Edwards Sendromu nedir?
Edwards Sendromu, Trizomi 18 olarak da bilinmektedir. Yeni doğacak olan 3000 bebekten 1’inde gözükebilen kromozomal anomalidir. Bu yönüyle Trizomi 18’in görülme olasılığı, Trizomi 21’den sonra en fazla olan bir hastalık olmaktadır. Diğer Trizomi türlerinde olduğu gibi, Trizomi 18 in görülme olasılığı yaşça ilerlemiş annelerin bebeklerinde daha sık görülmektedir. Bu durumun yaşanmasını arttıran en büyük sebep, Anne yaşının ilerlemiş olmasıdır. Fakat Trizomi 18 türü, genç yaşta olan anne adaylarının bebeklerinde de görülebilmektedir. Bu kromozomal anomali görülen, 100 bebekten 95 i daha doğumu gerçekleşmeden düşük yoluyla yaşamlarını kaybetmişlerdir. Doğmayı başaran 5 bebek ise, 1 yaşına ulaşabilse bile, daha fazla yaşamadan hayatlarını kaybetmektedirler. Edwards Sendromu bulgusu rastlanan bebeklerin %90’nda tipik olarak gelişim bozukluğu görülmektedir. Edwards Sendromu görülen bebeklerin el ve ayakları aynı fiziksel bozukluğa sahip oldukları görülmektedir. En çok belirgin özelliği ise bebeklerin %98 inin fetal parmakların anormal olarak gelişmesi ve yerindeki bozukluğu olmaktadır. Ayrıca bu bulgulardan doğan bebeklerin %99’nda kalp rahatsızlıkları görülmektedir.
Online Bilgiler,Online Hesaplamalar ve Aslında içinde Online geçen Herşey hakkında Bilgiler veren Bir Platform
31 Mayıs 2014 Cumartesi
Tüp Bebekte Erkekten Sperm Alınması
Tüp Bebekte Erkekten Sperm Alınması
Tüp bebek bildiğiniz üzere doğal gebelik şeklinde değil de laboratuvar ortamlarında oluşturulmuş bir sperm ve yumurta birleşimidir. Bu birleşme laboratuvar ortamında oluşturularak ana rahmine gerekli şekilde yerleştirilir ve bu yerleştirmeden sonra ana rahminin bunu kabul edip etmediğini beklenir. Eğer kabul ederse tüp bebek tedavisi başarılı olmuş demektir.
Tüp bebek tedavisi sadece anne ya bağlı bir olay olmadı gibi babanın da sperm ileri alınması lazımdır. Sperm alma işlemi iki türlü gerçekleştirilebilir. Birinci oldu ağlıyor hem dedemiz mastürbasyon yoluyla spermler alınarak laboratuar ortamlarında o sperme ulaştıktan sonra ki en verimli spermlere yumurta ile birleştirilmesidir. Ayar doğal yollarla alınan sperm örneğini de yeterli sayıda sperm bulunmadığı zaman ameliyatla babadan sperm alınır ve laboratvuar ortamlarında incelenerek o spermlerden yumurta ile birleşecek şekilde olanlar ayrılır ve tüp bebek tedavisine başlanır. Yani burada sadece anne değil babanın da büyük yükümlüklerinin olduğunu biliyoruz. Yeri geldiğinde hem annenin hem babanın ameliyat masasına yatmaya hazır olması gerek ve bunları bilmesi gerekmektedir.
Tüp bebek bildiğiniz üzere doğal gebelik şeklinde değil de laboratuvar ortamlarında oluşturulmuş bir sperm ve yumurta birleşimidir. Bu birleşme laboratuvar ortamında oluşturularak ana rahmine gerekli şekilde yerleştirilir ve bu yerleştirmeden sonra ana rahminin bunu kabul edip etmediğini beklenir. Eğer kabul ederse tüp bebek tedavisi başarılı olmuş demektir.
Tüp bebek tedavisi sadece anne ya bağlı bir olay olmadı gibi babanın da sperm ileri alınması lazımdır. Sperm alma işlemi iki türlü gerçekleştirilebilir. Birinci oldu ağlıyor hem dedemiz mastürbasyon yoluyla spermler alınarak laboratuar ortamlarında o sperme ulaştıktan sonra ki en verimli spermlere yumurta ile birleştirilmesidir. Ayar doğal yollarla alınan sperm örneğini de yeterli sayıda sperm bulunmadığı zaman ameliyatla babadan sperm alınır ve laboratvuar ortamlarında incelenerek o spermlerden yumurta ile birleşecek şekilde olanlar ayrılır ve tüp bebek tedavisine başlanır. Yani burada sadece anne değil babanın da büyük yükümlüklerinin olduğunu biliyoruz. Yeri geldiğinde hem annenin hem babanın ameliyat masasına yatmaya hazır olması gerek ve bunları bilmesi gerekmektedir.
30 Mayıs 2014 Cuma
Demans Nedir?
DEMANS
Demans; beyin işlevlerinde bozulma olması, bozulmadan sonra beynin görevlerini tamamen ya da kısmen yerine getirememesi ve ortaya çıkan bu kötü tablonun gün geçtikçe yaygınlaşarak geri dönüşü imkansız kayıpların olacağı belirli bir sürece verilen isimdir.
Demansta ilk olarak kişinin karakterindeki değişmeler göze çarpar. Önceden terbiyeli, sevilen, çalışkan, işinde başarılı bir kişinin giderek sevimsiz bir hale gelmesi demans ihtimali için kafalarda bir soru işareti bırakır. Yine, sosyal hayatı iyi olan bir kişinin asosyal birine dönüşmesi, sakin birinin kavgacı bir hale alması demans açısından araştırılmalıdır.
Demansla depresyon belirtileri birbirine karşı benzerlik gösterir. Demansın en açık belirtisi olan hafıza bozukluğuna depresyon vakalarında pek rastlanılmamaktadır.
Demans; beyin işlevlerinde bozulma olması, bozulmadan sonra beynin görevlerini tamamen ya da kısmen yerine getirememesi ve ortaya çıkan bu kötü tablonun gün geçtikçe yaygınlaşarak geri dönüşü imkansız kayıpların olacağı belirli bir sürece verilen isimdir.
Demansta ilk olarak kişinin karakterindeki değişmeler göze çarpar. Önceden terbiyeli, sevilen, çalışkan, işinde başarılı bir kişinin giderek sevimsiz bir hale gelmesi demans ihtimali için kafalarda bir soru işareti bırakır. Yine, sosyal hayatı iyi olan bir kişinin asosyal birine dönüşmesi, sakin birinin kavgacı bir hale alması demans açısından araştırılmalıdır.
Demansla depresyon belirtileri birbirine karşı benzerlik gösterir. Demansın en açık belirtisi olan hafıza bozukluğuna depresyon vakalarında pek rastlanılmamaktadır.
Astım Tedavisinde Hangi İlaçlar Kullanılır?
Astım Tedavisinde Hangi İlaçlar Kullanılır?
Astım tedavisi için 2. grup ilaç bulunmaktadır. 1. grup astım semptomlarının oluşumunu engellemeyi hedefleyen koruyucu ilaçlardır. 2. grup ise semptomlar ortaya çıktığında semptomları ortadan kaldırarak hastayı rahatlatmaya çalışan rahatlatıcı ilaçlardır.
1. gruptaki kontrol edici ilaçlar günlük olarak düzenli bir şekilde alınmak zorundadır. İnhaler steroidler, sistemik steroidler, uzun etkili inhaler P-2 agonistler, lökotrien modifiye ediciler, metilksantinler, kromonlar, yavaş salınımlı oral P-2 agonistler bu gruba giren astım ilaçları arasındadır. 2. gruptaki ilaçlar ise alındıkları zaman bronkokonstriksiyonu hızlı bir şekilde düzeltirler. Bu ilaçlar ihtiyaç duyulduğu zaman alınmalıdır. Bu gruba giren astım ilaçları arasında; hızlı etki eden inhaler P-2 agonistler, sistemik steroidler, antikolinerjikler ve kısa süreli etki eden P-2 agonistler bulunur.
Astım ilaçları; İnhalasyon (soluk alırken nefesle karıştırılarak), oral (ağızdan), ya da parenteral dediğimiz ağız yolu dışındaki yollardan yani damardan, kas altından ya da deri altından verilebilir. Çocuklarda öncelikle ilhaler tedaviye başvurulur. Yaşına uygun olarak çocuklara ilaçlarının nasıl kullanılacağı öğretilerek ilaçlarını kendilerinin de alabilmeleri sağlanır.
Astım tedavisi için 2. grup ilaç bulunmaktadır. 1. grup astım semptomlarının oluşumunu engellemeyi hedefleyen koruyucu ilaçlardır. 2. grup ise semptomlar ortaya çıktığında semptomları ortadan kaldırarak hastayı rahatlatmaya çalışan rahatlatıcı ilaçlardır.
1. gruptaki kontrol edici ilaçlar günlük olarak düzenli bir şekilde alınmak zorundadır. İnhaler steroidler, sistemik steroidler, uzun etkili inhaler P-2 agonistler, lökotrien modifiye ediciler, metilksantinler, kromonlar, yavaş salınımlı oral P-2 agonistler bu gruba giren astım ilaçları arasındadır. 2. gruptaki ilaçlar ise alındıkları zaman bronkokonstriksiyonu hızlı bir şekilde düzeltirler. Bu ilaçlar ihtiyaç duyulduğu zaman alınmalıdır. Bu gruba giren astım ilaçları arasında; hızlı etki eden inhaler P-2 agonistler, sistemik steroidler, antikolinerjikler ve kısa süreli etki eden P-2 agonistler bulunur.
Astım ilaçları; İnhalasyon (soluk alırken nefesle karıştırılarak), oral (ağızdan), ya da parenteral dediğimiz ağız yolu dışındaki yollardan yani damardan, kas altından ya da deri altından verilebilir. Çocuklarda öncelikle ilhaler tedaviye başvurulur. Yaşına uygun olarak çocuklara ilaçlarının nasıl kullanılacağı öğretilerek ilaçlarını kendilerinin de alabilmeleri sağlanır.
Göz Banyosu Nasıl Yapılır?
Göz Banyosu Nasıl Yapılır?
Göz banyosu yapılırken ne ile yapıldığı çok önemli bir konudur. Günümüzde çok fazla bulunmayan fakat eskiden her eczanede bulunabilen göz kadehleri ile göz banyosu yapılabilmekteydi. Fakat artık eski eczanelerin bazılarında bulunabilmektedir. Göz kadehi tam göz boyutunda, camdan yapılmış malzemelerdir. Aslında göz banyosunun yapılmasında göz kadehinin kullanılması daha uygundur. Günümüzde göz kadehi bulunamadığında dolayı kahve fincanları ile göz banyosu yapılabilmektedir. Fakat bu kahve fincanı çok derin olmamalıdır. Daha sonra ise göz banyosunda kullanacağımız suyu kaynatmamız ve sonrasında soğutmamız gereklidir. Göz banyosunda kullanılacak olan su sıcak olmamalıdır. Normal suyun haricinde ise göz doktorunuz tarafında önerilmiş veya reçete ile verilmiş özel göz sularını da kullanabilirsiniz. Göz kadehine veya sığ bir fincana konulan bu su temizlemek için kullanılır ve gözün tamamen kaplanması şarttır. Daha sonra ise fincanı veya göz kadehini hafif şekilde yukarı kaldırmalı ve göz kapaklarını kapatıp açmalısınız. Bu yolla kullanılan sıvı göz kapağı ile göz arasına girebilecek ve gözü temizleyecektir. Gözün için bu işlemden sonra ıslanmıyorsa işlemi yanlış yaptınız demektir. Göz banyosunda kullanılacak olan sıvı kesinlikle çok sıcak ve çok soğuk olarak kullanılmamalıdır. Yaklaşık olarak oda sıcaklığında kullanmak en idealidir. Göz banyosu yaklaşık olarak 30 saniye ile 45 saniye arasında yapılmalıdır. Kullanılan ilaçlar ise sodyum borat ya da biborat denilen ve doktor tarafından reçete ile verilen ilaçlar olmalıdır. Göz kapaklarında iltihap bulunan kişiler ise papatya suyu kullanarak bu iltihaplardan kurtulabilirler. Bunlar dışında maddeler ise kullanılmamalıdır.
Göz banyosu yapılırken ne ile yapıldığı çok önemli bir konudur. Günümüzde çok fazla bulunmayan fakat eskiden her eczanede bulunabilen göz kadehleri ile göz banyosu yapılabilmekteydi. Fakat artık eski eczanelerin bazılarında bulunabilmektedir. Göz kadehi tam göz boyutunda, camdan yapılmış malzemelerdir. Aslında göz banyosunun yapılmasında göz kadehinin kullanılması daha uygundur. Günümüzde göz kadehi bulunamadığında dolayı kahve fincanları ile göz banyosu yapılabilmektedir. Fakat bu kahve fincanı çok derin olmamalıdır. Daha sonra ise göz banyosunda kullanacağımız suyu kaynatmamız ve sonrasında soğutmamız gereklidir. Göz banyosunda kullanılacak olan su sıcak olmamalıdır. Normal suyun haricinde ise göz doktorunuz tarafında önerilmiş veya reçete ile verilmiş özel göz sularını da kullanabilirsiniz. Göz kadehine veya sığ bir fincana konulan bu su temizlemek için kullanılır ve gözün tamamen kaplanması şarttır. Daha sonra ise fincanı veya göz kadehini hafif şekilde yukarı kaldırmalı ve göz kapaklarını kapatıp açmalısınız. Bu yolla kullanılan sıvı göz kapağı ile göz arasına girebilecek ve gözü temizleyecektir. Gözün için bu işlemden sonra ıslanmıyorsa işlemi yanlış yaptınız demektir. Göz banyosunda kullanılacak olan sıvı kesinlikle çok sıcak ve çok soğuk olarak kullanılmamalıdır. Yaklaşık olarak oda sıcaklığında kullanmak en idealidir. Göz banyosu yaklaşık olarak 30 saniye ile 45 saniye arasında yapılmalıdır. Kullanılan ilaçlar ise sodyum borat ya da biborat denilen ve doktor tarafından reçete ile verilen ilaçlar olmalıdır. Göz kapaklarında iltihap bulunan kişiler ise papatya suyu kullanarak bu iltihaplardan kurtulabilirler. Bunlar dışında maddeler ise kullanılmamalıdır.
29 Mayıs 2014 Perşembe
Kulak Mantarının Belirtileri
Kulak Mantarının Belirtileri
br /> Kulak mantarı belirtilerinde en sık görülen belirtilerden bir tanesi kulak kaşıntısıdır. Kulak mantarının sebep olduğu kulak akıntısı yüzünden kulak akıntısı hissedilebilir ve kulakta işitme kaybı meydana gelebilir. Kulak mantarı şikayeti ile kliniğe gelen hastaya uygulanan tedavi değişkenlik gösterebilir. Bu tedavinin değişikliği enfeksiyonun ne kadar şiddetli olmasına göre ve mantar türüne göre değişiklik göstermektedir. br />br /> Bir zaman süre sonrasında kulakta ağrı oluşursa bilinmelidir ki kulak mantarı derinin altına işlemiştir. Derinin altında kemik dokular bulunmaktadır, mantar bu kısma işlemiştir. Bu ağrı çok şiddetli olabilmektedir. Kulak mantarının bir diğer belirtisi ise kulakta çınlama olmasıdır. Bir diğer husus ise kulakta sürekli akıntı oluşmasıdır bunun sebebi ise mantarın oluşturduğu salgıdır. Bu sıvı beyaz ve siyah olabilir, rengi sürekli değişkenlik gösterebilmektedir. Kulak mantarının en büyük belirtisi çınlama, akıntı, kaşıntı ve ağrı gibi durumlardır. Bu durumlarda kulak burun boğaz uzmanına başvurmanız gerekmektedir. Büyük bir ihtimalle kulağınız da mantar oluşmuştur. Mantar tedavisinde erken tedavi sağlınız açısından çok yararlı olmaktadır. Bu tür durumlarda zaman kaybetmeden en yakın hastaneye başvurmanız gerekmektedir.
br /> Kulak mantarı belirtilerinde en sık görülen belirtilerden bir tanesi kulak kaşıntısıdır. Kulak mantarının sebep olduğu kulak akıntısı yüzünden kulak akıntısı hissedilebilir ve kulakta işitme kaybı meydana gelebilir. Kulak mantarı şikayeti ile kliniğe gelen hastaya uygulanan tedavi değişkenlik gösterebilir. Bu tedavinin değişikliği enfeksiyonun ne kadar şiddetli olmasına göre ve mantar türüne göre değişiklik göstermektedir. br />br /> Bir zaman süre sonrasında kulakta ağrı oluşursa bilinmelidir ki kulak mantarı derinin altına işlemiştir. Derinin altında kemik dokular bulunmaktadır, mantar bu kısma işlemiştir. Bu ağrı çok şiddetli olabilmektedir. Kulak mantarının bir diğer belirtisi ise kulakta çınlama olmasıdır. Bir diğer husus ise kulakta sürekli akıntı oluşmasıdır bunun sebebi ise mantarın oluşturduğu salgıdır. Bu sıvı beyaz ve siyah olabilir, rengi sürekli değişkenlik gösterebilmektedir. Kulak mantarının en büyük belirtisi çınlama, akıntı, kaşıntı ve ağrı gibi durumlardır. Bu durumlarda kulak burun boğaz uzmanına başvurmanız gerekmektedir. Büyük bir ihtimalle kulağınız da mantar oluşmuştur. Mantar tedavisinde erken tedavi sağlınız açısından çok yararlı olmaktadır. Bu tür durumlarda zaman kaybetmeden en yakın hastaneye başvurmanız gerekmektedir.
Saçlar Erken Yaşta Neden Ağarır?
Saçlar Erken Yaşta Neden Ağarır?
Saçların erken yaşta ağarmasının başlıca bir kaç nedeni vardır. Bunlar genetik nedenler, stres faktörü ve dengesiz ve yetersiz beslenme gibi nedenlerdir. Genetik neden ya da ırsi dediğimiz kişinin genetik yapısı itibari ile saçlarının erken ağaracağıdır. Bu durum için alınabilecek bir önlem yoktur. Sonuç kaçınılmazdır. Saçların erken ağarması kişide yaşlanmışlık hissinin oluşmasına neden olur ve bu da kişiye beraberinde mutsuzluk getirir. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda bunu kafanızda büyütmemeli ve bu durumun hayatınızı olumsuz etkilemesine izin vermemelisiniz. Saçımızın ağarması her zaman yaşlandığımız anlamına gelmez. Bunu çok büyütüyorsanız saçlarınızı boyatabilirsiniz. Böylece uzun bir süreliğine bu sorununuzun üstesinden gelmiş olursunuz. Ayrıca günümüzde saçlardaki beyazlığı önlemeye ve kapatmaya yaradığı iddia edilen yüzlerce ürün vardır. Bunların yarısından çoğunun hiçbir faydası yoktur. Faydası olmadığı gibi zararlarının da olabildiği bilinmektedir. Bu tip saç boyası ve bakımı ürünleri alırken de işi şansa bırakmamak gerekir. Mutlaka güvenilir firmaların ürünleri kullanılmalıdır.
Saçların erken yaşta ağarmasının başlıca bir kaç nedeni vardır. Bunlar genetik nedenler, stres faktörü ve dengesiz ve yetersiz beslenme gibi nedenlerdir. Genetik neden ya da ırsi dediğimiz kişinin genetik yapısı itibari ile saçlarının erken ağaracağıdır. Bu durum için alınabilecek bir önlem yoktur. Sonuç kaçınılmazdır. Saçların erken ağarması kişide yaşlanmışlık hissinin oluşmasına neden olur ve bu da kişiye beraberinde mutsuzluk getirir. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda bunu kafanızda büyütmemeli ve bu durumun hayatınızı olumsuz etkilemesine izin vermemelisiniz. Saçımızın ağarması her zaman yaşlandığımız anlamına gelmez. Bunu çok büyütüyorsanız saçlarınızı boyatabilirsiniz. Böylece uzun bir süreliğine bu sorununuzun üstesinden gelmiş olursunuz. Ayrıca günümüzde saçlardaki beyazlığı önlemeye ve kapatmaya yaradığı iddia edilen yüzlerce ürün vardır. Bunların yarısından çoğunun hiçbir faydası yoktur. Faydası olmadığı gibi zararlarının da olabildiği bilinmektedir. Bu tip saç boyası ve bakımı ürünleri alırken de işi şansa bırakmamak gerekir. Mutlaka güvenilir firmaların ürünleri kullanılmalıdır.
28 Mayıs 2014 Çarşamba
Ertesi Gün Hapı Nedir?
Ertesi Gün Hapı Nedir?
Korunmadan ilişkiye girildiğinde gebeliğin meydana gelmemesi için kullanılan gebelik önleyici haplardır. İlişkiden sonraki 72 saat içerisinde alınması gerekir. Cinsel ilişkiye girdikten sonra ertesi gün hapını kadınlar kullanır. Ne kadar erken alınırsa o kadar etkili olur, gebelikten koruma şansı artar. Ertesi gün hapı genellikle tecavüz vakalarında kullanılmakla birlikte, alınan tedbire rağmen ortaya çıkan gebeliği önlemede kullanılır. Hormon düzeylerini oldukça değiştirdiğinden sürekli bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmamalıdır. Beraberinde ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Ertesi gün hapı gebelik olduktan sonra çocuğun doğmasını engellemek ya da kürtaj amaçlı kullanılamaz. Bu tür girişimler bir sonuç vermeyecektir. Bebek üzerinde de olumsuz bir etki göstermez fakat yine de gebeyken kullanmamak gerekir.
