak gerekir. Ayrıca mevsiminde olan sebzeleri kullanarak salata yapmanız daha faydalı olacaktır. Salata yiyorsak yanında protein ihtiyacımızı karşılayacak peynir, yumurta, tavuk, balık ya da ızgara ette yiyebiliriz. İçecek olarak da bol şekerli, yüksek kalorili, besin değeri taşımayan kola, gazoz gibi içeceklerin yerine mineral kaynağı olan ayranı tercih edebiliriz.İlgili aramalar: salata yiyerek zayıflanır mı? sadece salata yemekle zayıflamak mümkün mü?
Sponsorlu Bağlantılar:
12 Şubat 2014 Çarşamba
Hamileliğin 31. Haftası
Hamileliğin 31. Haftası
Hamilelikte 31. Haftaya kadar 8 ila 12 kilo almış olabilirsiniz. Bu dönemde rahim oldukça büyüdüğü için dolaşım, sindirim ve solunum sistemindeki yüklenme giderek artmaktadır. Aynı zamanda sırt ağrıları da artmaktadır. Kadında anne olma duyguları, doğum yapma korkuları daha da gelişmektedir. Memelerde ilk süt akımı olması sebebi ile göğüs pedleri kullanarak kıyafetlerin ıslanmaları engellenebilir. Kendinizi rahat hissetmek için bu dönemde sütyen kullanımında bir beden büyük tercih etmelisiniz. Düzensiz ve ağrısız kısa süreli kasılmalar yalancı doğum ağrılarıdır ve endişe etmeye gerek yoktur. Acı veren ve sık tekrarlanan kasılmalar, pembe ve kanlı akıntılar, alt karın boşluğunda ağrı ve basınç hissediyorsanız erken doğum olasılığı için mutlaka doktorunuza durumu bildirmelisiniz. Hamileliğin 31. Haftasında bebek 45 cm 1500-1600 gr kadardır. Tekme ve taklaları ile oldukça hareketli bir dönemdedir. İşitme duyusu tam olarak geliştiği için müziği ve sesleri ayırt edebilmektedir. Akciğer bebeğin hayata tutunmasında temel organdır. Bebekler idrarını bulundukları amniotik sıvıya yapmaktadır. Bu dönemde anne adayları bebeklerinin kemik gelişimi için bol süt ve süt ürünleri tüketerek kalsiyum almalıdır. Hamilelik dönemi süresince grip virüsü kapmamaya özen göstermeli, kalabalık ve kapalı ortamlardan uzak durmalıdır. Eller sıklıkla yıkanmalı, gerekirse grip aşısı olmalıdır. Antibiyotikler bu dönemde virüslere karşı etkili olmadığı için antibiyotik kullanımından kaçınmalı, yatak istirahatı yapılmalıdır. Havadar bir ortamda, yeterli sıcaklıkta bulunmak, nemli bir ortamda istirahat etmek, bol miktarda sıvı tüketmek, burun tıkanıkları için tuzlu uygulaması yapılmalıdır. Sağlıklı bir doğum ve sağlıklı bebek dünyaya getirmek için hamilelik döneminde kendinize ve bebeğinize oldukça özen göstermelisiniz. Hamilelikte sıkıntı ve stresten uzak durmak anne ve bebek sağlığı açısından önem taşımaktadır. Rahat geçirilen hamilelik dönemi sağlıklı bebeklerin dünyaya gelmesi demektir.İlgili aramalar: hamileliğin 31. haftası, gebeliğin 31. hafta, hafta hafta gebelik, hafta hafta hamilelik
Sponsorlu Bağlantılar:
Açık Dolaşım Nedir?
Açık Dolaşım
Dolaşım sistemi açık ve kapalı olarak 2 ye ayrılmaktadır. Kapalı dolaşım da kan damar sisteminin içinde kalır, açık dolaşımda ise kan damar sistemini içinde kalmaz ve vücut boşluğuna dökülür. Salyangoz, örümcek, çekirge ve yumuşakçalarda açık dolaşım vardır. Açık dolaşım sisteminde kan damarları bir ya da birkaç odacıklı yürekten çıkarak, dokular arasında boşluklara uzanmaktadır. Kan bu boşluklardan yavaş hareket ederek kan hücreleri arasında madde alışverişi olur. Arkaya doğru boşluklar içinden akarak toplayıcı damarlara geçer ve bu damarlarla kalbe geri dönmektedir.İlgili aramalar: açık dolaşım nedir? açık dolaşım nasıl olur? açık dolaşım neye denir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Ajitasyon Nedir?