Ertesi gün hapı, yumurtlamayı ve embriyonun rahime tutunmasını engeller. Ayda sadece 1 defa kullanılabilir. Bir ay içerisinde 1'den fazla kullanmak karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik gibi yan etkilere sebep olabilir. Bu etkiler 1-2 gün içerisinde kendiliğinden geçer.
Ertesi gün haplarını doktorunuza danışmadan kesinlikle kullanmayınız.
Korunmadan ilişkiye girildiğinde gebeliğin meydana gelmemesi için kullanılan gebelik önleyici haplardır. İlişkiden sonraki 72 saat içerisinde alınması gerekir. Cinsel ilişkiye girdikten sonra ertesi gün hapını kadınlar kullanır. Ne kadar erken alınırsa o kadar etkili olur, gebelikten koruma şansı artar. Ertesi gün hapı genellikle tecavüz vakalarında kullanılmakla birlikte, alınan tedbire rağmen ortaya çıkan gebeliği önlemede kullanılır. Hormon düzeylerini oldukça değiştirdiğinden sürekli bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmamalıdır. Beraberinde ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Ertesi gün hapı gebelik olduktan sonra çocuğun doğmasını engellemek ya da kürtaj amaçlı kullanılamaz. Bu tür girişimler bir sonuç vermeyecektir. Bebek üzerinde de olumsuz bir etki göstermez fakat yine de gebeyken kullanmamak gerekir.
Ertesi gün hapı, yumurtlamayı ve embriyonun rahime tutunmasını engeller. Ayda sadece 1 defa kullanılabilir. Bir ay içerisinde 1'den fazla kullanmak karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik gibi yan etkilere sebep olabilir. Bu etkiler 1-2 gün içerisinde kendiliğinden geçer.
Ertesi gün haplarını doktorunuza danışmadan kesinlikle kullanmayınız.
27 Mayıs 2014 Salı
Bebek Ne Zaman Emeklemeye Başlar?
Bebek Ne Zaman Emeklemeye Başlar?
Çocuk sahibi her anne-baba çocuğu doğmadan önce ilk olarak sağlıklı bir çocukları olmasını diler. Sonra ne zaman emekleyecek, ne zaman yürüyecek, ne zaman konuşacak derdine düşer durur. Bu beklentiler zamanlar farklılaşır ve böyle sürüp gider. Bebeğimiz, biz ne kadar istesek, ne kadar uğraşsak da belirli bir zaman diliminden sonra emeklemeye başlar. Çünkü emeklemesi için gerekli olan düşünce kabiliyeti ve en önemlisi fiziksel hareketliliktir. Ayaklari bacaklar ve beden belli bir olgunluğa erişmeden emeklemeye vize çıkmaz. Bebeklerin çoğunda üç aşağı beş yukarı emekleme dönemi aynıdır.
Bebekler genel olarak 6. aydan itibaren emeklemeye başlarlar. Kimi bebekler emeklemeyi sevmezler ve ilk olarak emeklemek yerine etrafındaki nesnelere tutunarak hareket etmeye çalışırlar.
Çocuk sahibi her anne-baba çocuğu doğmadan önce ilk olarak sağlıklı bir çocukları olmasını diler. Sonra ne zaman emekleyecek, ne zaman yürüyecek, ne zaman konuşacak derdine düşer durur. Bu beklentiler zamanlar farklılaşır ve böyle sürüp gider. Bebeğimiz, biz ne kadar istesek, ne kadar uğraşsak da belirli bir zaman diliminden sonra emeklemeye başlar. Çünkü emeklemesi için gerekli olan düşünce kabiliyeti ve en önemlisi fiziksel hareketliliktir. Ayaklari bacaklar ve beden belli bir olgunluğa erişmeden emeklemeye vize çıkmaz. Bebeklerin çoğunda üç aşağı beş yukarı emekleme dönemi aynıdır.
Bebekler genel olarak 6. aydan itibaren emeklemeye başlarlar. Kimi bebekler emeklemeyi sevmezler ve ilk olarak emeklemek yerine etrafındaki nesnelere tutunarak hareket etmeye çalışırlar.
26 Mayıs 2014 Pazartesi
Azeri Müzikleri
Balkan Müzikleri
Balkan Müzikleri , Göçmen Müzikleri ,
SİTEMİZİN BU KONUYLA İLGİLİ, YARDIMINIZA İHTİYACI VARDIR?
Balkan Müzikleri konusunda bilgisi olan arkadaşlar lütfen Liste Ekle
bölümünden bana mesaj atarsa sevinirim teşekkürler.
SİTEMİZİN BU KONUYLA İLGİLİ, YARDIMINIZA İHTİYACI VARDIR?
Balkan Müzikleri konusunda bilgisi olan arkadaşlar lütfen Liste Ekle
bölümünden bana mesaj atarsa sevinirim teşekkürler.
Balkan Müzikleri: Hazır Müzik Listeleri *HAZIRLIK AŞAMASINDA*
Altın Oro - Koçani Orkestar
Agonija - Koçani Orkestar
Azis - Djanam, Djanam (2015)
Azis - Haide Na Moreto (2012)
Azis - Kazhi Chestno [Rak-tak-tak-tak] (2012)
Bes Kallaku, Rati & Big Mama - Me Temina
Chaje Shukarije - Esma Redzepova
Dostlar Bizim Hal... - Orhan Osman
Ekrem & Gültekin - Kızılcıklar Oldumu Ve Aytaç
Ekrem & Gültekin - Payduska
Ekrem & Gültekin - Sarhoş Cafer
Esma Kiri Giri - Esma Redzepova
Hasan Ağa - Orhan Osman
Havva Karakaş - Doldurdum Mangalı
Kid Ink Ft Chris Brown - Hotel (Balkan Remix) (2016)
Leila - Djelem
Nema Fadge - Esma Redzepova
Passage - Djelem
Preslava - Amatyorka (2015)
Roksana Silver Petak - Sabota Nedelya
Rumeli Ekrem - Bursalımısın Kadifeli Gelin
Turkish Pop - Koçani Orkestar
Hamilelikte İdrarda Kötü Koku Neden Olur?
Hamilelikte İdrarda Kötü Koku Neden Olur?
Hamilelikte anne adaylarında en çok görülen enfeksiyonların başında idrar yolu enfeksiyonları gelmektedir. Bu durum özellikle hamilelikte idrarda kötü koku oluşumuna neden olur. Bu enfeksiyonlar en çok hamileliğin 6. Ve 24. Haftaları arasında görülmektedir ve mesane üzerinde bulunan bakteriler sebebiyle oluşmaktadırlar. Hamilelikte idrar yollarında değişiklikler meydana gelir ve rahim büyür. Büyüyen bu rahim idrar torbasının üzerinde bir baskıya neden olarak, tuvalete çıkılırken idrar torbasının tam boşalamamasına neden olur. Bu yüzden idrar torbasında bulunan idrarın bir kısmı tekrar böbreklere kaçar. Bu nedenle de enfeksiyonlar başlar. Anne adayları bu enfeksiyonun ilk belirtilerini idrarlarında hissettikleri kökü kokuyla almaktadırlar. Peki, idrar yolu enfeksiyonlarının diğer belirtileri nelerdir?
- İdrar yapılırken vajinada oluşan yanma hissi,
- Mesanenin tam boşaltılamaması sebebiyle sık sık idrara çıkma isteği ve idrar yollarını tam kontrol edemeyerek idrar kaçıracakmış gibi hissetmek,
- İdrar sırasında görülen kan veya iltihap,
- Kasık bölgesinde ve alt batın bölgesinde ağrı hissedilmesi,
- Vücutta sürekli olarak ateşin yüksek olması ve titreme,
- Geceleri sürekli olarak idrara çıkma isteği,
- Rahmin genişlemesi sebebiyle idrar torbasında hissedilen baskı,
- Eğer oluşan enfeksiyon böbreklere sıçramışsa, bel ağrısı, titreme, mide bulantısı, halsizlik ve kusma. İdrar yolu enfeksiyonlarına yakalanan bir bayan hiç zaman kaybetmeden uzman bir doktora görünmelidir. Uzman doktor tarafından 1 hafta sürecek bir antibiyotik tedavisi uygulanır ve bu hastalığın bebeğe zarar vermeden bitirilmesi sağlanır.
Hamilelikte anne adaylarında en çok görülen enfeksiyonların başında idrar yolu enfeksiyonları gelmektedir. Bu durum özellikle hamilelikte idrarda kötü koku oluşumuna neden olur. Bu enfeksiyonlar en çok hamileliğin 6. Ve 24. Haftaları arasında görülmektedir ve mesane üzerinde bulunan bakteriler sebebiyle oluşmaktadırlar. Hamilelikte idrar yollarında değişiklikler meydana gelir ve rahim büyür. Büyüyen bu rahim idrar torbasının üzerinde bir baskıya neden olarak, tuvalete çıkılırken idrar torbasının tam boşalamamasına neden olur. Bu yüzden idrar torbasında bulunan idrarın bir kısmı tekrar böbreklere kaçar. Bu nedenle de enfeksiyonlar başlar. Anne adayları bu enfeksiyonun ilk belirtilerini idrarlarında hissettikleri kökü kokuyla almaktadırlar. Peki, idrar yolu enfeksiyonlarının diğer belirtileri nelerdir?
- İdrar yapılırken vajinada oluşan yanma hissi,
- Mesanenin tam boşaltılamaması sebebiyle sık sık idrara çıkma isteği ve idrar yollarını tam kontrol edemeyerek idrar kaçıracakmış gibi hissetmek,
- İdrar sırasında görülen kan veya iltihap,
- Kasık bölgesinde ve alt batın bölgesinde ağrı hissedilmesi,
- Vücutta sürekli olarak ateşin yüksek olması ve titreme,
- Geceleri sürekli olarak idrara çıkma isteği,
- Rahmin genişlemesi sebebiyle idrar torbasında hissedilen baskı,
- Eğer oluşan enfeksiyon böbreklere sıçramışsa, bel ağrısı, titreme, mide bulantısı, halsizlik ve kusma. İdrar yolu enfeksiyonlarına yakalanan bir bayan hiç zaman kaybetmeden uzman bir doktora görünmelidir. Uzman doktor tarafından 1 hafta sürecek bir antibiyotik tedavisi uygulanır ve bu hastalığın bebeğe zarar vermeden bitirilmesi sağlanır.
Hamilelikte Burun Tıkanıklığı
Hamilelikte Burun Tıkanıklığı
Hamilelik sürecinde bayanların birçoğunun rahatsız olduğu bir konuda burun tıkanıklığıdır. Hamilelik döneminde burun tıkanıklığının ana sebebi burun içerisinde bulunan damarların ve özellikle de dokuların ödem oluşturması yani şişmesidir. Bu şişkinlikler burun yolunun hacminde azalmaya neden olur ve kişi burun tıkanıklığı yaşar. Burun tıkanıklığına neden olan ödemin oluşması ise hormonlar sebebiyle olmaktadır. Herkesin bildiği gibi hamilelikte bayanların hormonal dengesinde değişiklikler yaşanmaktadır ve belli başlı hormonların salgılanmasında artış yaşanmaktadır. Bu hormonların bir etkisi de salgı bezlerinde görülmektedir. Hormonların etkisiyle salgı bezlerinin çalışması da artar ve bunun sonucunda tıkanan solunum yolu sebebiyle anne adaylarında nefes almada güçlük gibi problemler yaşanabilir. Hamilelikte burun tıkanıklığı sadece gebeliğe bağlı olarak gelişmemektedir. Bunun yanında hamilelik öncesinde anne adayında var olan bir burun kemiği eğriliği (septum deviasyon) veya burun yolunda bulunan bir et parçası da hamilelikte şişip burun tıkanıklığına neden olabilmektedir.
Burun tıkanıklığının giderilmesi için ilk başta yapılması gerekenler, yatılan odanın ve oturma odasının yeteri kadar havalandırılması ve havasının nemlendirilmesidir. Bunun yanında hamilelik süresince anne adaylarının sigara içmemesi, kirli hava bulunan ortamlardan uzak durması gerekmektedir. Burun tıkanıklığı yaşayan hamile bir bayanın uzman bir doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmaması gerekmektedir. Bunun yanında burun spreylerinin de kullanılması önerilmemektedir. Bu gibi durumlarda pamuklu bir çubuğun ucuna vazelin gibi bir nemlendirici sürülerek burun deliğinin iç kısımlarına sürülerek kuruluğu önlemek ve tıkanıklığı gidermek mümkündür.
Hamilelik sürecinde bayanların birçoğunun rahatsız olduğu bir konuda burun tıkanıklığıdır. Hamilelik döneminde burun tıkanıklığının ana sebebi burun içerisinde bulunan damarların ve özellikle de dokuların ödem oluşturması yani şişmesidir. Bu şişkinlikler burun yolunun hacminde azalmaya neden olur ve kişi burun tıkanıklığı yaşar. Burun tıkanıklığına neden olan ödemin oluşması ise hormonlar sebebiyle olmaktadır. Herkesin bildiği gibi hamilelikte bayanların hormonal dengesinde değişiklikler yaşanmaktadır ve belli başlı hormonların salgılanmasında artış yaşanmaktadır. Bu hormonların bir etkisi de salgı bezlerinde görülmektedir. Hormonların etkisiyle salgı bezlerinin çalışması da artar ve bunun sonucunda tıkanan solunum yolu sebebiyle anne adaylarında nefes almada güçlük gibi problemler yaşanabilir. Hamilelikte burun tıkanıklığı sadece gebeliğe bağlı olarak gelişmemektedir. Bunun yanında hamilelik öncesinde anne adayında var olan bir burun kemiği eğriliği (septum deviasyon) veya burun yolunda bulunan bir et parçası da hamilelikte şişip burun tıkanıklığına neden olabilmektedir.
Burun tıkanıklığının giderilmesi için ilk başta yapılması gerekenler, yatılan odanın ve oturma odasının yeteri kadar havalandırılması ve havasının nemlendirilmesidir. Bunun yanında hamilelik süresince anne adaylarının sigara içmemesi, kirli hava bulunan ortamlardan uzak durması gerekmektedir. Burun tıkanıklığı yaşayan hamile bir bayanın uzman bir doktora danışmadan kesinlikle ilaç kullanmaması gerekmektedir. Bunun yanında burun spreylerinin de kullanılması önerilmemektedir. Bu gibi durumlarda pamuklu bir çubuğun ucuna vazelin gibi bir nemlendirici sürülerek burun deliğinin iç kısımlarına sürülerek kuruluğu önlemek ve tıkanıklığı gidermek mümkündür.
25 Mayıs 2014 Pazar
Hamilelikte Burun Kanaması
Hamilelikte Burun Kanaması
Hamilelik süresince bayanlar birçok sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler. Bunlardan bir tanesi burun kanamasıdır. Burun kanaması sıklıkla görülen bir durum değildir ve bu nedenle her hamilelikte görülmez. Burun kanaması iki ya da üç damla görülebileceği gibi zamanla şiddetini artırabilir. Hamilelik dönemlerinde oluşan burun kanamalarına normal dönemden daha fazla rastlanır. Bunun oluşum sebebi ise hamilelik döneminde anne ve bebeğin damarlarında ki kanın artış göstermesidir. Bu damarlarda ki kan miktarının artması anne ve bebeğin sağlığı açısından önemlidir.
Damarlarda ki kanın artış göstermesi normalden daha fazla basınç sağlayarak burun mukozası içinde yer alan kılcal damarları olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu olumsuz etkilenmenin sonucu ise kılcal damarların basınca dayanamayarak damar duvarını zedelemesi ve yırtılmasına sebep olmaktadır. Bunun yanında mukozanın sürekli olarak silinmesi ya da fazla kuru bırakılması burun kanamasına neden olmaktadır. Hamilelik durumu geçinceye kadar sigara içmemekte fayda vardır çünkü sigara burun kuruluğuna neden olarak damarları inceltmektedir. Hem annenin hem bebeğin bu dönemi sorunsuz yaşaması için annenin bulunduğu ortamlarda sigara içilmemesi gerekmektedir. Hamilelik dönemlerinde burun kanamasından dolayı annelerin tedirgin olmaması gerekir. Çünkü bu olayın ne anne adayına ne de bebeğe bir zararı yoktur. Burun kanamalarını azaltmak istiyorsak sigaradan uzak durmalı, açık ve temiz havası olan yerlerde bulunulmalı, bol miktarda sebze ve meyve tüketmeliyiz. Böylece olası burun kanamalarını azaltabiliriz.
Hamilelik süresince bayanlar birçok sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler. Bunlardan bir tanesi burun kanamasıdır. Burun kanaması sıklıkla görülen bir durum değildir ve bu nedenle her hamilelikte görülmez. Burun kanaması iki ya da üç damla görülebileceği gibi zamanla şiddetini artırabilir. Hamilelik dönemlerinde oluşan burun kanamalarına normal dönemden daha fazla rastlanır. Bunun oluşum sebebi ise hamilelik döneminde anne ve bebeğin damarlarında ki kanın artış göstermesidir. Bu damarlarda ki kan miktarının artması anne ve bebeğin sağlığı açısından önemlidir.
Damarlarda ki kanın artış göstermesi normalden daha fazla basınç sağlayarak burun mukozası içinde yer alan kılcal damarları olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu olumsuz etkilenmenin sonucu ise kılcal damarların basınca dayanamayarak damar duvarını zedelemesi ve yırtılmasına sebep olmaktadır. Bunun yanında mukozanın sürekli olarak silinmesi ya da fazla kuru bırakılması burun kanamasına neden olmaktadır. Hamilelik durumu geçinceye kadar sigara içmemekte fayda vardır çünkü sigara burun kuruluğuna neden olarak damarları inceltmektedir. Hem annenin hem bebeğin bu dönemi sorunsuz yaşaması için annenin bulunduğu ortamlarda sigara içilmemesi gerekmektedir. Hamilelik dönemlerinde burun kanamasından dolayı annelerin tedirgin olmaması gerekir. Çünkü bu olayın ne anne adayına ne de bebeğe bir zararı yoktur. Burun kanamalarını azaltmak istiyorsak sigaradan uzak durmalı, açık ve temiz havası olan yerlerde bulunulmalı, bol miktarda sebze ve meyve tüketmeliyiz. Böylece olası burun kanamalarını azaltabiliriz.
Hamilelikte Eller Neden Uyuşur?
Hamilelikte Eller Neden Uyuşur?
Hamilelik döneminde anne adaylarının karşılaştığı çeşitli sorunlar bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ise ellerin uyuşmasıdır. Ellerin uyuştuğu zamanlarda anne adayı gündelik işlerini yaparken güçlük çektiğini zaman zaman ellerinde hissizlik oluştuğunu belirtir. Anne adayları genellikle bu sorunun yüzük parmağı, işaret parmağı ve başparmakta oluştuğunu söylemektedir. Bu durum genellikle sinir gerilmesi ya da sinir sıkışması olarak nitelendirilmektedir. Tıbbi olarak adı ise karpal tünel sendromudur. Sinir sıkışması genellikle ellerini çok fazla kullanan insanlarda görülmektedir. Fakat hamilelik dönemlerinde bu olaya sıklıkla rastlanmaktadır. Her anne hamilelik dönemlerinde kilo almaktadır. Bu kilo artışları el bileklerinde oluşan karpal tünel gereğinden fazla şişmesine neden olur. Bu şişme parmaklarda kasılma ve uyuşukluğa neden olmaktadır.
Bu dönemde ellerde ve parmaklarda oluşan sıvı biraz daha fazlalaşabilir. Anne adayında ki ağrılar gece artabilir. Bunun nedeni ise anne adayının artı olarak bir can ve ağırlık taşımasıdır. Bu da fazladan 6 kilo daha su tutulumu demektir. Vücutta oluşan su artışı ödeme sebep olabilmektedir. Hamilelik döneminde oluşan bu rahatsızlığın tedavisi ortopedi doktorları tarafından yapılmaktadır. Bu dönemlerde böyle rahatsızlıkların vücudumuzda görülmesini istemiyorsa tuz kullanma oranını azaltmalıyız. Beslenmemize dikkat etmeli aşırı kilo almaktan kaçınmalıyız. Hamilelik dönemlerinde ellerimizi sürekli çalıştırmamalı ve yormamalıyız. Özellikle uyurken ellerimizin üstüne kesinlikle yatmamalıyız. Anne adaylarının yaklaşık %20 veya %30 sinir sıkışması görülmektedir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında doktorumuza başvurmamızda fayda bulunmaktadır.
Hamilelik döneminde anne adaylarının karşılaştığı çeşitli sorunlar bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ise ellerin uyuşmasıdır. Ellerin uyuştuğu zamanlarda anne adayı gündelik işlerini yaparken güçlük çektiğini zaman zaman ellerinde hissizlik oluştuğunu belirtir. Anne adayları genellikle bu sorunun yüzük parmağı, işaret parmağı ve başparmakta oluştuğunu söylemektedir. Bu durum genellikle sinir gerilmesi ya da sinir sıkışması olarak nitelendirilmektedir. Tıbbi olarak adı ise karpal tünel sendromudur. Sinir sıkışması genellikle ellerini çok fazla kullanan insanlarda görülmektedir. Fakat hamilelik dönemlerinde bu olaya sıklıkla rastlanmaktadır. Her anne hamilelik dönemlerinde kilo almaktadır. Bu kilo artışları el bileklerinde oluşan karpal tünel gereğinden fazla şişmesine neden olur. Bu şişme parmaklarda kasılma ve uyuşukluğa neden olmaktadır.
Bu dönemde ellerde ve parmaklarda oluşan sıvı biraz daha fazlalaşabilir. Anne adayında ki ağrılar gece artabilir. Bunun nedeni ise anne adayının artı olarak bir can ve ağırlık taşımasıdır. Bu da fazladan 6 kilo daha su tutulumu demektir. Vücutta oluşan su artışı ödeme sebep olabilmektedir. Hamilelik döneminde oluşan bu rahatsızlığın tedavisi ortopedi doktorları tarafından yapılmaktadır. Bu dönemlerde böyle rahatsızlıkların vücudumuzda görülmesini istemiyorsa tuz kullanma oranını azaltmalıyız. Beslenmemize dikkat etmeli aşırı kilo almaktan kaçınmalıyız. Hamilelik dönemlerinde ellerimizi sürekli çalıştırmamalı ve yormamalıyız. Özellikle uyurken ellerimizin üstüne kesinlikle yatmamalıyız. Anne adaylarının yaklaşık %20 veya %30 sinir sıkışması görülmektedir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında doktorumuza başvurmamızda fayda bulunmaktadır.
Akroanestezi
Akroanestezi nedir?
Kol ve bacakların uç bölümlerinde görülen duyu kaybına akroanestezi denir. Damar tıkanıklığına neden olan Bürger hastalığı, Raynaud sendromu, şeker hastalığı, sinir sistemi hastalığı ve damar sertliği gibi dolaşım hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Duyu kaybı kol ve bacağın daha geniş bölümlerinde görülmekle birlikte parmaklarda dokunma, ısı, acı gibi hislerin kademeli olarak yok olması şeklindedir. Bu hislerin yok olması bizim için çok önemli olan bu organları hem istediğimiz gibi kullanmamızı engelleyecek hem de acı duymadıkları ve ısı hassasiyeti olmadıkları için bizi olabilecek tehlikelere karşı uyaramayacaklardır.
Kol ve bacakların uç bölümlerinde görülen duyu kaybına akroanestezi denir. Damar tıkanıklığına neden olan Bürger hastalığı, Raynaud sendromu, şeker hastalığı, sinir sistemi hastalığı ve damar sertliği gibi dolaşım hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Duyu kaybı kol ve bacağın daha geniş bölümlerinde görülmekle birlikte parmaklarda dokunma, ısı, acı gibi hislerin kademeli olarak yok olması şeklindedir. Bu hislerin yok olması bizim için çok önemli olan bu organları hem istediğimiz gibi kullanmamızı engelleyecek hem de acı duymadıkları ve ısı hassasiyeti olmadıkları için bizi olabilecek tehlikelere karşı uyaramayacaklardır.
Gebelik Çatlaklarına Ne Sürülür?
Gebelik Çatlaklarına Ne Sürülür?
Hamilelik süresinde çoğu bayanın en çok şikayet ettikleri konuların başında özellikle karın bölgesinde yaşanan çatlaklar gelmektedir. Bu çatlaklar anne adaylarında kötü bir görüntü oluşturduğu için psikolojik olarak rahatsızlık vermektedir. Bu durumu önlemek ve çatlakların oluşumunu gidermek için anne adaylarının en çok kullandıkları yöntem kozmetik kremlerdir. Bu kremler sayesinde cildin nem oranı arttırılabilmekte ve derinin esneme kabiliyeti arttırılarak çatlakların oluşumu önlenebilmektedir. Hatta piyasada birçok ünlü kozmetik şirketine ait olan kremler sadece bu amaç için üretilmişlerdir. Genel olarak çatlak önleme kremi olarak adlandırılan bu kremler, cildin esneyebilme oranını maksimum seviyeye çıkarabilmektedirler. Tüm dünya üzerinde hamile bayanların çatlakları önlemedeki en büyük yardımcıları kakao yağıdır. Doğal bir yöntem olmasıyla ve nemlendirici özelliği sayesinde kakao yağı kullanılmaktadır. Kakao yağını çatlakların oluşabileceği bölgelere sürerek derinizin nem oranını koruyabilirsiniz ve çatlakları önleyebilirsiniz.
Çatlakları önlemenin en önemli yollarından birisi hiç kuşkusuz vücudun su oranını korumaktır. Bu yüzden hamile bayanlara en çok önerilen şey günlük hayatta bol bolsu içmeleridir. Tahmin edebileceğiniz gibi vücutta suya en çok ihtiyacı olan bölgemiz derilerimizdir ve özellikle hamilelik döneminde kesinlikle derinin su oranı korunmalıdır.
Hamilelik süresince cilde zeytinyağı, jojoba yağı ve kakao yağı ile birlikte masaj yapmak olumlu etkiler doğuracaktır. Özellikle karnın en gerildiği bölgelere bu yağlar ile birlikte düzenli olarak masaj yapmak gebelik çatlaklarının oluşmamasına ve giderilmesine yardımcı olacaktır.
Hamilelik süresinde çoğu bayanın en çok şikayet ettikleri konuların başında özellikle karın bölgesinde yaşanan çatlaklar gelmektedir. Bu çatlaklar anne adaylarında kötü bir görüntü oluşturduğu için psikolojik olarak rahatsızlık vermektedir. Bu durumu önlemek ve çatlakların oluşumunu gidermek için anne adaylarının en çok kullandıkları yöntem kozmetik kremlerdir. Bu kremler sayesinde cildin nem oranı arttırılabilmekte ve derinin esneme kabiliyeti arttırılarak çatlakların oluşumu önlenebilmektedir. Hatta piyasada birçok ünlü kozmetik şirketine ait olan kremler sadece bu amaç için üretilmişlerdir. Genel olarak çatlak önleme kremi olarak adlandırılan bu kremler, cildin esneyebilme oranını maksimum seviyeye çıkarabilmektedirler. Tüm dünya üzerinde hamile bayanların çatlakları önlemedeki en büyük yardımcıları kakao yağıdır. Doğal bir yöntem olmasıyla ve nemlendirici özelliği sayesinde kakao yağı kullanılmaktadır. Kakao yağını çatlakların oluşabileceği bölgelere sürerek derinizin nem oranını koruyabilirsiniz ve çatlakları önleyebilirsiniz.
Çatlakları önlemenin en önemli yollarından birisi hiç kuşkusuz vücudun su oranını korumaktır. Bu yüzden hamile bayanlara en çok önerilen şey günlük hayatta bol bolsu içmeleridir. Tahmin edebileceğiniz gibi vücutta suya en çok ihtiyacı olan bölgemiz derilerimizdir ve özellikle hamilelik döneminde kesinlikle derinin su oranı korunmalıdır.
Hamilelik süresince cilde zeytinyağı, jojoba yağı ve kakao yağı ile birlikte masaj yapmak olumlu etkiler doğuracaktır. Özellikle karnın en gerildiği bölgelere bu yağlar ile birlikte düzenli olarak masaj yapmak gebelik çatlaklarının oluşmamasına ve giderilmesine yardımcı olacaktır.
24 Mayıs 2014 Cumartesi
Hamilelikte Oluşan Varisler Nasıl Geçer?
Hamilelikte Oluşan Varisler Nasıl Geçer?
Hamilelik süresince anne adaylarının dert ettiği konulardan birisi de bacaklarda oluşan varislerdir. Peki, hamilelikte oluşan varisler nasıl geçer ve neler yapılabilir, bu konular hakkında biraz bahsedelim.
- Öncelikle özellikle sabahları şiddetli biçimde varis ağrısı çekmekteyseniz, piyasada bu iş için özel olarak üretilmiş varis çoraplarından kullanmanızı tavsiye ederiz. Bu çoraplar özel tasarımları sayesinde bacak bölgelerinde kanın toplanmasını önlemektedir.
- Eğer hamilelik süresince çalışmak durumundaysanız ve masa başı bir işte çalışıyorsanız bu durum da yine varis oluşumuna neden olacaktır. Çünkü sürekli olarak özellikle de bacakları çapraz yaparak oturmak kan akışını yavaşlatacaktır. Bu yüzden otururken mümkün olduğunca sandalyenizin baldırınızı kesecek biçimde olmamasına dikkat ediniz. Bu oturuş şekli ana damarları tıkayarak kan akımını düşürecektir ve varislerin oluşmasına neden olacaktır.
- Varislerinizin geçmesini istiyorsanız mümkün olduğunca fazla yürüyüş yapmanız gerekmektedir. Bu yürüyüşler sayesinde kan dolaşımı hızlanacak ve var olan varisler tedavi edilecektir. Fakat bu yürüyüşleri yaparken büyük darbeli adımlar atmamaya özen göstermeniz gerekmektedir, çünkü varislerin bulunduğu bölgelere gelen şiddetli darbeler varislerin yırtılmasına ve tedavi imkanının zorlaşmasına neden olabilmektedir.
- Varis tedavileri için son zamanlarda özellikle bitkisel kaynaklı ve doğal olan bazı tablet ilaçlar kullanılmaktadır. Hamileliğin özellikle 3. Ve 4. Ayları geçtikten sonra doktor kontrolünde kullanılabilen bu ilaçlar varis tedavisinde oldukça büyük kolaylıklar sağlamaktadırlar.
- Hamilelik dönemi bittikten sonra genellikle varisler 2-3 hafta içerisinde kaybolmaktadırlar. Fakat bazı durumlarda bu varisler kaybolmayabilir. Böyle bir durum karşısında lazer ve ameliyat tedavileri sayesinde bu varisler giderilebilir.
Hamilelik süresince anne adaylarının dert ettiği konulardan birisi de bacaklarda oluşan varislerdir. Peki, hamilelikte oluşan varisler nasıl geçer ve neler yapılabilir, bu konular hakkında biraz bahsedelim.
- Öncelikle özellikle sabahları şiddetli biçimde varis ağrısı çekmekteyseniz, piyasada bu iş için özel olarak üretilmiş varis çoraplarından kullanmanızı tavsiye ederiz. Bu çoraplar özel tasarımları sayesinde bacak bölgelerinde kanın toplanmasını önlemektedir.
- Eğer hamilelik süresince çalışmak durumundaysanız ve masa başı bir işte çalışıyorsanız bu durum da yine varis oluşumuna neden olacaktır. Çünkü sürekli olarak özellikle de bacakları çapraz yaparak oturmak kan akışını yavaşlatacaktır. Bu yüzden otururken mümkün olduğunca sandalyenizin baldırınızı kesecek biçimde olmamasına dikkat ediniz. Bu oturuş şekli ana damarları tıkayarak kan akımını düşürecektir ve varislerin oluşmasına neden olacaktır.
- Varislerinizin geçmesini istiyorsanız mümkün olduğunca fazla yürüyüş yapmanız gerekmektedir. Bu yürüyüşler sayesinde kan dolaşımı hızlanacak ve var olan varisler tedavi edilecektir. Fakat bu yürüyüşleri yaparken büyük darbeli adımlar atmamaya özen göstermeniz gerekmektedir, çünkü varislerin bulunduğu bölgelere gelen şiddetli darbeler varislerin yırtılmasına ve tedavi imkanının zorlaşmasına neden olabilmektedir.
- Varis tedavileri için son zamanlarda özellikle bitkisel kaynaklı ve doğal olan bazı tablet ilaçlar kullanılmaktadır. Hamileliğin özellikle 3. Ve 4. Ayları geçtikten sonra doktor kontrolünde kullanılabilen bu ilaçlar varis tedavisinde oldukça büyük kolaylıklar sağlamaktadırlar.
- Hamilelik dönemi bittikten sonra genellikle varisler 2-3 hafta içerisinde kaybolmaktadırlar. Fakat bazı durumlarda bu varisler kaybolmayabilir. Böyle bir durum karşısında lazer ve ameliyat tedavileri sayesinde bu varisler giderilebilir.
23 Mayıs 2014 Cuma
Düşük Hapıyla Kürtaj Yapılır Mı?
Düşük Hapıyla Kürtaj Yapılır Mı?
Kürtaj kişinin kendi başına deneyeceği bir uygulama değildir. Bazı kadınlar düşük yapmak için rahimlerine keskin ve sivri aletler saplamaya bile çalışmaktadır. Bunlar yapan kişiyi ölüme kadar götürebilecek son derece tehlikeli hareketlerdir. Kürtaj işlemini yasal sınırları içerisinde ülkemizde rahatlıkla yaptırabileceğimiz için ne bu tür davranışlara gerek yoktur. İster düşük hapı kullanın ister kullanmayın bu işin mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerekir. Düşük hapı kullanmak ve satmak ülkemizde yasaktır. Bir şekilde yurt dışından illegal yollarla getirilip satılabilmektedir. Yurt dışından getirilen ilaçlardan ilki Mifepristone; Kürtaj hapı, RU 486, Migegyn, Mifeprex adlarıyla da bilinir. Diğeri ise Misoprostol piyasada Cytotec, Arthrotec, Oxaprost, Cyprostol, Mibetec, Prostokos ya da Misotrol adlarıyla bilinir. Bize en çok şu sorularla geliyorlar: düşük hapıyla kürtaj yapılır mı? kürtaj hapının yan etkisi var mı? düşük hapı tehlikeli mi? kürtaj iğnesi yaptırmak istiyorum tehlikesi var mı? düşük hapı nasıl temin edebilirim?
Öncelikle son sorudan başlayayım, düşük hapının satışına ABD ve Avrupa'da izin var ama ülkemizde sağlık bakanlığı izin vermiyor. Yurt dışından getirilip kullanılıyor.
Düşük hapı kullandıktan sonra çok şiddetli karın ağrıları ve rahim kasılmaları meydana gelir. Yarım saat içerisinde vajinal kanamayla beraber düşük eylemi başlar. Bu kanamanın boyutları kişiden kişiye göre farklılık gösterir. Aşırı kanama yüzünden ölümler de gerçekleşebilmektedir. Üstelik Misoprostol ya da Cytotec diye bilinen hapla yapılan düşüklerin neredeyse tamamına yakınında rahim içerisinde parça kalmaktadır. Kürtajın en büyük komplikasyonu rahim içerisinde parça kalmasıdır. Böyle bir durumda kanamayı ve ağrıyı durdurmak için acilen bir kliniğe giderek yeniden kürtaj yapılır. Hem daha çok masraf edip hem de daha çok acı çektikten sonra kliniğe gideceksek düşük hapı kullanmanın ne önemi var gibi haklı bir soru ortaya çıkıyor. Düşük hapı kullanmanın artıları ve eksileri hala tartışılmaktadır. Kimi doktor gereksiz bir macera bulabilir fakat hastanın ameliyat psikolojisine girmemesi düşük hapı için çok büyük bir avantajdır. Bize göre düşük hapı kullanılmasında doktor kontrolü olduğu sürece bir mahsur yoktur. Art arda 2 gün kullanarak kişi evinde düşük yapabilir. Fakat dediğimiz gibi beklenmeyen bir durumda doktor acilen müdahale edebilmelidir. Düşük hapı dediğimiz ilaç 6. ve 8. hafta arasındaki gebeliklerde olumlu sonuçlar vermekte fakat 8. haftadan sonra başarı şansı düşmektedir. Kısaca, düşük hapıyla kürtaj yapılabilir mi derseniz; evet ama doktor kontrolünde yapılmalıdır.
Kürtaj kişinin kendi başına deneyeceği bir uygulama değildir. Bazı kadınlar düşük yapmak için rahimlerine keskin ve sivri aletler saplamaya bile çalışmaktadır. Bunlar yapan kişiyi ölüme kadar götürebilecek son derece tehlikeli hareketlerdir. Kürtaj işlemini yasal sınırları içerisinde ülkemizde rahatlıkla yaptırabileceğimiz için ne bu tür davranışlara gerek yoktur. İster düşük hapı kullanın ister kullanmayın bu işin mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerekir. Düşük hapı kullanmak ve satmak ülkemizde yasaktır. Bir şekilde yurt dışından illegal yollarla getirilip satılabilmektedir. Yurt dışından getirilen ilaçlardan ilki Mifepristone; Kürtaj hapı, RU 486, Migegyn, Mifeprex adlarıyla da bilinir. Diğeri ise Misoprostol piyasada Cytotec, Arthrotec, Oxaprost, Cyprostol, Mibetec, Prostokos ya da Misotrol adlarıyla bilinir. Bize en çok şu sorularla geliyorlar: düşük hapıyla kürtaj yapılır mı? kürtaj hapının yan etkisi var mı? düşük hapı tehlikeli mi? kürtaj iğnesi yaptırmak istiyorum tehlikesi var mı? düşük hapı nasıl temin edebilirim?
Öncelikle son sorudan başlayayım, düşük hapının satışına ABD ve Avrupa'da izin var ama ülkemizde sağlık bakanlığı izin vermiyor. Yurt dışından getirilip kullanılıyor.
Düşük hapı kullandıktan sonra çok şiddetli karın ağrıları ve rahim kasılmaları meydana gelir. Yarım saat içerisinde vajinal kanamayla beraber düşük eylemi başlar. Bu kanamanın boyutları kişiden kişiye göre farklılık gösterir. Aşırı kanama yüzünden ölümler de gerçekleşebilmektedir. Üstelik Misoprostol ya da Cytotec diye bilinen hapla yapılan düşüklerin neredeyse tamamına yakınında rahim içerisinde parça kalmaktadır. Kürtajın en büyük komplikasyonu rahim içerisinde parça kalmasıdır. Böyle bir durumda kanamayı ve ağrıyı durdurmak için acilen bir kliniğe giderek yeniden kürtaj yapılır. Hem daha çok masraf edip hem de daha çok acı çektikten sonra kliniğe gideceksek düşük hapı kullanmanın ne önemi var gibi haklı bir soru ortaya çıkıyor. Düşük hapı kullanmanın artıları ve eksileri hala tartışılmaktadır. Kimi doktor gereksiz bir macera bulabilir fakat hastanın ameliyat psikolojisine girmemesi düşük hapı için çok büyük bir avantajdır. Bize göre düşük hapı kullanılmasında doktor kontrolü olduğu sürece bir mahsur yoktur. Art arda 2 gün kullanarak kişi evinde düşük yapabilir. Fakat dediğimiz gibi beklenmeyen bir durumda doktor acilen müdahale edebilmelidir. Düşük hapı dediğimiz ilaç 6. ve 8. hafta arasındaki gebeliklerde olumlu sonuçlar vermekte fakat 8. haftadan sonra başarı şansı düşmektedir. Kısaca, düşük hapıyla kürtaj yapılabilir mi derseniz; evet ama doktor kontrolünde yapılmalıdır.
Hamilelikte Vücutta Çatlaklar Neden Olur?
Hamilelikte Vücutta Çatlaklar Neden Olur?
Hamilelikte anne adaylarının en çok şikayet ettiği konulardan birisi de vücutta çatlak oluşmasıdır. Eğer hamilelik döneminde kilo alımınıza dikkat ederseniz ve kısa sürelerde aşırı kilo almamaya özen gösterirseniz bu çatlak oluşumları daha az olur. Bunun yanında bu alanda yararlı olan pek çok ürün piyasada bulunmaktadır. Bu ürünleri uzman bir doktora danışarak kullanabilir ve çatlak oluşumunu azaltabilirsiniz. Vücutta oluşan çatlakların ana sebebi hiç kuşkusuz deri altındaki dokuların ani şekilde büyümesi ve gelişmesidir. Bu gelişme eğer derinin büyümesinden daha hızlı olursa deri üzerinde çatlaklar oluşur. Her insanın derisinin belli bir esneme kapasitesi vardır ve eğer deri altındaki dokular bu esneme kapasitesinin üstünde gelişirse, deri yeteri kadar vücudu saramaz hale gelir ve belirli yerlerden ayrılır. Bu ayrılma sonucunda doğal olarak vücut tarafından bu bölgeler onarma dokusu ile doldurulmaktadır. Bu onarma dokusunun rengi deri rengine göre biraz daha açık renkli olur ve o kısımda bir çatlak olduğu gözle görülebilir. Hamilelik dönemi çatlakları hızlı kilo almanın bir sonucudur.
Hamilelik dönemi çatlaklarını önlemek için yapılması gereken en önemli şey bu dönemde kilo alımını 8 ile 13 kilo arasında tutmaktır. Bunun yanında çeşitli ürünlerle deriyi besleyerek ve esnemesini sağlayarak çatlak oluşumu en aza indirilebilir. Özellikle A vitamini bakımından zengin olan kozmetik ürünleri deride çatlak oluşumunu büyük ölçüde önlemektedir.
Hamilelikte anne adaylarının en çok şikayet ettiği konulardan birisi de vücutta çatlak oluşmasıdır. Eğer hamilelik döneminde kilo alımınıza dikkat ederseniz ve kısa sürelerde aşırı kilo almamaya özen gösterirseniz bu çatlak oluşumları daha az olur. Bunun yanında bu alanda yararlı olan pek çok ürün piyasada bulunmaktadır. Bu ürünleri uzman bir doktora danışarak kullanabilir ve çatlak oluşumunu azaltabilirsiniz. Vücutta oluşan çatlakların ana sebebi hiç kuşkusuz deri altındaki dokuların ani şekilde büyümesi ve gelişmesidir. Bu gelişme eğer derinin büyümesinden daha hızlı olursa deri üzerinde çatlaklar oluşur. Her insanın derisinin belli bir esneme kapasitesi vardır ve eğer deri altındaki dokular bu esneme kapasitesinin üstünde gelişirse, deri yeteri kadar vücudu saramaz hale gelir ve belirli yerlerden ayrılır. Bu ayrılma sonucunda doğal olarak vücut tarafından bu bölgeler onarma dokusu ile doldurulmaktadır. Bu onarma dokusunun rengi deri rengine göre biraz daha açık renkli olur ve o kısımda bir çatlak olduğu gözle görülebilir. Hamilelik dönemi çatlakları hızlı kilo almanın bir sonucudur.