Ajitasyon
Kişisel ruh bozuklukları nedeni ile ortaya çıkan, aynı zamanda davranışsal ve ruhsal heyecanlılık şeklinde beliren tutarsız davranış şeklidir. Ajitasyon çeşitleri teşhis koymada işe yaramaktadır. Psikiyatrik hastalık söz konusu olan hastalarda ajitasyon durumu görülmektedir. Hastalarda sürekli hareketlilik, sol ayağını oynatma, üstünü başını düzeltme, elindeki kalemle oynama, oturduğu yerde kıpırdama gibi durumlar görülmektedir. Ajitasyon tedavisi altında yatan psikiyatrik hastalığın tedavisi ile mümkün olmaktadır.İlgili aramalar: ajitasyon nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Aerobik Nedir?
Aerobik
Organizma tüm işlevlerini yürütebilmesi için enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Bu enerjinin elde edilmesi için organizma iki değişik yola başvurmaktadır. Aerobik ve anaerobik yollardır. Aerobik oksijenin var olduğu anlamındadır, besin maddeleri oksijen ile yakılarak enerji elde edilmektedir. Elde edilen enerji miktarı sınırsızdır. Elde edilen bu enerji sonucu organizmada zararlı madde birikmez.İlgili aramalar: aerobik nedir? ayrobik ne demek?
Sponsorlu Bağlantılar:
11 Şubat 2014 Salı
Keratomalazi Nedir?
Keratomalazi
Keratomalazi korneada yumuşama yani kornea kanseridir. Birçok nedene bağlı olarak vücutta A vitamini eksikliği ile ortaya çıkan bozukluklardan biridir. Genellikle korneanın merkezine yerleşmiş oldukları için erken yaşlarda görme bulanıklığı yaşanmaktadır. Kornea ülseri çift taraflı olup, renkli ve çevresi soluktur. Bu kornea zamanla yumuşar, bu yumuşamaya keratomalazi adı verilmektedir.Bir süre sonra kornea delinir ve gözyaşı bezleri de bu durumdan etkilenir. Sonuç olarak gözyaşı gelmez. Göz tedavisi için gerekli ilaçları kullanmanın yanı sıra A vitamini eksikliğinin giderilmesi gerekmektedir.
İlgili aramalar: keratomalazi nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Geceleri Şiddetli Öksürüğün Nedenleri Nelerdir?
Geceleri Şiddetli Öksürüğün Nedenleri Nelerdir?
Geceleri öksürüğün şiddetli olmasının nedenleri arasında ortamın kuru olması ya da alerjinin nefes yolu ile vücuda girmesinden dolayı olmaktadır. Öksürük vücudun bir savunmasıdır. Öncelikle öksürüğe neden olan etkenin bilinmesi ve ona göre tedavi yöntemleri uygulanması gerekmektedir. Evde uygulanan bitkisel yöntemler 4-5 gün içinde sonuç vermiyorsa mutlaka bir hekime başvurulması gerekmektedir. Astım ve alerjisi olan hastalarda uygulanması gereken yöntemlerle tedavi yoluna gidilmesi gerekmektedir. Geceleri kuru öksürüğe geniz akıntısı, reflü ve bazı tansiyon ilaçları da sebep olmaktadır. Öksürükte en büyük etkenlerden biri de sigara tüketimidir. Sigara içen kişilerde gecelerde şiddetli öksürük çok sık görülmektedir. geçmeyen öksürüklerin altında ciddi hastalıklar yatabilmektedir.İlgili aramalar: uyurken sık sık öksürmenin nedenleri nelerdir? geceleri şiddetli öksürüğün nedeni nedir? gece öksürüğü neden olur? sadece geceleri öksürük olması niçindir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Nane-Limon Kaynatmak Nelere Faydalıdır?
Nane-Limon Kaynatmak Nelere Faydalıdır?
Nane-limon kaynatmak mide bulantısı ve mide problemleri için yılardır kullanılan bir yöntemdir. Aynı zamanda soğuk algınlığı ve sinir sistemine de iyi gelmektedir. Nane-limon sindirim sistemi problemlerinde mide ağrılarında, midedeki spazm çözücü, bulantı ve kusmalara iyi gelmektedir. Nane esansında bulunan mentol en büyük etkendir. Limonda bulunan mineraller ve sindirime yardımcı olan enzimlerden dolayı oldukça faydalıdır. Özellikle kış aylarında sürekli soğuk algınlığı, mide üşütmesi, mide spazmları yaşanmaktadır. Her zaman evlerde buluna nane-limon kaynatmak en pratik çözümdür. Geçmeyen bulantı ve mide problemlerinde mutlaka bir doktora gidilmesi gerekmektedir. Nane başlı başına bir şifa kaynağıdır ve nane-limon karışımı daha çok mide sorunlarında kullanılmaktadır. Sponsorlu Bağlantılar:
Adjuvan Nedir?
Adjuvan
Kanser hastalığının tedavisine yardımcı olan bir tedavi yöntemidir. Kanser tümörünün boyut, özellikleri ve yayılma durumuna göre kanserin yenileme ihtimalini azaltmayı hedeflemektedir. Bu yöntemler kemoterapi, radyoterapi, akıllı ilaç ve hormon tedavileri yöntemleridir. Kanser tanısı ve tedavisi süresince hasta için zor bir dönemdir. Adjuvan şöyle açıklanabilir. Meme kanseri olan bir hastaya yapılan tedavi cerrahi müdahaledir. Ancak erken tanı koyulduğu zaman memenin bir kısmının alınmasıdır.İlgili aramalar: adjuvan nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Aerosol Nedir?
Aerosol
Gaz içerisinde dağılmış ve gazla sarılmış, 10 mikrondan daha küçük çaplı, sıvı ya da katı parçacıklardan oluşan çok fazlı sistemdir. Son zamanlarda Aerosol köpük ya da jel şeklinde hazırlanmaktadır. Geçmişte böcek ilaçlarını püskürtmek amacı ile geliştirilen Aerosol kabı, günümüzde çok çeşitli ürünlerde kullanılmaktadır. Örnek olarak oda deodorantları, saç lakları ve traş kremlerini söyleyebiliriz.İlgili aramalar: aerosol nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
10 Şubat 2014 Pazartesi
Absorbsiyon Nedir?
Absorbsiyon
Absorbsiyon emilme ya da emilim anlamına gelmektedir. Özellikle kimyasal işlemlerde büyük önem taşımaktadır. Mesela sindirim gıdaların bağırsaklarda emilimi, vücudun çeşitli yollarla alınan kimyasal maddenin kan dolaşımına katılımı diye açıklayabiliriz. Vücuda yapılan enjeksiyon buna en güzel örnektir. Bu absorbsiyon ince bağırsakta en iyi şekilde gerçekleşmektedir. Besin maddeleri midede absorbe edilecek düzeye gelmemektedir.İlgili aramalar: absorbsiyon nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Burun Ameliyatından Sonra Ne Gibi Komplikasyonlar Görülebilir?
Burun Ameliyatından Sonra Ne Gibi Komplikasyonlar Görülebilir?
Burun estetiği ameliyatları gerek görünüm gerek sağlık açısından yapılan bir ameliyattır. Her ameliyatta olduğu gibi burun ameliyatı sonrasında da bir takım komplikasyonlar görülmektedir. Ameliyat sırasında oluşabilecek anestezi ile ilgili bir takım sorunlar ve kana olma olasılığı vardır. Ameliyat sonrasında ise bulantı ve kusma görülmektedir. Bu durum genellikle anestezinin yan etkisidir. Kanama olması da görülen komplikasyonlar arasındadır, ancak kanamalar sinüzit ve burun eti ameliyatlarında daha çok görülmektedir. Göz çevresinde oluşan şişlik ve morluklar bazı hastalarda ciddi boyutlarda olabilmektedir. Bu durum ise kişiye göre değişim göstermektedir.Burun ameliyatı sonrasında enfeksiyon çok nadir olarak görülen bir durumdur. Burun içine koyulan tamponların uzun tutulması bu enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Bu nedenle ameliyatı yapan doktorlar tüm ihtimalleri göz önüne alarak hatsala 1 hafta boyunca antibiyotik vermektedir. Nadir olarak görülen komplikasyonlardan biri de orta kıkırdağın üstünü kaplayan mukoza tabakası arasına kan toplanmasıdır. Verilen antibiyotik ile bu durum gerileyerek ortadan kaldırılmaktadır. Burun ameliyatı sonrasında hastalar her durumdan doktorlarını haberdar ederek oluşabilecek komplikasyonları önlemelidir.