Hamilelik dönemi çatlaklarını önlemek için yapılması gereken en önemli şey bu dönemde kilo alımını 8 ile 13 kilo arasında tutmaktır. Bunun yanında çeşitli ürünlerle deriyi besleyerek ve esnemesini sağlayarak çatlak oluşumu en aza indirilebilir. Özellikle A vitamini bakımından zengin olan kozmetik ürünleri deride çatlak oluşumunu büyük ölçüde önlemektedir.
Hamilelikte Görülen Cilt Hastalıkları
Hamilelikte Görülen Cilt Hastalıkları
Hamilelik süresince vücutta salgılanan hormonların miktarında aşırı bir değişme olur. Bu değişmenin de vücutta ilk etki ettiği yerlerden birisi cilttir. Cilt üzerinde gebelik boyunca pek çok hastalık ortaya çıkabilir. Bu yazımızda hamilelikte görülen cilt hastalıkları hakkında sizlere bilgi vereceğiz.
Gebeliğin Atopik Erüpsiyonu: Hamilelik süresince en çok karşılaşılan cilt hastalığıdır. Bu hastalıkla genellikle ilk hamilelikte karşılaşılmaktadır. Hemen hemen vücudun her yerinde kendini gösterebilir. Oldukça kaşıntılı bir süreç yaşatır. Gebelik Prurigosu: Alerjik bir hastalıktır. Oldukça kaşıntılı bir şekilde ortaya çıkar. Cilt üzerinde kabarıklıklar oluşturabilir. Bu hastalık hamilelik bittikten sonra 3 ay daha devam edebilmektedir.
Gebeliğin Pruritik Folliküliti: Tekrarlanmayan bir hastalıktır ve yine kaşıntı hissi uyandırır. Cilt üzerinde kabarıklıklar oluşturmaktadır. Bu hastalık hamilelikte her 3000 bayandan 1’isinde görülmektedir.
Gebelikte Ürtiker: Bu hastalık hamile bayanlar arasında sık görülmez. Eğer hastalığın sebebi tam olarak belirlenmişse kolay bir şekilde tedavi edilebilir.
Gestasyonel Pemfigoid: Her 50.000 bayandan sadece 1’isinde görülen bir hastalıktır. Doğum anında bu hastalık alevlenmektedir. Fakat bir sonraki hamilelikte daha erken evrelerde görülebilir ve ilk olduğundan daha şiddetli bir şekilde etki edebilir. Hastalığın genel belirtileri cilt üzerinde, oldukça fazla kaşıntı yapan ve içi su dolu olan kabarcıkların gözlemlenmesidir.
Yukarıda bahsettiğimiz hastalıkların çoğunu anne adayları hamilelik süresince yaşamazlar. Hamilelik süresince anne adaylarının ciltlerini sağlıklı bir şekilde korumak için yapmaları gereken en önemli işlemler oldukça fazla su içmek ve tuzu fazla tüketmemektir. Bunun yanında duş sırasında suyun sıcaklığını arttırmamak ve her duş sonrası cildi nemlendirmek de yararlı olacaktır.
Hamilelik süresince vücutta salgılanan hormonların miktarında aşırı bir değişme olur. Bu değişmenin de vücutta ilk etki ettiği yerlerden birisi cilttir. Cilt üzerinde gebelik boyunca pek çok hastalık ortaya çıkabilir. Bu yazımızda hamilelikte görülen cilt hastalıkları hakkında sizlere bilgi vereceğiz.
Gebeliğin Atopik Erüpsiyonu: Hamilelik süresince en çok karşılaşılan cilt hastalığıdır. Bu hastalıkla genellikle ilk hamilelikte karşılaşılmaktadır. Hemen hemen vücudun her yerinde kendini gösterebilir. Oldukça kaşıntılı bir süreç yaşatır. Gebelik Prurigosu: Alerjik bir hastalıktır. Oldukça kaşıntılı bir şekilde ortaya çıkar. Cilt üzerinde kabarıklıklar oluşturabilir. Bu hastalık hamilelik bittikten sonra 3 ay daha devam edebilmektedir.
Gebeliğin Pruritik Folliküliti: Tekrarlanmayan bir hastalıktır ve yine kaşıntı hissi uyandırır. Cilt üzerinde kabarıklıklar oluşturmaktadır. Bu hastalık hamilelikte her 3000 bayandan 1’isinde görülmektedir.
Gebelikte Ürtiker: Bu hastalık hamile bayanlar arasında sık görülmez. Eğer hastalığın sebebi tam olarak belirlenmişse kolay bir şekilde tedavi edilebilir.
Gestasyonel Pemfigoid: Her 50.000 bayandan sadece 1’isinde görülen bir hastalıktır. Doğum anında bu hastalık alevlenmektedir. Fakat bir sonraki hamilelikte daha erken evrelerde görülebilir ve ilk olduğundan daha şiddetli bir şekilde etki edebilir. Hastalığın genel belirtileri cilt üzerinde, oldukça fazla kaşıntı yapan ve içi su dolu olan kabarcıkların gözlemlenmesidir.
Yukarıda bahsettiğimiz hastalıkların çoğunu anne adayları hamilelik süresince yaşamazlar. Hamilelik süresince anne adaylarının ciltlerini sağlıklı bir şekilde korumak için yapmaları gereken en önemli işlemler oldukça fazla su içmek ve tuzu fazla tüketmemektir. Bunun yanında duş sırasında suyun sıcaklığını arttırmamak ve her duş sonrası cildi nemlendirmek de yararlı olacaktır.
22 Mayıs 2014 Perşembe
Hamilelikte Sivilceler Nasıl Geçer?
Hamilelikte Sivilceler Nasıl Geçer?
Hamilelik döneminde olan bayanlar genellikle oldukça fazla stres hormonu salgılar. Bu hormon dengesinin hamilelik süresince değişmesinden dolayı bayanların ciltlerinde anormal değişimler yaşanır. İşte bu değişimlerin en belirgin olanlarından bir tanesi de sivilcelerdir. Hormonların fazla miktarda salgılanması yüzünden cilt altında yağ tabakası fazlalaşır ve bu yüzden cilt yüzeyi sivilceleşir. Bu sivilceleşme miktarı kişiden kişiye göre değişmektedir. Hamile olan bir bayanın bu dönem bitene kadar ilaç kullanması bebeği açısından tehlikeli olacağı için bu sivilcelerle doğal yollardan baş etmesi gerekmektedir. Özellikle hamileliğin 3. Ve 4. Aylarından itibaren hamile bayanların ilaç kullanması sakıncalıdır ve bu dönemde sivilce problemiyle karşılaşan bayanların en çok sordukları sorular arasında Hamilelikte sivilceler nasıl geçer? gelmektedir. Bu durumda yapılması gereken ilk şey hiç şüphesiz yağlanmanın fazla olduğu bölgelerin mümkün olduğunca kuru ve temiz kalmasını sağlamaktır. Bunun yanında hamile bayanların özellikle sivilce olan yerlere makyaj yapmamaları, kozmetik ürünler kullanmamaları önerilmektedir.
Hamilelik döneminde cilde uygulanacak ürünlerin yağsız olmalarına dikkat etmek gerekmektedir. Bunun yanında yüzde oluşan sivilceler kesinlikle patlatılmamalı, sıkılmamalı ve bebeğe zarar getirmeyecek şekilde sivilceyi yatıştıracak ürünler uygulanmalıdır. Hamilelikte ilk 16 hafta geçtikten sonra yani 4. Ayın sonunda uzman bir doktora danışılabilir ve doktor gözetiminde sivilce tedavisi uygulanabilir. Fakat bu zamandan önce kesinlikle hamile bayanların kendi kafalarına göre ilaç kullanmamaları gerekmektedir.
Hamilelik döneminde olan bayanlar genellikle oldukça fazla stres hormonu salgılar. Bu hormon dengesinin hamilelik süresince değişmesinden dolayı bayanların ciltlerinde anormal değişimler yaşanır. İşte bu değişimlerin en belirgin olanlarından bir tanesi de sivilcelerdir. Hormonların fazla miktarda salgılanması yüzünden cilt altında yağ tabakası fazlalaşır ve bu yüzden cilt yüzeyi sivilceleşir. Bu sivilceleşme miktarı kişiden kişiye göre değişmektedir. Hamile olan bir bayanın bu dönem bitene kadar ilaç kullanması bebeği açısından tehlikeli olacağı için bu sivilcelerle doğal yollardan baş etmesi gerekmektedir. Özellikle hamileliğin 3. Ve 4. Aylarından itibaren hamile bayanların ilaç kullanması sakıncalıdır ve bu dönemde sivilce problemiyle karşılaşan bayanların en çok sordukları sorular arasında Hamilelikte sivilceler nasıl geçer? gelmektedir. Bu durumda yapılması gereken ilk şey hiç şüphesiz yağlanmanın fazla olduğu bölgelerin mümkün olduğunca kuru ve temiz kalmasını sağlamaktır. Bunun yanında hamile bayanların özellikle sivilce olan yerlere makyaj yapmamaları, kozmetik ürünler kullanmamaları önerilmektedir.
Hamilelik döneminde cilde uygulanacak ürünlerin yağsız olmalarına dikkat etmek gerekmektedir. Bunun yanında yüzde oluşan sivilceler kesinlikle patlatılmamalı, sıkılmamalı ve bebeğe zarar getirmeyecek şekilde sivilceyi yatıştıracak ürünler uygulanmalıdır. Hamilelikte ilk 16 hafta geçtikten sonra yani 4. Ayın sonunda uzman bir doktora danışılabilir ve doktor gözetiminde sivilce tedavisi uygulanabilir. Fakat bu zamandan önce kesinlikle hamile bayanların kendi kafalarına göre ilaç kullanmamaları gerekmektedir.
Sezaryen Sonrası Ağrı
Sezaryen Sonrası Ağrı
Sezaryen bir ameliyattır ve sezaryen sırasında da karın kısmından kesi yapılır. Ameliyat olduğu için de her ameliyatta olduğu gibi sezaryen sonrasında da ağrı görülür. Kimi hasta çok az ağrı hissederken kimisi yerinden bile kıpırdayamaz. Ağrı eşiği kişiden kişiye değişiklik gösterdiği için her kadın sezaryenden aynı şekilde etkilenmez. Her ne kadar ağrı duyacak olsak da bu ağrının şiddeti hızla azalmaktadır. Ağrının zirve yaptığı zamanlar sezaryen sonrası ilk 2 saat ile 4 saaat arasıdır. Ameliyattan sonra genelde ağrı kesici ilaçlar hastaya damar yolu ile verilir. Ameliyatın üstünden 6 saatlik bir süre geçtiğinde ise hastanın ağrıları zaten önemli derecede azalır ve hasta rahatlama hisseder. Öyle ki kalkıp kendi başına yürüyebilir. Tabi yürüme sırasında kasık ve karın bölgesi bir miktar daha ağrıyabilir. Hastalara hastanede yattıkları süre içerisinde ihtiyaç duyulursa ağrı kesici ilaç verilir. Hasta taburcu olurken de evde kullanması için gerek görülen ilaçları ve ağrı kesici ilacı reçete edilir. Anne adayları sezaryenden birkaç gün ya da bir hafta sonra rutin olarak kontrole çağrılırlar. Kontrole gitmeden önce evde geçirdikleri süre içerisinde eğilip kalkarken, yatarken, esnerken, uzanırken, yürürken ağrıları artabilir. Bu sebeple, sezaryen sonrası ağrıçekmemek için doktorumuzun tavsiyelerine harfiyen uymalı, ilaçlarımızı saatinde, doğru dozlarda kullanmalı ve en önemlisi hareketlerimize dikkat etmemiz gerekiyor.
Sezaryen bir ameliyattır ve sezaryen sırasında da karın kısmından kesi yapılır. Ameliyat olduğu için de her ameliyatta olduğu gibi sezaryen sonrasında da ağrı görülür. Kimi hasta çok az ağrı hissederken kimisi yerinden bile kıpırdayamaz. Ağrı eşiği kişiden kişiye değişiklik gösterdiği için her kadın sezaryenden aynı şekilde etkilenmez. Her ne kadar ağrı duyacak olsak da bu ağrının şiddeti hızla azalmaktadır. Ağrının zirve yaptığı zamanlar sezaryen sonrası ilk 2 saat ile 4 saaat arasıdır. Ameliyattan sonra genelde ağrı kesici ilaçlar hastaya damar yolu ile verilir. Ameliyatın üstünden 6 saatlik bir süre geçtiğinde ise hastanın ağrıları zaten önemli derecede azalır ve hasta rahatlama hisseder. Öyle ki kalkıp kendi başına yürüyebilir. Tabi yürüme sırasında kasık ve karın bölgesi bir miktar daha ağrıyabilir. Hastalara hastanede yattıkları süre içerisinde ihtiyaç duyulursa ağrı kesici ilaç verilir. Hasta taburcu olurken de evde kullanması için gerek görülen ilaçları ve ağrı kesici ilacı reçete edilir. Anne adayları sezaryenden birkaç gün ya da bir hafta sonra rutin olarak kontrole çağrılırlar. Kontrole gitmeden önce evde geçirdikleri süre içerisinde eğilip kalkarken, yatarken, esnerken, uzanırken, yürürken ağrıları artabilir. Bu sebeple, sezaryen sonrası ağrıçekmemek için doktorumuzun tavsiyelerine harfiyen uymalı, ilaçlarımızı saatinde, doğru dozlarda kullanmalı ve en önemlisi hareketlerimize dikkat etmemiz gerekiyor.
Hamilelikte Unutkanlık Neden Olur?
Hamilelikte Unutkanlık Neden Olur?
Hamilelik döneminde pek çok kadın unutkanlıktan şikâyet etmektedir. Bu dönemde anne adayları sanki beyinleri yokmuş gibi hissederler ve yapması gereken rutin şeyleri bile çoğu zaman unuturlar. Çoğu zaman bu durum anne adaylarında kötü bir hastalığın belirtisi olarak karşılanmaktadır. Aslına bakılırsa bu durum oldukça normaldir ve neredeyse her anne adayı hamilelik unutkanlık durumundan şikâyetçidir. Hamilelikte unutkanlığın neden olduğu konusunda Dünya çapında pek çok araştırma yapılmış olmasına rağmen henüz kesin olarak bir sonuca varılamamıştır. Fakat bu konuda çalışma yapan tıp uzmanlarının öngördüğü birkaç tez bulunmaktadır. Bu tezlerden ilki hepimizin tahmin edebileceği gibi hormonlardır. Hamilelik döneminde hormonal olarak anormal bir evre geçirildiği için, özellikle hamileliğin 3. Trimesterinde unutkanlık görülmektedir. Hormonların salınımının değişmesi ve özellikle emzirme için geçerli olan süt üretiminde salgılanan oksitosinin vücut içerisinde uyuşukluğa neden olduğu ve bu durumun hafızayı da etkilediği belirtiliyor.
Hamilelikte Unutkanlığa neden olan sebepler için bir diğer tez ise, kadınların hamilelik döneminde beyinlerinin küçülmesidir. Özellikle Kanada’da bu alanda yapılan çalışmalarda, kadınların hamilelik süresince beyin hacimlerinde önemli ölçüde bir küçülme yaşandığı ortaya konulmuştur. Beyin hacminin daralması burada bulunan sinir hücrelerini ve dolayısıyla hafıza merkezini de etkiliyor. İşte bu sebeple bu bölümler görevlerini normal hayattaki gibi yapamaz hale geliyor ve ortaya unutkanlık sorunu çıkıyor.
Hamilelik döneminde pek çok kadın unutkanlıktan şikâyet etmektedir. Bu dönemde anne adayları sanki beyinleri yokmuş gibi hissederler ve yapması gereken rutin şeyleri bile çoğu zaman unuturlar. Çoğu zaman bu durum anne adaylarında kötü bir hastalığın belirtisi olarak karşılanmaktadır. Aslına bakılırsa bu durum oldukça normaldir ve neredeyse her anne adayı hamilelik unutkanlık durumundan şikâyetçidir. Hamilelikte unutkanlığın neden olduğu konusunda Dünya çapında pek çok araştırma yapılmış olmasına rağmen henüz kesin olarak bir sonuca varılamamıştır. Fakat bu konuda çalışma yapan tıp uzmanlarının öngördüğü birkaç tez bulunmaktadır. Bu tezlerden ilki hepimizin tahmin edebileceği gibi hormonlardır. Hamilelik döneminde hormonal olarak anormal bir evre geçirildiği için, özellikle hamileliğin 3. Trimesterinde unutkanlık görülmektedir. Hormonların salınımının değişmesi ve özellikle emzirme için geçerli olan süt üretiminde salgılanan oksitosinin vücut içerisinde uyuşukluğa neden olduğu ve bu durumun hafızayı da etkilediği belirtiliyor.
Hamilelikte Unutkanlığa neden olan sebepler için bir diğer tez ise, kadınların hamilelik döneminde beyinlerinin küçülmesidir. Özellikle Kanada’da bu alanda yapılan çalışmalarda, kadınların hamilelik süresince beyin hacimlerinde önemli ölçüde bir küçülme yaşandığı ortaya konulmuştur. Beyin hacminin daralması burada bulunan sinir hücrelerini ve dolayısıyla hafıza merkezini de etkiliyor. İşte bu sebeple bu bölümler görevlerini normal hayattaki gibi yapamaz hale geliyor ve ortaya unutkanlık sorunu çıkıyor.
21 Mayıs 2014 Çarşamba
Sırt Ağrısı İçin Hangi Kremler Kullanılır?
Sırt Ağrısı İçin Hangi Kremler Kullanılır?
Sırt ve bel tutulmalarında kremlerin pek fazla yararının olduğu söylenemez. Tedavi, kullanılan ilaçlar, ağrı kesiciler ve egzersizlerin yanında kremlerin etkisi %5 ten daha az olduğu söylenmektedir. Krem, içerisinde mentol bulundurduğundan dolayı kullanıldığı bölgede, yanma hissi ve yine mentolden dolayı ferahlama hissi vermektedir. Fakat sırt ve bel ağrıları kaslarda yaşanan bir durumdur. Bu kremlerin deri altından geçip kaslarımıza nüfuz etmesi imkânsızdır. Deri ve kas arasındaki mesafe kiloya göre değişmekle birlikte en az 1,5 santim olmaktadır. Bu yüzden kullanılan bu kremler kaslarımıza nüfuz etmeyecektir. Fakat kullanılan kremlerle birlikte, kremi sürerken yapılan ufak çaplı masajlar ve insanların kremden dolayı hissettikleri ferahlama ve rahatlama hissi ağrıların azalmasına sebep olmaktadır. Bu kremlerin sırt ve bel ağrılarına direkt olarak bir faydası olmadığı gibi, herhangi bir zararı da görülmemektedir. Bundan dolayı piyasada bulunan bel ve sırt ağrıları için olan kremlerin kullanılmasında hiçbir sakınca görülmemektedir. Fakat sürülen krem ile birlikte gelen ufak çaplı masaj, kişinin bir nebzede olsa rahatlamasına ve ağrıyı daha az hissetmesine yol açmaktadır.
Sırt ve bel tutulmalarında kremlerin pek fazla yararının olduğu söylenemez. Tedavi, kullanılan ilaçlar, ağrı kesiciler ve egzersizlerin yanında kremlerin etkisi %5 ten daha az olduğu söylenmektedir. Krem, içerisinde mentol bulundurduğundan dolayı kullanıldığı bölgede, yanma hissi ve yine mentolden dolayı ferahlama hissi vermektedir. Fakat sırt ve bel ağrıları kaslarda yaşanan bir durumdur. Bu kremlerin deri altından geçip kaslarımıza nüfuz etmesi imkânsızdır. Deri ve kas arasındaki mesafe kiloya göre değişmekle birlikte en az 1,5 santim olmaktadır. Bu yüzden kullanılan bu kremler kaslarımıza nüfuz etmeyecektir. Fakat kullanılan kremlerle birlikte, kremi sürerken yapılan ufak çaplı masajlar ve insanların kremden dolayı hissettikleri ferahlama ve rahatlama hissi ağrıların azalmasına sebep olmaktadır. Bu kremlerin sırt ve bel ağrılarına direkt olarak bir faydası olmadığı gibi, herhangi bir zararı da görülmemektedir. Bundan dolayı piyasada bulunan bel ve sırt ağrıları için olan kremlerin kullanılmasında hiçbir sakınca görülmemektedir. Fakat sürülen krem ile birlikte gelen ufak çaplı masaj, kişinin bir nebzede olsa rahatlamasına ve ağrıyı daha az hissetmesine yol açmaktadır.
Düşük Yaptıktan Sonra Kürtaj Şart Mı?
Düşük Yaptıktan Sonra Kürtaj Şart Mı?