İlgili aramalar: burun ameliyatından sonra ne gibi yan etkiler görülebilir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Geceleri Mide Yanması Nasıl Önlenir?
Geceleri Mide Yanması Nasıl Önlenir?
Mide yanması, mide asidinin yemek borusuna doğru kaçak yapması sonucunda gırtlağa kadar çıkan ekşime ve asitten kaynaklanmaktadır. Mide yanması şikâyetleri herkesin yaşadığı bir problemdir ancak bu durum bazılarında ayda bir olurken bazılarında her gün yaşanmaktadır. Bu sorun yenilen gıdalar ve midenin doluluğu ile de alakalıdır. Mide yanmasına baharatlı yiyecekler, domates, kızartmalar, soğan, sarımsak, nane, çikolata gibi gıdalarda sebep olmaktadır. Mide yanmasını önlemek için bazı ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak mutlaka bir doktora giderek mide yanmasının sebeplerini öğrenmelisiniz. Mide yanmasının altında reflü, mide kanseri, ülser gibi hastalıklar olabilir. Mide yanmasını önlemek özellikle akşamları baharatlı yiyecekler, kimyon, kızartma, aşırı yağlı yiyecekler, fazla alkol ve kafein, naneli yiyecekler tüketmemelisiniz. Mide yanmasını önlemek için süt ve asitsiz sıvı içecekler, mideye hızlı etki eden antiasitli emme pastilleri kullanabilirsiniz.İlgili aramalar: geceleri mide yanması nasıl önlenir? mide yanması nasıl geçer?
Sponsorlu Bağlantılar:
Adrenalin Nedir?
Adrenalin
Böbreküstü salgı bezlerinin iç kısmında salgılanan önemli bir hormondur. Bu hormonun görevi organizmayı acil harekete hazırlamaktır. Hormon etkisini nabzın atışı, kanın iç organlara, deriden kaslara sevk edilmesi, glikojenin glikoza değişmesi, acil bir enerji sağlaması şeklinde göstermektedir. Korku ve heyecan gibi durumlarda adrenalin salgılaması artmaktadır. Kan damarlarını genişleterek acı hissini azaltmaktadır. Adrenalin salgılaması sırasında kalp atışı hız artar, kan şekeri yükselir, göz bebekleri büyür, kan basıncı yükselir.İlgili aramalar: adrenalin nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
9 Şubat 2014 Pazar
Kalça Ultrasonu Nedir? Neden Yapılır?
Kalça ultrasonu
Kalça ultrasonu, yenidoğan bebeklere doğumdan sonraki ilk 3 içinde yapılması planlanan bir radyolojik tetkiktir. Bazı bebeklerde doğumsal kalça çıkığı olabilir. Bunun erken dönemde fark edilerek düzeltilmesi çok önemlidir. Sakatlığa bile varabilecek durumların fark edilmesine olanak tanır. Bu sebeple kalça ultrasonu yeni doğmuş tüm bebeklere mutlaka yapılması önerilen bir işlemdir. Kalça ultrasonu için herhangi bir hazırlık yapmanıza gerek yoktur. Bebeğiniz sedye üzerine sırt üstü yatırılarak sadece belden aşağısı soyulur. Daha sonra radyoloji uzmanı tarafından kalça ve bacaklara bazı pozisyonlar verilerek ölçümler yapılır. Daha sonra radyoloji doktoru yapmış olduğu ölçüm ve incelemeleri bir rapor şeklinde yazıya döker. Bu işlemler yaklaşık 10 dakika içinde tamamlanır. Bebeğinizin ağrı-acı duyacağı herhangi bir işlem yoktur. Ayrıca kalça ultrasonu yaptırmanın bebeğinizin sağlığına olumsuz bir yanı yoktur.İlgili aramalar: kalça ultrasonu nedir? kalça usg ne demektir? bebeklere kalça ultrasonu neden bakılır? kalça ultrasonu şart mıdır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Manyetik Rezonans Nedir?
Manyetik Rezonans
Tıp alanında görüntüleme veya Tomografi olarak bilinen ve canlıların iç yapısını görmek amacı ile kullanılan bir yöntemdir. Hastalıkların kesin olarak tespit edilmesinde destek alınan bu yöntem genel olarak MR olarak da bilinmektedir. Bu işlem aslında manyetik rezonans görüntülemedir.Özellikle yumuşak dokuları görüntülemek amacı ile kullanılmaktadır. Beyin ve omurilik hastalıklarında, sporcuların yaralanmalarında, kas ve iskelet sisteminde, bel fıtığı, menüsküs gibi hastalıkların teşhisinde, nörolojik hastalıkların teşhisinde oldukça sık kullanılan bir yöntemdir. Bugüne kadar kullanılan bu yöntemin canlılar üzerinde zarar verici bir etkisi bulunmamıştır. Sadece hamilelik döneminin ilk üç ayında MR çektirilmesi önerilmemektedir. MR görüntüleme hastalıkların durumuna göre 15 ila 75 dakika gibi süreler içinde yapılmaktadır.