Düşük yaptıktan sonra rahim içerisinde parça kaldıysa, bu durum, kanama ve enfeksiyon gibi ciddi sorunlara neden olabilir. Bu sebeple düşükten sonra doktora giderek içeride gebelik materyali kalıp kalmadığını kontrol ettirmek gerekir. Ultrason yardımıyla incelenir ve içeride parça kalmışsa kürtaj ile alınır. Eğer düşük yaptığınızda tamamı dışarı atıldıysa ve kanamalarınız olmuyorsa kürtaj yaptırmanıza gerek kalmaz. Bu semptomların ortaya çıkmaması düşüğün eksiksiz bir şekilde yapılmış olduğunu gösterir.
Düşük yaptıktan sonra rahim içerisinde parça kaldıysa, bu durum, kanama ve enfeksiyon gibi ciddi sorunlara neden olabilir. Bu sebeple düşükten sonra doktora giderek içeride gebelik materyali kalıp kalmadığını kontrol ettirmek gerekir. Ultrason yardımıyla incelenir ve içeride parça kalmışsa kürtaj ile alınır. Eğer düşük yaptığınızda tamamı dışarı atıldıysa ve kanamalarınız olmuyorsa kürtaj yaptırmanıza gerek kalmaz. Bu semptomların ortaya çıkmaması düşüğün eksiksiz bir şekilde yapılmış olduğunu gösterir.
20 Mayıs 2014 Salı
Kürtaj Nasıl Yapılır?
Kürtaj Nasıl Yapılır?
Kürtaj değişik yöntemlerle uygulanan bir istenmeyen gebelik sonlandırma operasyonudur. Kürtaj yöntemleri içinde en güvenilir ve ağrısız olanı vakum küretaj işlemidir. Kürtaj yaptırmaya karar verenlerin merak ettikleri esas cevap, kürtaj nasıl yapılır sorusunun cevabıdır. Vakum küretaja başlamadan önce ilk olarak rahim girişi lokal anestezi ile uyuşturulur. Rahim girişi anestezinin etkisiyle uyuşturulduktan sonra biraz beklenir ve hegar bujisi dediğimiz cerrahi alet yardımıyla rahim kanalı birkaç milimetre genişletilir. Rahim genişledikten sonra karmen kanülü kanala yerleştirilir. Daha sonra Karmen kanülü dediğimiz enjektöre benzeyen aletin ucuna vakum aleti bağlanarak negatif basınç oluşturulur. Çok kısa bir sürede gebelik kesesi dışarıya doğru vakumlanarak alınır. Bu işlemden sonra ultrason yardımıyla rahim içi kontrol edilir. İçeride herhangi bir parça kalıp kalmadığına bakılır. Kürtajda en çok sıkıntı olan durum rahim içerisinde parça kalmasıdır. Eğer parça kalması gibi bir durum oluşmuşsa yeniden kürtaj yaptırmak gerekebilir.
Kürtaj değişik yöntemlerle uygulanan bir istenmeyen gebelik sonlandırma operasyonudur. Kürtaj yöntemleri içinde en güvenilir ve ağrısız olanı vakum küretaj işlemidir. Kürtaj yaptırmaya karar verenlerin merak ettikleri esas cevap, kürtaj nasıl yapılır sorusunun cevabıdır. Vakum küretaja başlamadan önce ilk olarak rahim girişi lokal anestezi ile uyuşturulur. Rahim girişi anestezinin etkisiyle uyuşturulduktan sonra biraz beklenir ve hegar bujisi dediğimiz cerrahi alet yardımıyla rahim kanalı birkaç milimetre genişletilir. Rahim genişledikten sonra karmen kanülü kanala yerleştirilir. Daha sonra Karmen kanülü dediğimiz enjektöre benzeyen aletin ucuna vakum aleti bağlanarak negatif basınç oluşturulur. Çok kısa bir sürede gebelik kesesi dışarıya doğru vakumlanarak alınır. Bu işlemden sonra ultrason yardımıyla rahim içi kontrol edilir. İçeride herhangi bir parça kalıp kalmadığına bakılır. Kürtajda en çok sıkıntı olan durum rahim içerisinde parça kalmasıdır. Eğer parça kalması gibi bir durum oluşmuşsa yeniden kürtaj yaptırmak gerekebilir.
Kürtaj Fiyatları Ne Kadardır?
Kürtaj Fiyatları Ne Kadardır?
Kürtaj yaptırmak isteyen kişi haliyle kürtaj ne kadardır sorusunun cevabını bilmek ister. Kürtaj işleminin ücretini belirleyen bazı faktörler vardır. Kürtaj ücreti belirlenirken; kürtaj için başvurulan gebelik haftası (gebelik haftası ne kadar fazla ise ücret artar), kürtajı yapan doktorun ünü ve tecrübesi, kürtajın gerçekleştirildiği kliniğin kalitesi, kürtajda uygulanacak anestezi türü ve hatta bulunduğunuz coğrafya gibi faktörler gözönünde bulundurulur. Anestezi türünü tamamen uyutulma dediğimiz genel anestezi olarak seçerseniz 150 ila 200 TL arasında bir ücret artışı söz konusu olacaktır. Tüm bunları göz önüne alırsak gebeliğin ilk ayında olan yani 4 haftalık bir kürtaj işlemi için SGK ile sözleşmeli özel bir hastaneye gittiğinizde cebinizden 200-400 tl arası bir para çıkacaktır. Sosyal güvenceniz yoksa ya da var ama adım çıkmasın bu işi özel olarak yaptırayım derseniz kürtaj fiyatları 1000-2000 TL'yi bile bulabilir. Özel sağlık şirketleri ile anlaşmalı hastanelerde de yüksek faturalar çıkmaktadır fakat orada çıkan faturayı sağlık sigortası karşılamaktadır. Bu sadece ameliyat ücreti değil, ameliyathane, anestezi, ilaç, bakım ve yatak ücreti olarak size çıkartılacak toplam faturadır. Eğer kürtaj yaptırmaya kararlı iseniz geç kalmayın. Çünkü her geçen süre aleyhinize işlemekte ve kürtajın fiyatı da yukarılara tırmanmaktadır. Zaten 10 haftanın üzerindeki gebeliği sonlandırma gibi bir şansınız yoktur. Ülkemizde yasalar 10 haftaya kadar kürtaja izin vermektedir. Bunun üzerinde kürtaj yaptıran da yapan da suç işlemiş olur.
Kürtaj yaptırmak isteyen kişi haliyle kürtaj ne kadardır sorusunun cevabını bilmek ister. Kürtaj işleminin ücretini belirleyen bazı faktörler vardır. Kürtaj ücreti belirlenirken; kürtaj için başvurulan gebelik haftası (gebelik haftası ne kadar fazla ise ücret artar), kürtajı yapan doktorun ünü ve tecrübesi, kürtajın gerçekleştirildiği kliniğin kalitesi, kürtajda uygulanacak anestezi türü ve hatta bulunduğunuz coğrafya gibi faktörler gözönünde bulundurulur. Anestezi türünü tamamen uyutulma dediğimiz genel anestezi olarak seçerseniz 150 ila 200 TL arasında bir ücret artışı söz konusu olacaktır. Tüm bunları göz önüne alırsak gebeliğin ilk ayında olan yani 4 haftalık bir kürtaj işlemi için SGK ile sözleşmeli özel bir hastaneye gittiğinizde cebinizden 200-400 tl arası bir para çıkacaktır. Sosyal güvenceniz yoksa ya da var ama adım çıkmasın bu işi özel olarak yaptırayım derseniz kürtaj fiyatları 1000-2000 TL'yi bile bulabilir. Özel sağlık şirketleri ile anlaşmalı hastanelerde de yüksek faturalar çıkmaktadır fakat orada çıkan faturayı sağlık sigortası karşılamaktadır. Bu sadece ameliyat ücreti değil, ameliyathane, anestezi, ilaç, bakım ve yatak ücreti olarak size çıkartılacak toplam faturadır. Eğer kürtaj yaptırmaya kararlı iseniz geç kalmayın. Çünkü her geçen süre aleyhinize işlemekte ve kürtajın fiyatı da yukarılara tırmanmaktadır. Zaten 10 haftanın üzerindeki gebeliği sonlandırma gibi bir şansınız yoktur. Ülkemizde yasalar 10 haftaya kadar kürtaja izin vermektedir. Bunun üzerinde kürtaj yaptıran da yapan da suç işlemiş olur.
Gebelikte Tetanos Aşısı Yapılır Mı?
GEBELİKTE TETANOS AŞISI YAPILIR MI?
Gebelikte döneminde canlı organizma içermeyen aşılar yapılabilir. Tetanos aşısı da bunlardan biridir. Kızamık, kabakulak, kızamıkçık ve suçiçeği aşıları bu kapsamın dışındadır. İnsanlar yeterli dozda tetanos aşısı olmuşsa, on yıl boyunca hastalığa karşı bağışıklık kazanırlar. Daha önceden tetanos aşısı olmamış gebelerin ya da bağışıklık süresi dolmuş olan gebe kadınların tetanos aşısı yaptırması tavsiye edilmektedir. Daha öncesinde tetanos aşıları yapılmış ve yapılan son aşının üzerinden on yıl geçmemiş olan gebelerin bu aşıyı olmasına gerek yoktur.
Gebelikte tetanos aşılarının yapılması, hastaların bağlı bulundukları Aile Hekimliği Birimlerince ücretsiz olarak sağlanmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu verilere göre oluşturulan aşı takvimleri sayesinde aşıların yapılacakları tarihler, hastalara bildirilere aşılama durumlarının stabilliği sağlanmaktadır.
Gebelikte tetanos aşısı nasıl korunma sağlar?
Tetanos aşısı yapılan gebe kadınlarda meydana gelen antikorlar, anne karnında olan bebeğe geçmektedir. Böylece bebek yeni doğan döneminde tetanos hastalığına karşı korunmaktadır. Tetanos aşısı çoğunlukla gebeliğin ilk üç ayının dolmasından sonra yapılır. Gebeliğin 5. ve 6. aylarında iki doz halinde uygulanması tavsiye edilir. Çünkü tek doz halinde uygulanan tetanos aşısının koruma özelliği bulunmamaktadır. Gebelikte ve yeni doğan döneminde hastalık açısından korunma sağlanmak isteniyorsa, tetanos aşısı iki doz halinde uygulanmalıdır. Gebelikte yapılan iki doz tetanos aşısının koruma süresi 1-3 yıl arasındadır. Eğer koruma süresinin daha uzun olması isteniyorsa, ikinci doz aşı sonrasında altıncı ayda 3. aşı yapılmalı, bu aşıdan bir yıl sonra 4. aşı uygulanmalıdır. Bunlardan bir yıl sonra 5. Doz aşı yapılarak on yıl sürecek koruyuculuk sağlanmalıdır.
Gebelikte döneminde canlı organizma içermeyen aşılar yapılabilir. Tetanos aşısı da bunlardan biridir. Kızamık, kabakulak, kızamıkçık ve suçiçeği aşıları bu kapsamın dışındadır. İnsanlar yeterli dozda tetanos aşısı olmuşsa, on yıl boyunca hastalığa karşı bağışıklık kazanırlar. Daha önceden tetanos aşısı olmamış gebelerin ya da bağışıklık süresi dolmuş olan gebe kadınların tetanos aşısı yaptırması tavsiye edilmektedir. Daha öncesinde tetanos aşıları yapılmış ve yapılan son aşının üzerinden on yıl geçmemiş olan gebelerin bu aşıyı olmasına gerek yoktur.
Gebelikte tetanos aşılarının yapılması, hastaların bağlı bulundukları Aile Hekimliği Birimlerince ücretsiz olarak sağlanmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu verilere göre oluşturulan aşı takvimleri sayesinde aşıların yapılacakları tarihler, hastalara bildirilere aşılama durumlarının stabilliği sağlanmaktadır.
Gebelikte tetanos aşısı nasıl korunma sağlar?
Tetanos aşısı yapılan gebe kadınlarda meydana gelen antikorlar, anne karnında olan bebeğe geçmektedir. Böylece bebek yeni doğan döneminde tetanos hastalığına karşı korunmaktadır. Tetanos aşısı çoğunlukla gebeliğin ilk üç ayının dolmasından sonra yapılır. Gebeliğin 5. ve 6. aylarında iki doz halinde uygulanması tavsiye edilir. Çünkü tek doz halinde uygulanan tetanos aşısının koruma özelliği bulunmamaktadır. Gebelikte ve yeni doğan döneminde hastalık açısından korunma sağlanmak isteniyorsa, tetanos aşısı iki doz halinde uygulanmalıdır. Gebelikte yapılan iki doz tetanos aşısının koruma süresi 1-3 yıl arasındadır. Eğer koruma süresinin daha uzun olması isteniyorsa, ikinci doz aşı sonrasında altıncı ayda 3. aşı yapılmalı, bu aşıdan bir yıl sonra 4. aşı uygulanmalıdır. Bunlardan bir yıl sonra 5. Doz aşı yapılarak on yıl sürecek koruyuculuk sağlanmalıdır.
19 Mayıs 2014 Pazartesi
Kürtaj Kaç Aylıkken Olur?
Kürtaj Kaç Aylıkken Olur?
Kürtaj için süre hesaplaması yapılırken gebelik ayı değil gebelik haftası hesabı yapılır. 1 ay 4 haftadır deriz fakat 1 hafta 7 gündür. Buradan da 7x4=28 gün gibi bir sonuç çıkar fakat sadece şubat ayında biz 28 gün görebilmekteyiz. Bunun dışında diğer aylar ya 30 ya 31 gündür. 1 hafta her zaman 7 gündür fakat 1 ay her zaman 28 gün değildir. Bu sebeple ay değil hafta hesabı daha doğru olur. Kürtaj için bir yasal sınır konulmuştur. Bu süre 10 haftadır. Yani gebeliğinizin 11. Haftasına girmişseniz kürtaj yaptıramazsınız. Bu süre hesaplanırken son adet tarihinizin ilk günü başlangıç kabul edilir. Son adet tarihinin ilk günü demek adı üzerinde, son adet gördüğünüz dönemi bilirsiniz. Bu dönemde kanamanızın olduğu ilk gün, son adet tarihinizin ilk günüdür. Bu günden itibaren gebe kaldığınız kabul edilir. Bu günden sonraki bir hafta gebeliğinizin ilk haftasıdır. Gebelik haftasın ultrason cihazı tarafından da hesaplanabilmektedir.
İlgili aramalar: kürtaj bebek kaç aylıkken yapılır? kürtaj kaç haftalıkken olur?
Kürtaj için süre hesaplaması yapılırken gebelik ayı değil gebelik haftası hesabı yapılır. 1 ay 4 haftadır deriz fakat 1 hafta 7 gündür. Buradan da 7x4=28 gün gibi bir sonuç çıkar fakat sadece şubat ayında biz 28 gün görebilmekteyiz. Bunun dışında diğer aylar ya 30 ya 31 gündür. 1 hafta her zaman 7 gündür fakat 1 ay her zaman 28 gün değildir. Bu sebeple ay değil hafta hesabı daha doğru olur. Kürtaj için bir yasal sınır konulmuştur. Bu süre 10 haftadır. Yani gebeliğinizin 11. Haftasına girmişseniz kürtaj yaptıramazsınız. Bu süre hesaplanırken son adet tarihinizin ilk günü başlangıç kabul edilir. Son adet tarihinin ilk günü demek adı üzerinde, son adet gördüğünüz dönemi bilirsiniz. Bu dönemde kanamanızın olduğu ilk gün, son adet tarihinizin ilk günüdür. Bu günden itibaren gebe kaldığınız kabul edilir. Bu günden sonraki bir hafta gebeliğinizin ilk haftasıdır. Gebelik haftasın ultrason cihazı tarafından da hesaplanabilmektedir.
İlgili aramalar: kürtaj bebek kaç aylıkken yapılır? kürtaj kaç haftalıkken olur?
Gebelikte Suçiçeği Geçirmek
GEBELİKTE SUÇİÇEĞİ GEÇİRMEK
Gebelik döneminde kadınlar genellikle bu hastalığa karşı bağışıklık kazandığından, gebelikte suçiçeği çıkaran kişi sayısı oldukça azdır. Ancak bu bağışıklığı kazanmamış kişiler gebelik döneminde suçiçeği geçirirlerse, oldukça ağır bir hastalık atlatırlar. Bu hastalığa karşı bağışıklığın olup olmadığı yapılacak bir kan testiyle anlaşılabilir. Gebelikte suçiçeği hastalığı geçirmek bebeği nasıl etkiler?
Gebelik döneminde suçiçeği geçirmek, zamanlama açısından ele alınmalıdır. Gebeliğin ilk üç ayında ya da altıncı ayı içinde kadının suçiçeği geçirmesi bebeğin CVS adı verilen kazanılmış suçiçeği sendromuna yakalanma riskini azaltır. Ancak 13. ve 20. haftalar arasında suçiçeği çıkaran kadınlarda bu oran yüksek olur. Bu sendromun oluşması bebekte doğuştan gelen kusurlara, ciltte olan yara izlerine sebep olmakta, bebekte kol ve bacakların kusurlu olmasına ve küçük kafa boyutuyla doğmasına, görme sorunlarına sebep olabilir. Gebe kadınların bu dönemde suçiçeği geçirmesi halinde, bebekte bir kusurun olup olmadığını öğrenmek için detaylı bir ultrason analizi yapılması gerekir. Daha sonra sıkça doktora gidilerek, bebeğin gelişiminin izlenmesi gerekir. Gebeliğin son üç aylık döneminin başında suçiçeği çıkarılması halinde, bunun bebeğe zararı son derece azdır. Hastalığın başlangıcından sonraki beşinci gün kadının vücudu antikor üretmeye başlar ve plasenta aracılığıyla bunlar bebeğe aktarılır. Bu bebeğin bağışıklık sistemi için bir koruma sağlar. Doğumdan önceki yirmi güne kadar anne adayının hastalığı çıkarması durumunda, bebekte hastalığı çıkarır. Ancak anneden aldığı antikorlarla ciddi bir sorun yaşanmaz.
Gebelik döneminde kadınlar genellikle bu hastalığa karşı bağışıklık kazandığından, gebelikte suçiçeği çıkaran kişi sayısı oldukça azdır. Ancak bu bağışıklığı kazanmamış kişiler gebelik döneminde suçiçeği geçirirlerse, oldukça ağır bir hastalık atlatırlar. Bu hastalığa karşı bağışıklığın olup olmadığı yapılacak bir kan testiyle anlaşılabilir. Gebelikte suçiçeği hastalığı geçirmek bebeği nasıl etkiler?
Gebelik döneminde suçiçeği geçirmek, zamanlama açısından ele alınmalıdır. Gebeliğin ilk üç ayında ya da altıncı ayı içinde kadının suçiçeği geçirmesi bebeğin CVS adı verilen kazanılmış suçiçeği sendromuna yakalanma riskini azaltır. Ancak 13. ve 20. haftalar arasında suçiçeği çıkaran kadınlarda bu oran yüksek olur. Bu sendromun oluşması bebekte doğuştan gelen kusurlara, ciltte olan yara izlerine sebep olmakta, bebekte kol ve bacakların kusurlu olmasına ve küçük kafa boyutuyla doğmasına, görme sorunlarına sebep olabilir. Gebe kadınların bu dönemde suçiçeği geçirmesi halinde, bebekte bir kusurun olup olmadığını öğrenmek için detaylı bir ultrason analizi yapılması gerekir. Daha sonra sıkça doktora gidilerek, bebeğin gelişiminin izlenmesi gerekir. Gebeliğin son üç aylık döneminin başında suçiçeği çıkarılması halinde, bunun bebeğe zararı son derece azdır. Hastalığın başlangıcından sonraki beşinci gün kadının vücudu antikor üretmeye başlar ve plasenta aracılığıyla bunlar bebeğe aktarılır. Bu bebeğin bağışıklık sistemi için bir koruma sağlar. Doğumdan önceki yirmi güne kadar anne adayının hastalığı çıkarması durumunda, bebekte hastalığı çıkarır. Ancak anneden aldığı antikorlarla ciddi bir sorun yaşanmaz.
Doğumda Ağrı Çekmemek İçin Neler Yapılmalıdır?
Doğumda Ağrı Çekmemek İçin Neler Yapılmalıdır?
Gebelikte kadınları en çok korkutan ve düşündüren şeylerden birisi de; doğumun ağrılarına ne kadar katlanabileceği, doğumun ağrısız olarak nasıl gerçekleşebileceğidir. Kadınların özellikle gebeliğin üçüncü evresinde en ufak stresten dahi uzak kalmaları gerektiği, meydana gelecek en ufak bir sinir anı veya travmanın hem anne adayına hem de bebeğe zarar vereceği doktorlar tarafından önerilen bir gerçektir. Tıbbın ilerlemeleri düşünüldüğünde ağrısız doğum yapmanın mümkün olabileceğinin bilinmesi, kadınların dokuz ay boyunca doğum ağrılarını düşünmelerine gerek kalmayacağının sinyalini vermektedir. Yazımızda sizlere ağrısız normal doğumun nasıl gerçekleşeceği konusunda bilgilendirmeler yapacağız. Doğum sancıları rahim, karın ve kasıklarda oldukça büyük baskılar oluşturmaktadır. Normal doğumlarda ağrının oldukça fazla görülmesi, bu baskıların dengesiz bir şekilde ilgili bölgelerde görülmesinden kaynaklandığından uzmanlar, baskıların eşit olarak dağılımının sağlanmasının veya ağrı dindiriciler yardımıyla sinir hücrelerinin beyne veri göndermeleri bir süre engellenmek kaydıyla doğum ağrılarını azaltılabileceği görüşüne varmışlardır. Tıp teknolojisinde meydana gelen gelişmeler, doğum ağrılarının giderilmesinde her ne kadar uzmanlar tarafından farklı görüşler ortaya konulsa da ağrı dindiricilerin kullanılması mümkün olduğunu belirlemiş, yapılan ağrı dindirici ilaçlar sayesinde doğumda kasılmalar ve basıncın dengesiz olmasından kaynaklı sebeplerden dolayı ortaya çıkacak acı hissi yok edilmektedir.
Normal doğumlarda ağrının azaltılması, yok edilmesi noktasında en çok kullanılan yöntemlerin başında Epidural anestezi adı verilen yöntem gelmektedir. Yöntem; bel bölgesinde mevcut olan duramater zar etrafına uygulanacak ağrı kesicilerin enjekte edilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Doğum ağrıları devam etmekle birlikte vücut tarafından hissedilmeyerek acı hissi vermemektedir. Bu yöntem rahim ağzının doğuma tam olarak hazır olduğu, doğum kasılmalarının en üst düzeyde olduğu anda uygulanmaktadır. Rahim ağzının hazır duruma gelmeden öncesinde yapılan epidural anestezi uygulaması, kasılmaların artmasıyla erken doğum ihtimalini de beraberinde getireceğinden yöntem uygulanmadan önce gerçek doğum sancılarının belirti göstermiş olması gerekmektedir.
Normal doğumda ağrı hissedilmemesi için yapılan epidural anestezi, kadınlarda nasıl etkiler oluşturmaktadır? • Tıpta meydana gelen gelişmeler neticesinde epidural anestezi uygulamaları yapıldıktan sonra hasta yürüyebilmektedir. Yürüme ve diğer hareket kabiliyetlerinde kesinlikle eksikliğe sebep olmayacaktır.
• Hastalarda kesinlikle uyuşukluk ve sersemlik belirtileri görülmeyecektir.
• Kaslarda oluşturulan gevşeme ve rahatlamadan dolayı doğum stresinde oldukça büyük azalmaların görüldüğü bilinmektedir.
• Epidural anestezi yönteminden sonra vücut, kasılmaları hissedecek ancak ağrı hissi oluşturmayacaktır. Bundan dolayı kasılmalar hissedildiği andan itibaren ıkınma yoluyla doğuma yardımcı olunması mümkün olacaktır.
• Epidural anestezi sonrasında hastaların %1’inde de olsa baş ağrısı gibi komplikasyonların görülmesi mümkün olabilir. Bu durumlarda tedaviye gerek kalmadan baş ağrıları 15 güne kadar geçecektir.
Gebelikte kadınları en çok korkutan ve düşündüren şeylerden birisi de; doğumun ağrılarına ne kadar katlanabileceği, doğumun ağrısız olarak nasıl gerçekleşebileceğidir. Kadınların özellikle gebeliğin üçüncü evresinde en ufak stresten dahi uzak kalmaları gerektiği, meydana gelecek en ufak bir sinir anı veya travmanın hem anne adayına hem de bebeğe zarar vereceği doktorlar tarafından önerilen bir gerçektir. Tıbbın ilerlemeleri düşünüldüğünde ağrısız doğum yapmanın mümkün olabileceğinin bilinmesi, kadınların dokuz ay boyunca doğum ağrılarını düşünmelerine gerek kalmayacağının sinyalini vermektedir. Yazımızda sizlere ağrısız normal doğumun nasıl gerçekleşeceği konusunda bilgilendirmeler yapacağız. Doğum sancıları rahim, karın ve kasıklarda oldukça büyük baskılar oluşturmaktadır. Normal doğumlarda ağrının oldukça fazla görülmesi, bu baskıların dengesiz bir şekilde ilgili bölgelerde görülmesinden kaynaklandığından uzmanlar, baskıların eşit olarak dağılımının sağlanmasının veya ağrı dindiriciler yardımıyla sinir hücrelerinin beyne veri göndermeleri bir süre engellenmek kaydıyla doğum ağrılarını azaltılabileceği görüşüne varmışlardır. Tıp teknolojisinde meydana gelen gelişmeler, doğum ağrılarının giderilmesinde her ne kadar uzmanlar tarafından farklı görüşler ortaya konulsa da ağrı dindiricilerin kullanılması mümkün olduğunu belirlemiş, yapılan ağrı dindirici ilaçlar sayesinde doğumda kasılmalar ve basıncın dengesiz olmasından kaynaklı sebeplerden dolayı ortaya çıkacak acı hissi yok edilmektedir.
Normal doğumlarda ağrının azaltılması, yok edilmesi noktasında en çok kullanılan yöntemlerin başında Epidural anestezi adı verilen yöntem gelmektedir. Yöntem; bel bölgesinde mevcut olan duramater zar etrafına uygulanacak ağrı kesicilerin enjekte edilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Doğum ağrıları devam etmekle birlikte vücut tarafından hissedilmeyerek acı hissi vermemektedir. Bu yöntem rahim ağzının doğuma tam olarak hazır olduğu, doğum kasılmalarının en üst düzeyde olduğu anda uygulanmaktadır. Rahim ağzının hazır duruma gelmeden öncesinde yapılan epidural anestezi uygulaması, kasılmaların artmasıyla erken doğum ihtimalini de beraberinde getireceğinden yöntem uygulanmadan önce gerçek doğum sancılarının belirti göstermiş olması gerekmektedir.
Normal doğumda ağrı hissedilmemesi için yapılan epidural anestezi, kadınlarda nasıl etkiler oluşturmaktadır? • Tıpta meydana gelen gelişmeler neticesinde epidural anestezi uygulamaları yapıldıktan sonra hasta yürüyebilmektedir. Yürüme ve diğer hareket kabiliyetlerinde kesinlikle eksikliğe sebep olmayacaktır.
• Hastalarda kesinlikle uyuşukluk ve sersemlik belirtileri görülmeyecektir.
• Kaslarda oluşturulan gevşeme ve rahatlamadan dolayı doğum stresinde oldukça büyük azalmaların görüldüğü bilinmektedir.
• Epidural anestezi yönteminden sonra vücut, kasılmaları hissedecek ancak ağrı hissi oluşturmayacaktır. Bundan dolayı kasılmalar hissedildiği andan itibaren ıkınma yoluyla doğuma yardımcı olunması mümkün olacaktır.
• Epidural anestezi sonrasında hastaların %1’inde de olsa baş ağrısı gibi komplikasyonların görülmesi mümkün olabilir. Bu durumlarda tedaviye gerek kalmadan baş ağrıları 15 güne kadar geçecektir.
18 Mayıs 2014 Pazar
Hamilelikte Sigaranın Zararları
HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI NELERDİR?
Hamilelik döneminde anne adayının sigara içmesi hem bebek, hem de hamilelik üzerine olumsuz etkiler yapmaktadır. Sigaranın içeriğinde bulunan nikotin, zift, karbon monoksit ve başka zehirli maddeler üst solunum yollarından bronşlara ve kana geçmektedir. Bu sayede solunum sistemi, damarlar ve kalp başta olmak üzere vücuttaki diğer organlarda bundan zarar görmektedir. Hamile kadınlarda nikotinin damar büzücü özelliği rahme giden kan akımını azaltıcı etki yapmaktadır. Karbonmonoksit hücrelere zarar vermekte ve gelişim geriliğine sebep olmaktadır. Bu arada kanda oksijen taşıma özelliği azalmaktadır. Anne adayının kanında oksijenin azalması bebeğe giden oksijen miktarını azaltmakta ve bununla birlikte besin maddelerinin bebeğe gitme oranı da azalmaktadır. Hamilelikte sigara kullanımının bebek üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
• Erken doğum riski oluşturmaktadır.
• Doğum sırasında açılması gereken su kesesinin erken açılmasına ve bebeğin gelişimini bitirmeden doğum yoluna girmesine neden olur.
• Bebeğe giden oksijen ve besin maddeleri azaldığından, gelişme geriliklerine sebep olmaktadır.
• Bebeğin anne karnında ani ölümüne sebep olur.
• Gebelik zehirlenmesine neden olduğundan, anne ve bebek için yaşam riski oluşturmaktadır.
• Gebelik döneminde hipertansiyon oluşumuna sebep olabilir.
• Plasentanın erken ayrılmasına neden olacağından, tehlikeli kanamalara sebep olabilir.
• Doğumdan sonra bebekte solunum sıkıntısı yaşanmasında etken olabilir. Prematüre bebekler genellikle sigara içilen gebeliklerde doğmaktadır.
• Anne adayında lohusalık döneminde süt miktarını azaltıcı etkendir.
• Lohusalıkta anne sütündeki C vitamini miktarını ve besleyiciliği azaltan bir etkendir.
Hamilelik döneminde anne adayının sigara içmesi hem bebek, hem de hamilelik üzerine olumsuz etkiler yapmaktadır. Sigaranın içeriğinde bulunan nikotin, zift, karbon monoksit ve başka zehirli maddeler üst solunum yollarından bronşlara ve kana geçmektedir. Bu sayede solunum sistemi, damarlar ve kalp başta olmak üzere vücuttaki diğer organlarda bundan zarar görmektedir. Hamile kadınlarda nikotinin damar büzücü özelliği rahme giden kan akımını azaltıcı etki yapmaktadır. Karbonmonoksit hücrelere zarar vermekte ve gelişim geriliğine sebep olmaktadır. Bu arada kanda oksijen taşıma özelliği azalmaktadır. Anne adayının kanında oksijenin azalması bebeğe giden oksijen miktarını azaltmakta ve bununla birlikte besin maddelerinin bebeğe gitme oranı da azalmaktadır. Hamilelikte sigara kullanımının bebek üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
• Erken doğum riski oluşturmaktadır.
• Doğum sırasında açılması gereken su kesesinin erken açılmasına ve bebeğin gelişimini bitirmeden doğum yoluna girmesine neden olur.
• Bebeğe giden oksijen ve besin maddeleri azaldığından, gelişme geriliklerine sebep olmaktadır.
• Bebeğin anne karnında ani ölümüne sebep olur.
• Gebelik zehirlenmesine neden olduğundan, anne ve bebek için yaşam riski oluşturmaktadır.
• Gebelik döneminde hipertansiyon oluşumuna sebep olabilir.
• Plasentanın erken ayrılmasına neden olacağından, tehlikeli kanamalara sebep olabilir.
• Doğumdan sonra bebekte solunum sıkıntısı yaşanmasında etken olabilir. Prematüre bebekler genellikle sigara içilen gebeliklerde doğmaktadır.
• Anne adayında lohusalık döneminde süt miktarını azaltıcı etkendir.
• Lohusalıkta anne sütündeki C vitamini miktarını ve besleyiciliği azaltan bir etkendir.
Epilepsi Hastaları Gebe Kalabilir Mi?
Epilepsi Hastaları Gebe Kalabilir Mi?
Epilepsi hastası olan kadınların gebe kalması durumunda, bunların yarısına yakın kısmında nöbet sıklığı değişmemesine rağmen, bunların üçte biri ile dörtte birinde geçirilen nöbetlerde artış gözlenmiştir. Kalan kısmında ise nöbetlerde azalma meydana gelmemiştir. Gebe kalan kadınların vücudu antiepileptik ilaçlara farklı etkiler vermekte ve riski arttırmaktadır. Bunun yanında epilepsi hastası gebe kadınlarda vajinal kanamalar ve sabah bulantıları daha sık olmaktadır. Epilepsi nöbetleri hormonal değişimler, uykusuzluk, metabolizma ve psikolojik etkenlere bağlı olarak artış gösterebilir. Epilepsi hastalığının bebeğe etkisi nedir?
Epilepsi hastası olan kadınların yaklaşık olarak %90 oranı sağlıklı bebeklere sahip olur. Normal gebe kadınlarda anomali riski oranı %1-2 olurken, epilepsi hastası gebelerde bu oran % 4-8 kadardır. Ancak ölü doğum riski normal gebeliklerden daha yüksektir. Erken doğum olması, doğumun gecikmesi ve bebeğe oksijen gereksiniminin sağlanamadığı zamanlarda gelişme geriliği gözlenir. Kullanılan ilaçlara bağlı olarak, gebelikte defektler gelişebilir. Bu komplikasyon birden fazla ilaç kullanımında ve yüksek dozda ilaç kullanımında yaşanabilmektedir. Epilepsi hastası kadınların bebeklerinde epilepsi hastalığının görülme riski 1/40 kadardır. Fakat defektlerin görülmesi kalıtsal patolojilerden kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra bebekte kalp anomalileri, yarık dudak, yanak, yüz, parmak anomalileri, sinirsel gelişim anomalisi görülebilir. Bu tür rahatsızlıklar cerrahi yollarla düzeltilebilmektedir. Epilepsi hastası kadınların bebeklerinde gelişme geriliği ve zeka düzeyinde geriliklerde fazla oranda görülebilmektedir.
Epilepsi hastası olan kadınların gebe kalması durumunda, bunların yarısına yakın kısmında nöbet sıklığı değişmemesine rağmen, bunların üçte biri ile dörtte birinde geçirilen nöbetlerde artış gözlenmiştir. Kalan kısmında ise nöbetlerde azalma meydana gelmemiştir. Gebe kalan kadınların vücudu antiepileptik ilaçlara farklı etkiler vermekte ve riski arttırmaktadır. Bunun yanında epilepsi hastası gebe kadınlarda vajinal kanamalar ve sabah bulantıları daha sık olmaktadır. Epilepsi nöbetleri hormonal değişimler, uykusuzluk, metabolizma ve psikolojik etkenlere bağlı olarak artış gösterebilir. Epilepsi hastalığının bebeğe etkisi nedir?
Epilepsi hastası olan kadınların yaklaşık olarak %90 oranı sağlıklı bebeklere sahip olur. Normal gebe kadınlarda anomali riski oranı %1-2 olurken, epilepsi hastası gebelerde bu oran % 4-8 kadardır. Ancak ölü doğum riski normal gebeliklerden daha yüksektir. Erken doğum olması, doğumun gecikmesi ve bebeğe oksijen gereksiniminin sağlanamadığı zamanlarda gelişme geriliği gözlenir. Kullanılan ilaçlara bağlı olarak, gebelikte defektler gelişebilir. Bu komplikasyon birden fazla ilaç kullanımında ve yüksek dozda ilaç kullanımında yaşanabilmektedir. Epilepsi hastası kadınların bebeklerinde epilepsi hastalığının görülme riski 1/40 kadardır. Fakat defektlerin görülmesi kalıtsal patolojilerden kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra bebekte kalp anomalileri, yarık dudak, yanak, yüz, parmak anomalileri, sinirsel gelişim anomalisi görülebilir. Bu tür rahatsızlıklar cerrahi yollarla düzeltilebilmektedir. Epilepsi hastası kadınların bebeklerinde gelişme geriliği ve zeka düzeyinde geriliklerde fazla oranda görülebilmektedir.
17 Mayıs 2014 Cumartesi
Kürtaj Nerede Yapılır?
Kürtaj Nerede Yapılır?
Kürtaj için genellikle özel hastane ve özel muayenehanelere başvurulmaktadır. Kürtaj için bünyesinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olan bir kliniğe başvurulmalıdır. Başvuracağınız hastanenin donanımsal açıdan yeterli olması gerekir. Yani gerekli cerrahi aletler eksiksiz bulunmalı ve tam steril olmalıdır. Son dönemde toplumda kürtaja cinayet gözüyle bakan politikacıların olması sebebiyle devlet hastaneleri yasal sınıra uyan kürtaj vakalarından bile kaçmaktadır. Kürtajın dünyada kabul edilen bir yasal sınırı vardır ve bu sağlıkçılar tarafından tartışılması gereken bir konudur. Bunların politikaya alet edilmesi de doğru değildir. Kürtaj için yasal sınırın üzerine çıkmak, tespit edildiğinde hem hasta hem de hekim için çok ciddi cezai yaptırımlara neden olmaktadır. Bu sebeple eğer kürtaj konusunda ciddi iseniz yasal sınırı geçmeden mutlaka kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurun. Ayrıca büyükşehirlerde bulunana aile planlaması merkezlerine kürtaj yaptırmak için başvuruda bulunabilirsiniz.
Kürtaj, doktorlar için zor bir operasyon olmamasına rağmen yine de kürtajı yapacak doktorunuzun tecrübesi hakkında fikir sahibi olun, mümkünse eski hastalarını bularak onlardan fikir alın.
Kürtaj için genellikle özel hastane ve özel muayenehanelere başvurulmaktadır. Kürtaj için bünyesinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olan bir kliniğe başvurulmalıdır. Başvuracağınız hastanenin donanımsal açıdan yeterli olması gerekir. Yani gerekli cerrahi aletler eksiksiz bulunmalı ve tam steril olmalıdır. Son dönemde toplumda kürtaja cinayet gözüyle bakan politikacıların olması sebebiyle devlet hastaneleri yasal sınıra uyan kürtaj vakalarından bile kaçmaktadır. Kürtajın dünyada kabul edilen bir yasal sınırı vardır ve bu sağlıkçılar tarafından tartışılması gereken bir konudur. Bunların politikaya alet edilmesi de doğru değildir. Kürtaj için yasal sınırın üzerine çıkmak, tespit edildiğinde hem hasta hem de hekim için çok ciddi cezai yaptırımlara neden olmaktadır. Bu sebeple eğer kürtaj konusunda ciddi iseniz yasal sınırı geçmeden mutlaka kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurun. Ayrıca büyükşehirlerde bulunana aile planlaması merkezlerine kürtaj yaptırmak için başvuruda bulunabilirsiniz.
Kürtaj, doktorlar için zor bir operasyon olmamasına rağmen yine de kürtajı yapacak doktorunuzun tecrübesi hakkında fikir sahibi olun, mümkünse eski hastalarını bularak onlardan fikir alın.
Kürtaj Kısırlığa Neden Olur Mu?
Kürtaj Kısırlığa Neden Olur Mu?
Kürtajın kısırlık ile yakından uzaktan alakası yoktur. Tüpleri bağlama gibi gebeliği önleyici bir işlem değildir. İlk gebeliğinizde kürtaj yaptırıyor olsanız bile daha sonraki gebelik şansınız normal bir kadında nasıl ise aynı şekildedir. Tesadüf olarak kürtajdan sonra bazı kadınlar gebe kalamayışını kürtaja bağlamış ve kafalarda böyle bir soru işareti bırakmıştır. Halbuki hayatta kadının gebe kalmasına neden olabilecek bir çok dış faktör vardır. Çevre kirliliği bile kadın doğurganlığını azaltırken her kısırlık sorununu başımızdan geçen bir olaya bağlamamak gerekir. Kürtaj sırasında gebelik mahsülü(cenin) rahim içerisinden alınır. Anneye zarar verecek bir işlem yoktur. Gerçekleşme ihtimali yok denecek kadar cılızdır ancak işlem sırasında olur da rahme, fallop tüplerine ya da gebelik için gerekli diğer organlara verilecek ciddi bir zarar durumunda kısırlık tablosu ortaya çıkabilir. Fakat böyle kötü bir tabloya neredeyse hiç rastlanılmamıştır.
İlgili aramalar: kürtaj kısırlık yapar mı? kürtajdan sonra tekrar çocuk sahibi olabilir miyim? kürtaj kısırlığa neden olur mu?
Kürtajın kısırlık ile yakından uzaktan alakası yoktur. Tüpleri bağlama gibi gebeliği önleyici bir işlem değildir. İlk gebeliğinizde kürtaj yaptırıyor olsanız bile daha sonraki gebelik şansınız normal bir kadında nasıl ise aynı şekildedir. Tesadüf olarak kürtajdan sonra bazı kadınlar gebe kalamayışını kürtaja bağlamış ve kafalarda böyle bir soru işareti bırakmıştır. Halbuki hayatta kadının gebe kalmasına neden olabilecek bir çok dış faktör vardır. Çevre kirliliği bile kadın doğurganlığını azaltırken her kısırlık sorununu başımızdan geçen bir olaya bağlamamak gerekir. Kürtaj sırasında gebelik mahsülü(cenin) rahim içerisinden alınır. Anneye zarar verecek bir işlem yoktur. Gerçekleşme ihtimali yok denecek kadar cılızdır ancak işlem sırasında olur da rahme, fallop tüplerine ya da gebelik için gerekli diğer organlara verilecek ciddi bir zarar durumunda kısırlık tablosu ortaya çıkabilir. Fakat böyle kötü bir tabloya neredeyse hiç rastlanılmamıştır.
İlgili aramalar: kürtaj kısırlık yapar mı? kürtajdan sonra tekrar çocuk sahibi olabilir miyim? kürtaj kısırlığa neden olur mu?
Kürtaj Ne Kadar Sürer?
Kürtaj Ne Kadar Sürer?
Kürtaj cerrahi operasyonlar içerisinde basit cerrahi işlemlerden bir tanesidir. Herhangi bir kesi yapılmadığından dikiş atmak gibi operasyon süresinin uzamasına neden olacak bir durum da ortaya çıkmaz. Kürtaj işlemi genellikle en az 5 dakika sürmekle birlikte 10 dakika arasında tamamlanmaktadır. Tabi kürtajın bir de operasyon sonrası hastanın kendine gelme süresi vardır. Lokal anestezi de böyle bir durum yoktur fakat işlem genel anestezi ile yapılmışsa hastanın uyanması 10 ila 20 dakika arasında bir zamanı alacaktır. Kürtaj süresi üç aşağı beş yukarı bahsettiğim sürelerde olmaktadır fakat kürtaj için başvuran kadının operasyonun süresinin uzamasına neden olabilecek özel bir hastalığı ya da durumu var ise anlaşılacağı üzere süre biraz daha uzayacaktır.
br /> İlgili aramalar: kürtaj ne kadar sürer? kürtaj uzun sürer mi? kürtaj yaptırmak kaç saat sürüyor?