İlgili aramalar: manyetik rezonans nedir? mr nedir? mr'ın açılımı nedir? magnetiz rezonans anlamı ne?
Sponsorlu Bağlantılar:
Agenezi Nedir?
Agenezi
Organizmanın doku, organ ya da organ gurubu gibi bir bölümünün bulunmamasıdır. Embriyon evresinde yetersiz gelişme ya da erken yıkımdan kaynaklanmaktadır. En ağır Agenezi oluşmamış kafatası, beyin ve kalptir. Bazı tipleri doğal yaşam sürdürülmesini engellemez. Bir bacağın, kol ya da memelerin bulunmaması gibi, bazılarında ise organ eksikliğine bağlı ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır.İlgili aramalar: agenezi nedir? agenezi ne demek?
Sponsorlu Bağlantılar:
Aferez Nedir?
Aferez
Aferez tam kanın bir kısmını toplayan bir yöntemdir. En sık trombosit elde etmek için kullanılmaktadır. Bir koldan alınan kan hücre ayrıştırma cihazlarında işlenerek, trombositler toplanır. Kanın geri kalan bileşenleri hastanın diğer kolundan geriye yollanmaktadır. Bu işlem sürekli yapılarak 1 ila 1,5 saat kadar sürmektedir. Bu işlem için gerekli olan setler steril ve tek kullanımlıktır. Her donör için ayrı set kullanılmaktadır.İlgili aramalar: aferez nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Adenom Nedir?
Adenom
İyi huylu olarak tanımlanan bir çeşit tümördür. Kitle etkisi ile çevre dokulara bası yapmaktadır. Bu duruma bağlı olarak baş ağrısı, görme bozukluğu, hipofiz hormonlarının yapısında azalma ve adenomun kontrolsüz şekilde aşırı hormon yapması görülmektedir. Bazı hipofiz adenomları hiçbir belirti vermemektedir. Farklı amaçlarla çekilen beyin MR’ sonucu ortaya çıkmaktadır.İlgili aramalar: adenom nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
8 Şubat 2014 Cumartesi
Trizomi 21 Nedir?
Trizomi 21
Trizomi 21, Down sendromu olarak da bilinen bir kromozom anormalliktir. Dünyada en sık görülen kromozom hastalığı türüdür. Yeni doğan 800 bebekten 1’nde görülen Trizomi 21 kalıtsal bir hastalık olmayıp, hamilelik sırasında kendiliğinden oluşmaktadır. Bebekte 21.kromozom sayısının 3 tane olmasından dolayı Down Sendromu hastalığından söz edilir. Yeni doğan normal bir bebekte 21. kromozomdan 2 tane bulunması gerekmektedir. Bebeklerle Trizomi 21’ in görülme olasılığı annenin yaşı ile tamamen doğru orantılıdır. Anneni yaşı ne kadar büyük olursa, bebeğin Down Sendromlu doğma olasılığı da bu oranda artış göstermektedir. Down sendromlu doğan bebeklerde, gözle görülen fiziksel anormallikler söz konusudur. Ayrıca gelişim rahatsızlığı da çekmektedirler. Gelişme yaşındayken, bir şeye kendi kendine odaklanamaz, bir parçayı üst üste koyamaz ve bunun gibi birçok sorunla Down Sendromlu bebek ve ailesi mücadele etmek zorundadır. Down Sendromlu çocukların eğitimi daha bebek bir yaşındayken başlanmaktadır. Down sendromlu bebekleri geliştirmek ve daha yararlı bir birey haline getirmek için, o bebeğe çok dikkatli bakılması ve eğitilmesi gerekmektedir.İlgili aramalar: trizomi 21 nedir? trizomi 21 ne demektir?
Sponsorlu Bağlantılar:
7 Şubat 2014 Cuma
Şalazyon Nedir?