Kürtaj cerrahi operasyonlar içerisinde basit cerrahi işlemlerden bir tanesidir. Herhangi bir kesi yapılmadığından dikiş atmak gibi operasyon süresinin uzamasına neden olacak bir durum da ortaya çıkmaz. Kürtaj işlemi genellikle en az 5 dakika sürmekle birlikte 10 dakika arasında tamamlanmaktadır. Tabi kürtajın bir de operasyon sonrası hastanın kendine gelme süresi vardır. Lokal anestezi de böyle bir durum yoktur fakat işlem genel anestezi ile yapılmışsa hastanın uyanması 10 ila 20 dakika arasında bir zamanı alacaktır. Kürtaj süresi üç aşağı beş yukarı bahsettiğim sürelerde olmaktadır fakat kürtaj için başvuran kadının operasyonun süresinin uzamasına neden olabilecek özel bir hastalığı ya da durumu var ise anlaşılacağı üzere süre biraz daha uzayacaktır.
br /> İlgili aramalar: kürtaj ne kadar sürer? kürtaj uzun sürer mi? kürtaj yaptırmak kaç saat sürüyor?
Gebelikte Kına Yapılır Mı?
Gebelikte Kına Yapılır Mı?
Yaz ayları düğün sezonu olduğu gibi doğumlarla geçen aylardır. Bu bilgi istatistiksel bilgi olarak kabul edilebilir zira doğum tarihleri ülkemizde yaz aylarında yoğunlaşmıştır. Bu da her zaman insanların bu aylarda bu konuda bilgi arayışında oldukları zamanlar olarak gösterilebilir. Çünkü insanlar her zaman bir uzman doktor ile muhatap olamadıklarından televizyon programlarında dahi doktorları en sonuna kadar kullanıyor ve gerekli bilgiye sahip olmaya çalışıyorlar. Bu bir açından iyi ancak sağlık sistemimizin çarpıklığı ve kötülüğü açısından çok kötü bir durumdur. Öncelik ile bir ülkenin halletme zorunluluğunda olan sağlık gibi meselelerin modern hastanelerde önemli uzman hekimler ile gerçekleşmesi gerekir. Uzman hekimlere mesleklerini vermek konusunda dahi sorun yaşanan bir ülkede böyle bir sorunun altından kalkmak çok zor gözükmektedir. Ufak Hesaplar
Hamilelikte ufak hesaplar yapmamak lazım. Yapılabilecek her türlü ufak da olsa sorun içeren davranış çocuğun sağlığı ile ilgili bir şey olacaktır. Bu sebeple çok net davranışlar içinde ve prensipler dahilinde hareket edeceğiz. Aklımızda soru işareti bırakan ne varsa mutlaka zararı var mı yok mu araştırmak daha da uygun olanı doktorumuza danışmak gerekir. Şimdi gelelim gebelikte kına yapılır mı sorusunun cevabına. Kına bitkisel bir üründür ve normal bir kına kimyasal madde içermez. Kullanacağınız kınanın doğallığından emin iseniz hamileliğinizin 3. ayından sonra kullanmanızda herhangi bir sakınca yoktur. Türkiye'de pek yaygın değil fakat yukarıdaki resimde görüldüğü gibi bazı ülkelerde hamilelikte göbeğe güzel motiflerle kına yapma modası vardır.
Yaz ayları düğün sezonu olduğu gibi doğumlarla geçen aylardır. Bu bilgi istatistiksel bilgi olarak kabul edilebilir zira doğum tarihleri ülkemizde yaz aylarında yoğunlaşmıştır. Bu da her zaman insanların bu aylarda bu konuda bilgi arayışında oldukları zamanlar olarak gösterilebilir. Çünkü insanlar her zaman bir uzman doktor ile muhatap olamadıklarından televizyon programlarında dahi doktorları en sonuna kadar kullanıyor ve gerekli bilgiye sahip olmaya çalışıyorlar. Bu bir açından iyi ancak sağlık sistemimizin çarpıklığı ve kötülüğü açısından çok kötü bir durumdur. Öncelik ile bir ülkenin halletme zorunluluğunda olan sağlık gibi meselelerin modern hastanelerde önemli uzman hekimler ile gerçekleşmesi gerekir. Uzman hekimlere mesleklerini vermek konusunda dahi sorun yaşanan bir ülkede böyle bir sorunun altından kalkmak çok zor gözükmektedir. Ufak Hesaplar
Hamilelikte ufak hesaplar yapmamak lazım. Yapılabilecek her türlü ufak da olsa sorun içeren davranış çocuğun sağlığı ile ilgili bir şey olacaktır. Bu sebeple çok net davranışlar içinde ve prensipler dahilinde hareket edeceğiz. Aklımızda soru işareti bırakan ne varsa mutlaka zararı var mı yok mu araştırmak daha da uygun olanı doktorumuza danışmak gerekir. Şimdi gelelim gebelikte kına yapılır mı sorusunun cevabına. Kına bitkisel bir üründür ve normal bir kına kimyasal madde içermez. Kullanacağınız kınanın doğallığından emin iseniz hamileliğinizin 3. ayından sonra kullanmanızda herhangi bir sakınca yoktur. Türkiye'de pek yaygın değil fakat yukarıdaki resimde görüldüğü gibi bazı ülkelerde hamilelikte göbeğe güzel motiflerle kına yapma modası vardır.
16 Mayıs 2014 Cuma
Kürtaj İçin Lokal Anestezi Mi, Genel Aneztezi Mi Tercih Edilmeli?
Kürtaj İçin Lokal Anestezi Mi, Genel Anestezi Mi Tercih Edilmeli?
Kürtajın genel anestezi altında yapılması tavsiye edilmektedir. Fakat lokal ve genel anestezinin birbirlerine karşı avantajı ve dezavantajlarını bilmek gerekir. Bu avantaj ve dezavantajların bir kısmı hastadan hastaya farklılık göstermektedir. Basit bir örnek verecek olursak daha önce doğum yapmamış bir hanım ya da daha önceki doğumları sezaryen ile doğum yapmış bir kadın için genel anestezi tercih edilmelidir. Genel anestezi ile kürtaj yapılacak ise işlemden 4 saat önce hastanın ağızdan bir şey yememesi ve içmemesi istenir. Daha önce normal doğum yapmış ya da kürtaj yaptırmış kişilerde lokal anestezi tercih edilebilir. Lokal anestezide rahim ağzı bir takım uyuşturucu maddeler ile uyuşturulur, genel anestezide damar yolu ile bir takım anestezik ilaçlar verilerek hasta uyutulur. Her iki anestezi türü ile de işlem kısa sürmesine karşın lokal anestezi 5 ila 15 dakika arasında tamamlanmaktadır. Genel anesteziden sonra ise 30 dakika kadar hastanın kendine gelmesi beklenir. Anestezi türü seçimi için doktorunuzla ortak karar almanız en mantıklı hareket olacaktır.
Kürtajın genel anestezi altında yapılması tavsiye edilmektedir. Fakat lokal ve genel anestezinin birbirlerine karşı avantajı ve dezavantajlarını bilmek gerekir. Bu avantaj ve dezavantajların bir kısmı hastadan hastaya farklılık göstermektedir. Basit bir örnek verecek olursak daha önce doğum yapmamış bir hanım ya da daha önceki doğumları sezaryen ile doğum yapmış bir kadın için genel anestezi tercih edilmelidir. Genel anestezi ile kürtaj yapılacak ise işlemden 4 saat önce hastanın ağızdan bir şey yememesi ve içmemesi istenir. Daha önce normal doğum yapmış ya da kürtaj yaptırmış kişilerde lokal anestezi tercih edilebilir. Lokal anestezide rahim ağzı bir takım uyuşturucu maddeler ile uyuşturulur, genel anestezide damar yolu ile bir takım anestezik ilaçlar verilerek hasta uyutulur. Her iki anestezi türü ile de işlem kısa sürmesine karşın lokal anestezi 5 ila 15 dakika arasında tamamlanmaktadır. Genel anesteziden sonra ise 30 dakika kadar hastanın kendine gelmesi beklenir. Anestezi türü seçimi için doktorunuzla ortak karar almanız en mantıklı hareket olacaktır.
Hamilelikte Dondurma Yenir Mi?
Hamilelikte Dondurma Yenir Mi?
Hamilelik özel bir dönemdir ve kadınlar bu dönemde kendilerinin özel olduklarının farkına varılmasını ve bu dönemdeki isteklerine cevap verilmesini ister. Hamilelikte kadınların canı değişik yiyecek ve içecekler çekebilir. Biz buna aşerme diyoruz. Dondurma normal zamanda bile severek yenilen bir yiyecektir. Hamilelik döneminde bu istek daha da artar. Zaten hamilelikte dondurmaya aşeren kadınların sayısı oldukça fazladır. Peki Hamilelikte Dordurma Yemenin Sakıncası Var Mı?
Dondurma sütten yapılan bir çeşit soğuk tatlıdır. Sütten yapıldığı için içerisinde protein ve kalsiyum bulundurur. Kalsiyum, anne karnındaki bebeğin kemik gelişimi için faydalıdır. Ayrıca içerdiği protein ile de bebeğin temel beslenme ihtiyacı karşılanır. Enerji bakımından da zengin bir yiyecektir. Bu bakımdan annenin ihtiyacı olan enerjiyi alamadığında onun için iyi bir destekleyici olacaktır. Hamilelikte dondurma yemek; doğru zamanda, doğru miktarlarda ve doğru ürünle yapılırsa faydalıdır. Doğru üründen kastımız dondurmaların temizliği ve çeşitliliğidir. Bazı dondurmalar su, şeker ve gıda boyasından ibarettir. Bu tür meybuz tarzı dondurmaların anne için bir faydası yoktur aksine buzlu oldukları için üşütüp hasta olmalarına neden olabilir. Ambalajsız açık satılan dondurmalar da tercih edilmemelidir. Dondurmayı abartmamak haftada 1-2 defa yemek gerekir. Her gün yenirse gereksiz kalori alımına dolayısıyla aşırı kilo almaya neden olabilir. Ayrıca yine dondurmayı canımızın her istediği saatte değil günün belli saatlerinde yemek gerekir. Gece dondurma yememek ve gündüz ise yemekten en az 2 saat geçtikten sonra yenmelidir. Açken yenilen bir dondurma kan şekerinin yükselmesine neden olacaktır. Bu da beraberinde başka rahatsızlıkları ortaya çıkarabilir. Ayrıca dondurmayı dolaptan çıkarttıktan sonra 5 dakika bekletip sonra tüketmek daha faydalıdır. Çok soğuk bir dondurma üşütüp hasta olmamıza ya da boğaz ağrısı gibi rahatsızlıklara neden olabilir.
İlgili aramalar: hamilelikte dondurma yenir mi? gebelikte dondurma yemenin sakıncası var mı? hamileyken dondurma yenilir mi?
Hamilelik özel bir dönemdir ve kadınlar bu dönemde kendilerinin özel olduklarının farkına varılmasını ve bu dönemdeki isteklerine cevap verilmesini ister. Hamilelikte kadınların canı değişik yiyecek ve içecekler çekebilir. Biz buna aşerme diyoruz. Dondurma normal zamanda bile severek yenilen bir yiyecektir. Hamilelik döneminde bu istek daha da artar. Zaten hamilelikte dondurmaya aşeren kadınların sayısı oldukça fazladır. Peki Hamilelikte Dordurma Yemenin Sakıncası Var Mı?
Dondurma sütten yapılan bir çeşit soğuk tatlıdır. Sütten yapıldığı için içerisinde protein ve kalsiyum bulundurur. Kalsiyum, anne karnındaki bebeğin kemik gelişimi için faydalıdır. Ayrıca içerdiği protein ile de bebeğin temel beslenme ihtiyacı karşılanır. Enerji bakımından da zengin bir yiyecektir. Bu bakımdan annenin ihtiyacı olan enerjiyi alamadığında onun için iyi bir destekleyici olacaktır. Hamilelikte dondurma yemek; doğru zamanda, doğru miktarlarda ve doğru ürünle yapılırsa faydalıdır. Doğru üründen kastımız dondurmaların temizliği ve çeşitliliğidir. Bazı dondurmalar su, şeker ve gıda boyasından ibarettir. Bu tür meybuz tarzı dondurmaların anne için bir faydası yoktur aksine buzlu oldukları için üşütüp hasta olmalarına neden olabilir. Ambalajsız açık satılan dondurmalar da tercih edilmemelidir. Dondurmayı abartmamak haftada 1-2 defa yemek gerekir. Her gün yenirse gereksiz kalori alımına dolayısıyla aşırı kilo almaya neden olabilir. Ayrıca yine dondurmayı canımızın her istediği saatte değil günün belli saatlerinde yemek gerekir. Gece dondurma yememek ve gündüz ise yemekten en az 2 saat geçtikten sonra yenmelidir. Açken yenilen bir dondurma kan şekerinin yükselmesine neden olacaktır. Bu da beraberinde başka rahatsızlıkları ortaya çıkarabilir. Ayrıca dondurmayı dolaptan çıkarttıktan sonra 5 dakika bekletip sonra tüketmek daha faydalıdır. Çok soğuk bir dondurma üşütüp hasta olmamıza ya da boğaz ağrısı gibi rahatsızlıklara neden olabilir.
İlgili aramalar: hamilelikte dondurma yenir mi? gebelikte dondurma yemenin sakıncası var mı? hamileyken dondurma yenilir mi?
Kürtaj Yaptırmak Günah Mı?
Kürtaj Yaptırmak Günah Mı?
İnsanlar hayatlarının en büyük parçası olarak inancı gördükleri için her zaman bir sorun olduğundan inanç konusunda bir destek noktası ararlar. Bu destek noktasını buldukları anda da kendilerini çok iyi hissederler. Çünkü herkes inanmak ve bu inancı doğrultusunda da bir dayanak noktası ile hayatta kalmak zorundadır. İnsanların bu inanç noktalarını anlamaları aslında çok zor bir şey değildir ancak dayanak noktası bulma noktasında insanların sorun yaşadığını biliyoruz. Yani özet olarak insanların inançlarını bir yere taşımaları ve hayatlarını da bu noktalar üzerine kurmaları gerekmektedir. Bu bağlamda da inanç her zaman insanları ayakta tutan ve hayata bağlayan detay olarak karşımıza çıkacaktır. Ahlak Anlayışı
Birçoğuna göre ahlak anlayışı genellikle cinsel objeler ve konular üzerine kuruludur. Bu sebepten hareketle herkes ahlak değerlerini bunun üzerinden açıklamaktadır. Son zamanlarda da çokça tartışıldığı gibi Kürtaj yaptırmak günah mı sorusunun üzerine birçok görüş bildirilmektedir. Bu sorunun yanıtını aslında insan kendisi inancı dahilince çok rahatça bulabilir. Çünkü bu inanç zaten insanın içinde olan ve detaylarını kendi belirleyeceği bir şeydir. Yani eğer Müslümanlık inancına sahip ise bir insan kolaylıkla Müslümanlık inancının kaynağı olan Kuran’dan istediği bilgileri kolayca elde edebilir ve bu konu hakkında tüm bilmek istediklerini o kaynaktan okuyabilir. Bu tip konularda araya aracı koymak ve insanları mutsuz etmekten kaçınmak iyi olacaktır.
İlgili aramalar: kürtaj günah mı? kürtajın günahı var mı? kürtaj yaptırmak günah mıdır?
İnsanlar hayatlarının en büyük parçası olarak inancı gördükleri için her zaman bir sorun olduğundan inanç konusunda bir destek noktası ararlar. Bu destek noktasını buldukları anda da kendilerini çok iyi hissederler. Çünkü herkes inanmak ve bu inancı doğrultusunda da bir dayanak noktası ile hayatta kalmak zorundadır. İnsanların bu inanç noktalarını anlamaları aslında çok zor bir şey değildir ancak dayanak noktası bulma noktasında insanların sorun yaşadığını biliyoruz. Yani özet olarak insanların inançlarını bir yere taşımaları ve hayatlarını da bu noktalar üzerine kurmaları gerekmektedir. Bu bağlamda da inanç her zaman insanları ayakta tutan ve hayata bağlayan detay olarak karşımıza çıkacaktır. Ahlak Anlayışı
Birçoğuna göre ahlak anlayışı genellikle cinsel objeler ve konular üzerine kuruludur. Bu sebepten hareketle herkes ahlak değerlerini bunun üzerinden açıklamaktadır. Son zamanlarda da çokça tartışıldığı gibi Kürtaj yaptırmak günah mı sorusunun üzerine birçok görüş bildirilmektedir. Bu sorunun yanıtını aslında insan kendisi inancı dahilince çok rahatça bulabilir. Çünkü bu inanç zaten insanın içinde olan ve detaylarını kendi belirleyeceği bir şeydir. Yani eğer Müslümanlık inancına sahip ise bir insan kolaylıkla Müslümanlık inancının kaynağı olan Kuran’dan istediği bilgileri kolayca elde edebilir ve bu konu hakkında tüm bilmek istediklerini o kaynaktan okuyabilir. Bu tip konularda araya aracı koymak ve insanları mutsuz etmekten kaçınmak iyi olacaktır.
İlgili aramalar: kürtaj günah mı? kürtajın günahı var mı? kürtaj yaptırmak günah mıdır?
15 Mayıs 2014 Perşembe
Kaç Kez Kürtaj Yapılabilir?
Kaç Kez Kürtaj Yapılabilir?
Kürtaj yaptırmak için herhangi bir sayı sınırlaması yoktur. Fakat altı çizerek söylüyorum kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir ve sonuç olarak kürtaj işlemi cerrahi bir operasyondur. Cerrahi operasyonlarda istenmeyen durumlar nadir de olsa ortaya çıkmaktadır. Kürtajı da sık yaptırmak riski sık göze almaktır. Kürtaj, bir estetik operasyon değildir. Olan sadece size değil içinizdeki canlıya da olmaktadır. Bu sebeple cinsel ilişki bir keyif olsa da kürtaj için keyfiyetten uzak durulmalı, kişisel korunma yöntemleri mutlaka ilişki sırasında uygulanmalıdır. Kürtajın sınırı yok diye de her defasında kürtaja başvurmak herkesi yıpratır.
br /> İlgili aramalar: kaç kez kürtaj yapılabilir? kürtajın sınırı var mıdır? kürtaj için bir sayı sınırlaması var mı? kaç defa kürtaj olunabilir? bir kadın kaç defa kürtaj olabilir?
Kürtaj yaptırmak için herhangi bir sayı sınırlaması yoktur. Fakat altı çizerek söylüyorum kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir ve sonuç olarak kürtaj işlemi cerrahi bir operasyondur. Cerrahi operasyonlarda istenmeyen durumlar nadir de olsa ortaya çıkmaktadır. Kürtajı da sık yaptırmak riski sık göze almaktır. Kürtaj, bir estetik operasyon değildir. Olan sadece size değil içinizdeki canlıya da olmaktadır. Bu sebeple cinsel ilişki bir keyif olsa da kürtaj için keyfiyetten uzak durulmalı, kişisel korunma yöntemleri mutlaka ilişki sırasında uygulanmalıdır. Kürtajın sınırı yok diye de her defasında kürtaja başvurmak herkesi yıpratır.
br /> İlgili aramalar: kaç kez kürtaj yapılabilir? kürtajın sınırı var mıdır? kürtaj için bir sayı sınırlaması var mı? kaç defa kürtaj olunabilir? bir kadın kaç defa kürtaj olabilir?
Rinoplastiden Sonra İz Kalır Mı?
Rinoplastiden Sonra İz Kalır Mı?
br /> Estetik burun ameliyatlarından sonra iz kalır mı korkusu neredeyse tüm hastalarda yaşanmaktadır. Burun ameliyatları iki teknikte yapılmaktadır. Açık burun ameliyatları ve kapalı burun ameliyatları, açık ameliyatlarda burun delikleri arasındaki tabanda ufak bir iz kalmaktadır, kapalı ameliyatlarda ise dışta hiçbir iz kalmamaktadır. Estetik ameliyatlarda yapılan dikişler çok ince iplerle ve sık olarak yapıldığı gibi görünmeyen bölgelerden ya da ciltteki çizgilerden kesi yapılarak izler belirsizleştirilmektedir. Estetik cerrahlar bu konuda oldukça başarılı ameliyatlar yapmaktadır. Hastaların bu konuda endişe duyması çok normaldir, ancak estetik yapan cerrahı doğru seçmek çok önemlidir. Çok yaygın olan burun estetiği ameliyatlarında alınan iyi sonuçlar bu konuda estetik cerrahların başarısını da ortaya koymaktadır.
br /> Estetik burun ameliyatlarından sonra iz kalır mı korkusu neredeyse tüm hastalarda yaşanmaktadır. Burun ameliyatları iki teknikte yapılmaktadır. Açık burun ameliyatları ve kapalı burun ameliyatları, açık ameliyatlarda burun delikleri arasındaki tabanda ufak bir iz kalmaktadır, kapalı ameliyatlarda ise dışta hiçbir iz kalmamaktadır. Estetik ameliyatlarda yapılan dikişler çok ince iplerle ve sık olarak yapıldığı gibi görünmeyen bölgelerden ya da ciltteki çizgilerden kesi yapılarak izler belirsizleştirilmektedir. Estetik cerrahlar bu konuda oldukça başarılı ameliyatlar yapmaktadır. Hastaların bu konuda endişe duyması çok normaldir, ancak estetik yapan cerrahı doğru seçmek çok önemlidir. Çok yaygın olan burun estetiği ameliyatlarında alınan iyi sonuçlar bu konuda estetik cerrahların başarısını da ortaya koymaktadır.