Şalazyon
Göz kapağının içinde meibomian bezi adı verilen ve yağ üreten bezin büyümesine şalazyon denir. Bu durum bezin ağzı yağlı salgılarla tıkandığı zaman olur. Bu iltihaplanmaların sebebi bakteriler değildir ve kanserle hiçbir ilişkisi yoktur. Gözde çıkan arpacık boşalmaz ya da iyileşmezse şalazyona dönmektedir. Ancak arpacıkta olan ağrı şalazyonda olmamaktadır. Sponsorlu Bağlantılar:
Salebin Faydaları
Salebin Faydaları Nelerdir?
Salep yabani orkideden elde edilmektedir. Orkidenin toprak altındaki yumruları su ile yıkanarak temizlenir, ipe dizilerek su ya da süt ile kaynatılır. Daha sonra açık hava da kurutulur. Kirli beyaz yasa yarı saydam bir renk alır. Kuruduktan sonra dövülerek toz haline getirilerek salep elde edilir. Ülkemizde salep elde edilen orkide Muğla, Kastamonu ve Isparta yörelerinde yetişmektedir. Salep içecek olarak kullanıldığı gibi içinde bulunan nişasta ve diğer kıvam arttırıcılar nedeni ile dondurma yapımında da kullanılmaktadır. Özellikle kış aylarında içimizi ısıtan bir içecektir. Bunun yanı sıra soğuk algınlığı ve bronşite iyi gelmektedir. Kanı temizler, çocuklarda ishal kesici etkisi vardır, regl dönemlerini düzenler, hazmı kolaylaştırır, afrodizyak etkisi vardır, göğsü yumuşatır, zencefil karıştırılarak içildiği zaman öksürüğe iyi gelir. Salebin kuvvet verici ve besleyici özelliği ile enerji vermektedir. Mide rahatsızlıklarında da etkili olan salep hazmı kolaylaştırarak mideyi rahatlatır. Salep tarçın ile tüketildiği zaman üst solunum yollarında oldukça etkili olmaktadır. İçerdiği karbonhidrat ve şeker nedeni ile şeker hastalarının ölçülü kullanması gerekmektedir. Bunların yanı sıra kabızlığı önler, zihni güçlendirir, basur hastalığının tedavisinde kullanılır, bağırsak kurtlarının düşmesine yardımcı olur, vücut sıcaklığını dengeler, öksürük ve bronşit tedavisinde destek olarak kullanılmaktadır. Kış aylarında her gün içilen bir fincan salep hem gün boyu enerji verecek hem de soğuk algınlığına karşı sizi koruyacaktır. Sahlep alırken marketlerden almak yerine aktarlardan almayı tercih edin. Süpermarketlerdeki hazır sahlepler katkı maddesi içerdiğinden katkısız toz sahlep kadar kaliteli olmayacaktır.Sahlep Nasıl Hazırlanır?
Salep Hazırlanışı için malzemeler:
1 litre süt
1 çay kaşığı salep
Şeker
Dövülmüş ceviz
Tarçın
Hazırlanışı:
Sütümüzü bir tencereye koyuyoruz. Sütün içerisine toz salebi ve şekeri ilave ediyoruz. Sütü ara ara karıştırarak 15-20 dakika kaynatıyoruz. Daha sonra hazırladığımız salepi fincanlara koyuyoruz. Üzerine biraz dövülmüş ceviz ve tarçın sepriştirip afiyetle salebimizi içiyoruz.
İlgili aramalar: salebin faydaları nelerdir? sahlep nelere faydalıdır? salep nasıl hazırlanır? sahlep nasıl yapılır? iyi sahlep nasıl olur?
Sponsorlu Bağlantılar:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Adıyaman Çiğ Köftecisi Iğdır Telefon Numarası
04762271888 Iğdır Çiğ Köfte, Çiğ köfteci öz adıyaman çiğ köftesi, adıyaman çiğ köftecisi, lezzetli ve hesaplı Iğdır Çiğ Köfte
-
DİSTANDÜ NEDİR? Distandü, kelime anlamı olarak “gergin” anlamında olup, organ üzerinde kullanılan tıbbi bir terimdir. Distandü, safra kese...
-
Kasık Mantarı Nedir? Kasık mantarı, en fazla karşılaşılan mantar enfeksiyonlarındandır ve Tinea Cruris olarak da bilinir. genel olarak e...
-
Türk Halk Müziği listeleri , Türk halk müziği türküleri , En Popüler Türk Halk Müziği Müzik Listeleri , türk halk müziği sanatçıları , türk ...