Ağdadan Sonra Ne Yapmalı?
Ağdadan Sonra Ne Yapılır?
Bayanların istenmeyen tüyler için uyguladıkları en yaygın yöntemlerden biri ağdadır. Ağda cilt için zararlı değildir, önemli olan ağda sonrasında yapılması gerekenlere dikkat etmektir. Ağda yapıldıktan sonra doğal olarak ciltte kızarıklıklar olmaktadır. Bunun sebebi ağda yapılırken cildin üstündeki ölü deride ciltten sökülmektedir. Alttan çıkan parlak ve yumuşak deri güneşten daha fazla etkilenerek cilt lekelerine maruz kalmaktadır. Bu lekelerin oluşmasını engellemek için ağda sonrası en az 24 saat güneşe maruz kalmamaktır. Güneşe çıkmak zorunda kalırsanız mutlaka koruyucu krem kullanmalısınız. Ağda yapılan bölgelerde gözenekler açık olduğu için mikrop kapma olasılığı daha yüksektir. Bu nedenle ağda yapılan bölgelerin temiz tutulmasına özen gösterilmelidir. Banyo yapmak, kese yapmak, denize girmek, havuza girmek ya da saunaya girmek sakıncalıdır. Ağda öncesi ve sonrası yapılacak bakımlara dikkat ederek istenmeyen tüylerinizden kurtulabilirsiniz. Hijyene önem verilerek son zamanlarda kullanılıp atılan spatula ve bezler hijyen sağlamaktadır. Sir ağda sonrası bacaklar ağda yağları ile temizlendikten sonra yıkanmaktadır. Temiz ve pürüzsüz bir cilt için ağda en kolay yöntemlerden biridir.
İlgili aramalar: ağdadan sonra ne yapmalı? ağda sonrası ne yapılır? ağda yaptırdıktan sonra nasıl bakım yapılır? ağda sonrası bakımı nasıl olur?
Bayanların istenmeyen tüyler için uyguladıkları en yaygın yöntemlerden biri ağdadır. Ağda cilt için zararlı değildir, önemli olan ağda sonrasında yapılması gerekenlere dikkat etmektir. Ağda yapıldıktan sonra doğal olarak ciltte kızarıklıklar olmaktadır. Bunun sebebi ağda yapılırken cildin üstündeki ölü deride ciltten sökülmektedir. Alttan çıkan parlak ve yumuşak deri güneşten daha fazla etkilenerek cilt lekelerine maruz kalmaktadır. Bu lekelerin oluşmasını engellemek için ağda sonrası en az 24 saat güneşe maruz kalmamaktır. Güneşe çıkmak zorunda kalırsanız mutlaka koruyucu krem kullanmalısınız. Ağda yapılan bölgelerde gözenekler açık olduğu için mikrop kapma olasılığı daha yüksektir. Bu nedenle ağda yapılan bölgelerin temiz tutulmasına özen gösterilmelidir. Banyo yapmak, kese yapmak, denize girmek, havuza girmek ya da saunaya girmek sakıncalıdır. Ağda öncesi ve sonrası yapılacak bakımlara dikkat ederek istenmeyen tüylerinizden kurtulabilirsiniz. Hijyene önem verilerek son zamanlarda kullanılıp atılan spatula ve bezler hijyen sağlamaktadır. Sir ağda sonrası bacaklar ağda yağları ile temizlendikten sonra yıkanmaktadır. Temiz ve pürüzsüz bir cilt için ağda en kolay yöntemlerden biridir.
İlgili aramalar: ağdadan sonra ne yapmalı? ağda sonrası ne yapılır? ağda yaptırdıktan sonra nasıl bakım yapılır? ağda sonrası bakımı nasıl olur?
Bebeklerde Yarık Dudak Neden Olur?
Bebeklerde Yarık Dudak Neden Olur?
Ana rahminde zaten yarık olan dudak ve damak 6 ila 10 hafta içerisinde birleşmektedir. Bu birleşme normal olmadığı zaman yarıklar kalıcı olmaktadır. Bu dönemde ultrason cihazı ile belirlenebilmektedir. Tam olarak nedeni bilinmese de kalıtımsal, akraba evlilikleri, hamilelik sırasında alınan ilaçlar, stres, röntgen ışınları, vitamin eksikliği, travmalar nedenler arasında sayılmaktadır. Yarık dudak ameliyatı doğumdan hemen sonra 2-3 ameliyatla geçirilebilmektedir. Önemli olan bebekler yaşını doldurmadan bu ameliyatların yapılmasıdır. Ameliyat ekip olarak yapılmaktadır. Doğumsal anomalinin birçok sebebi olsa da kesin kanıtlanan bir sebebi bulunmamaktadır. Çocuğun beslenmesi ve konuşmasını etkilediği gibi psikolojik olarak da etkilemektedir. Ameliyat edilemeyen çocuklar ilerideki yaşlarında hayata küsmektedir. Bu durumda anne ve babalara düşen en büyük görev ameliyat dönemini geçirmeden tedavisini yaptırmaktır. Bazı anne ve babalar bu durumdan kendilerini sorumlu tutmaktadır. Bu düşünce oldukça yanlış bir düşüncedir. Tıbbı bu derece ilerlediği günümüzde dudak yarıkları büyük bir başarı ile tedavi edilmektedir.
İlgili aramalar: yarık dudağın nedenleri nelerdir? yarık dudak neden olur?
Ana rahminde zaten yarık olan dudak ve damak 6 ila 10 hafta içerisinde birleşmektedir. Bu birleşme normal olmadığı zaman yarıklar kalıcı olmaktadır. Bu dönemde ultrason cihazı ile belirlenebilmektedir. Tam olarak nedeni bilinmese de kalıtımsal, akraba evlilikleri, hamilelik sırasında alınan ilaçlar, stres, röntgen ışınları, vitamin eksikliği, travmalar nedenler arasında sayılmaktadır. Yarık dudak ameliyatı doğumdan hemen sonra 2-3 ameliyatla geçirilebilmektedir. Önemli olan bebekler yaşını doldurmadan bu ameliyatların yapılmasıdır. Ameliyat ekip olarak yapılmaktadır. Doğumsal anomalinin birçok sebebi olsa da kesin kanıtlanan bir sebebi bulunmamaktadır. Çocuğun beslenmesi ve konuşmasını etkilediği gibi psikolojik olarak da etkilemektedir. Ameliyat edilemeyen çocuklar ilerideki yaşlarında hayata küsmektedir. Bu durumda anne ve babalara düşen en büyük görev ameliyat dönemini geçirmeden tedavisini yaptırmaktır. Bazı anne ve babalar bu durumdan kendilerini sorumlu tutmaktadır. Bu düşünce oldukça yanlış bir düşüncedir. Tıbbı bu derece ilerlediği günümüzde dudak yarıkları büyük bir başarı ile tedavi edilmektedir.
İlgili aramalar: yarık dudağın nedenleri nelerdir? yarık dudak neden olur?
14 Mayıs 2014 Çarşamba
AHA (Alfa Hidroksit Asit)
AHA Nedir?
Alfa hidroksit asitler cildi yüzeye çıkarıcı özellikleri ile bilinmektedir. Kısaca cildin dokusunu değiştirmektedir. Hücre yenilenmesinde kullanılmaktadır. AHA toksik yani zehirli değildir. Üzüm, elma, şeker kamışı gibi meyvelerde doğal olarak bulunmaktadır. AHA’ların etkisi zamanla artmaktadır ancak kullanıma son verildiği zaman cilt problemleri yeniden ortaya çıkmaktadır. Ciltteki kırışıklıları azaltarak cildin genel görünümünü düzeltmektedir. Kozmetik ürünlerde kullanılarak cildi güzelleştirmek ve kırışıklıkları önlemek için kullanılmaktadır.
Alfa hidroksit asitler cildi yüzeye çıkarıcı özellikleri ile bilinmektedir. Kısaca cildin dokusunu değiştirmektedir. Hücre yenilenmesinde kullanılmaktadır. AHA toksik yani zehirli değildir. Üzüm, elma, şeker kamışı gibi meyvelerde doğal olarak bulunmaktadır. AHA’ların etkisi zamanla artmaktadır ancak kullanıma son verildiği zaman cilt problemleri yeniden ortaya çıkmaktadır. Ciltteki kırışıklıları azaltarak cildin genel görünümünü düzeltmektedir. Kozmetik ürünlerde kullanılarak cildi güzelleştirmek ve kırışıklıkları önlemek için kullanılmaktadır.
Agoni
Agoni Nedir?
Her hangi bir canlı varlığın hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. Yani canlı varlıkların ölümüdür. Ölümden önce kısa ya da uzun olmak üzere agoni adı verilen bir can çekişme devresi yaşanmaktadır. Bu devrede dolaşım ve solunum sistemlerinde iyileşmesi mümkün olmayan değişiklikler meydana gelmektedir. Agoni devresi birkaç dakika ya da birkaç gün sürebilmektedir.
Her hangi bir canlı varlığın hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. Yani canlı varlıkların ölümüdür. Ölümden önce kısa ya da uzun olmak üzere agoni adı verilen bir can çekişme devresi yaşanmaktadır. Bu devrede dolaşım ve solunum sistemlerinde iyileşmesi mümkün olmayan değişiklikler meydana gelmektedir. Agoni devresi birkaç dakika ya da birkaç gün sürebilmektedir.
11 Mayıs 2014 Pazar
Kürtaj Sırasında Bebek Acı Çeker Mi?
Kürtaj Sırasında Bebek Acı Hisseder Mi?
Bebek anne karnında hayata gelen bir mucizedir. Bebeğin anne karnında geliştiği sırada kürtaj yoluyla dışarı alınması günümüzde halen tartışmalardaki yerini korumaktadır. Bebeğin yaşama hakkının elinden alındığını savunanlar, daha da ileriye gidip tecavüz sonucu bile olsa ne pahasına olursa olsun bebeğin dünyaya gelmesi gerektiğini savunanlar, yasal sınırına kadar kürtaja yeşil ışık yakanlar ve kürtaja daha ileri zamanlara kadar da yeşil ışık yakanlar var. Kürtaj ile bebeğin yaşam hakkı elinden alındığı bir gerçektir fakat yine de kürtaja başvurulmaktadır. Kimse kürtaj sırasında bebeğin acı çekmesini istemez hatta bunu düşünmek bile istemez. Bir İngiliz tıp dergisi bebeğin doğmayana kadar anne karnında acı çekmediğini savunmaktadır. Acı duygusuyla dünyaya geldikten sonra tanıştığını belirtmektedir. Dergiye göre; Bir bebeğin beyin gelişiminin tamamlanması onun acı duygusunun olduğu anlamına gelmiyor. Anne karnı güvenli bir yapı olduğundan bebek burada acı duygusunu bilmiyor. Bebeğin acı hissetmesi için psikolojik gelişimini de tamamlaması ve dış dünyadaki uyaranlarla temasa geçmesi gerekiyor. Ülkemizde yasal olarak 10 haftaya kadar gebelik sonlandırılabiliyor. Bu dönemde bebeğin kalp atışları duyuluyor ancak beyin gelişimi tamamlanmamış oluyor. Beyin gelişimi olmayan bir bebeğin acı çekmesi düşünülemez. Kürtaj genel yada lokal anestezi ile yapılır. Annenin kürtaj sırasında acı çekmemesi için anestezi şarttır. Bebeğe anestezi ya da ağrı kesici ilaç vermek anneye zarar verebileceğinden dolayı verilmez. Bebeğin ağrı kesiciye ihtiyacı olmadığı açıklanmaktadır.
İlgili aramalar: kürtaj sırasında bebek acı çeker mi? kürtajda bebek acı duyar mı? kürtaj yapılırken bebek acı hisseder mi?
Bebek anne karnında hayata gelen bir mucizedir. Bebeğin anne karnında geliştiği sırada kürtaj yoluyla dışarı alınması günümüzde halen tartışmalardaki yerini korumaktadır. Bebeğin yaşama hakkının elinden alındığını savunanlar, daha da ileriye gidip tecavüz sonucu bile olsa ne pahasına olursa olsun bebeğin dünyaya gelmesi gerektiğini savunanlar, yasal sınırına kadar kürtaja yeşil ışık yakanlar ve kürtaja daha ileri zamanlara kadar da yeşil ışık yakanlar var. Kürtaj ile bebeğin yaşam hakkı elinden alındığı bir gerçektir fakat yine de kürtaja başvurulmaktadır. Kimse kürtaj sırasında bebeğin acı çekmesini istemez hatta bunu düşünmek bile istemez. Bir İngiliz tıp dergisi bebeğin doğmayana kadar anne karnında acı çekmediğini savunmaktadır. Acı duygusuyla dünyaya geldikten sonra tanıştığını belirtmektedir. Dergiye göre; Bir bebeğin beyin gelişiminin tamamlanması onun acı duygusunun olduğu anlamına gelmiyor. Anne karnı güvenli bir yapı olduğundan bebek burada acı duygusunu bilmiyor. Bebeğin acı hissetmesi için psikolojik gelişimini de tamamlaması ve dış dünyadaki uyaranlarla temasa geçmesi gerekiyor. Ülkemizde yasal olarak 10 haftaya kadar gebelik sonlandırılabiliyor. Bu dönemde bebeğin kalp atışları duyuluyor ancak beyin gelişimi tamamlanmamış oluyor. Beyin gelişimi olmayan bir bebeğin acı çekmesi düşünülemez. Kürtaj genel yada lokal anestezi ile yapılır. Annenin kürtaj sırasında acı çekmemesi için anestezi şarttır. Bebeğe anestezi ya da ağrı kesici ilaç vermek anneye zarar verebileceğinden dolayı verilmez. Bebeğin ağrı kesiciye ihtiyacı olmadığı açıklanmaktadır.
İlgili aramalar: kürtaj sırasında bebek acı çeker mi? kürtajda bebek acı duyar mı? kürtaj yapılırken bebek acı hisseder mi?
Aktinomikoz
Aktinomikoz Nedir?
Ağızda bulunan ve havasız ortamlarda yaşabilen mantarların sebep olduğu bir hastalıktır. Hastalığa teşhis koyulması için öncelikle mantarın teşhisi koyulmalıdır. Tedavisi ise hastalığın bulunduğu bölgeye göre değişmektedir. Hastalık tedavi edilmediği takdirde apandisite ve akciğerlere kadar yayılmaktadır. Hastalığın tedavisi ise damar yolu ile her gün penisilin verilmesidir. Hastalık bazen diş çekiminden sonra ortaya çıkar ve yavaş gelişir. Sık görüldüğü bölgeler ise karın boşluğu ve göğüs organlarında bulunur.
Ağızda bulunan ve havasız ortamlarda yaşabilen mantarların sebep olduğu bir hastalıktır. Hastalığa teşhis koyulması için öncelikle mantarın teşhisi koyulmalıdır. Tedavisi ise hastalığın bulunduğu bölgeye göre değişmektedir. Hastalık tedavi edilmediği takdirde apandisite ve akciğerlere kadar yayılmaktadır. Hastalığın tedavisi ise damar yolu ile her gün penisilin verilmesidir. Hastalık bazen diş çekiminden sonra ortaya çıkar ve yavaş gelişir. Sık görüldüğü bölgeler ise karın boşluğu ve göğüs organlarında bulunur.
10 Mayıs 2014 Cumartesi
Akromiyon
Akromiyon Nedir?
Omuz ucu ya da omuz çıkıntısıdır. Omuz ağrısı en sık görülen fiziksel rahatsızlıklardan biridir. Omuz geniş bir hareket yelpazesi oluşturan eklemlerden oluşmaktadır ancak çok farklı problemlere karşı savunmasızdır. Akromiyon; gece ağrısı, güç ve hareket kaybı, kol kaldırılması sonucu oluşan ağrılar, dinlenme ile geçmeyen omuz ağrısı gibi şikayetlerle daha çok kendini gösterir. Oluşan bu ağrı sonucu fiziksel hareketler kısıtlanmaktadır.
Omuz ucu ya da omuz çıkıntısıdır. Omuz ağrısı en sık görülen fiziksel rahatsızlıklardan biridir. Omuz geniş bir hareket yelpazesi oluşturan eklemlerden oluşmaktadır ancak çok farklı problemlere karşı savunmasızdır. Akromiyon; gece ağrısı, güç ve hareket kaybı, kol kaldırılması sonucu oluşan ağrılar, dinlenme ile geçmeyen omuz ağrısı gibi şikayetlerle daha çok kendini gösterir. Oluşan bu ağrı sonucu fiziksel hareketler kısıtlanmaktadır.
Bebek Hastayken Aşı Yapılır Mı?
Bebek Hastayken Aşı Yapılır Mı?
Hasta çocuklara aşı yapılması doktorların çoğu tarafından sıcak bakılmayan bir durumdur. Bazı doktorlar basit hastalıklarda aşı yapılmasının bir sakıncası olmadığını savunsa da kimsenin çocuğunu böyle bir durum için riske sokmak isteyeceğini düşünmüyorum. Çocuklarda aşıdan sonra ateş yükselmesi çok sık rastlanılan bir reaksiyondur. Çocuğunuzun basit de olsa ateşli bir hastalık geçirdiği dönemde aşı yaptırmanız onun daha da ateşlenmesine hatta havale geçirmesine neden olabilir. Bu tür istenmeyen durumlara rastlanılmaktadır. Kendi çocuğumu aşı için götürdüğümde doktor muayenesinde ateşinin biraz yüksek olduğu söylendi. Aşı için 5 gün beklemem gerekti fakat biraz sabırla kazasız belasız geçirdik. Çocuklarınızın aşısını mutlaka zamanında yaptırın fakat hastayken mutlaka iyileşmesini bekleyin. Aşının tek yapacağı sorun ateş yüksekliği değildir. Genelde şişlik, kızarıklık gibi yan etkileri olsa da alerji, ishal, kusma ve benzeri daha ağır yan etkileri de olabilir. Zaten ishali olan bir çocukta ishalin aşı sebebiyle daha ağır geçmesi ciddi bir sorundur ve hayati tehlikesi bile vardır. Unutmayalım ki aşı dediğimiz şey aslında hastalığın mikrobunun bağışıklık sisteminin üstesinden gelebileceği kadar düşük dozda vücuda enjekte edilmesidir. Böylece bağışıklık sistemi vücuda giren mikrobu tanıyor ve onunla nasıl mücadele edeceğini öğreniyor. Hastayken bebeğe aşı yaptırmak, mücadele sırasında bağışıklık sisteminin aynı anda 2 cephede savaşması anlamına gelir. Buradan mantık yürüttüğümüzde bile çocuğumuzu böyle bir mücadelenin merkezi haline getirmememiz gerektiği umarım anlaşılmıştır. Bebeğinizle sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
Hasta çocuklara aşı yapılması doktorların çoğu tarafından sıcak bakılmayan bir durumdur. Bazı doktorlar basit hastalıklarda aşı yapılmasının bir sakıncası olmadığını savunsa da kimsenin çocuğunu böyle bir durum için riske sokmak isteyeceğini düşünmüyorum. Çocuklarda aşıdan sonra ateş yükselmesi çok sık rastlanılan bir reaksiyondur. Çocuğunuzun basit de olsa ateşli bir hastalık geçirdiği dönemde aşı yaptırmanız onun daha da ateşlenmesine hatta havale geçirmesine neden olabilir. Bu tür istenmeyen durumlara rastlanılmaktadır. Kendi çocuğumu aşı için götürdüğümde doktor muayenesinde ateşinin biraz yüksek olduğu söylendi. Aşı için 5 gün beklemem gerekti fakat biraz sabırla kazasız belasız geçirdik. Çocuklarınızın aşısını mutlaka zamanında yaptırın fakat hastayken mutlaka iyileşmesini bekleyin. Aşının tek yapacağı sorun ateş yüksekliği değildir. Genelde şişlik, kızarıklık gibi yan etkileri olsa da alerji, ishal, kusma ve benzeri daha ağır yan etkileri de olabilir. Zaten ishali olan bir çocukta ishalin aşı sebebiyle daha ağır geçmesi ciddi bir sorundur ve hayati tehlikesi bile vardır. Unutmayalım ki aşı dediğimiz şey aslında hastalığın mikrobunun bağışıklık sisteminin üstesinden gelebileceği kadar düşük dozda vücuda enjekte edilmesidir. Böylece bağışıklık sistemi vücuda giren mikrobu tanıyor ve onunla nasıl mücadele edeceğini öğreniyor. Hastayken bebeğe aşı yaptırmak, mücadele sırasında bağışıklık sisteminin aynı anda 2 cephede savaşması anlamına gelir. Buradan mantık yürüttüğümüzde bile çocuğumuzu böyle bir mücadelenin merkezi haline getirmememiz gerektiği umarım anlaşılmıştır. Bebeğinizle sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
8 Mayıs 2014 Perşembe
Alfa Fetoprotein (AFP) Nedir?
Alfa Fetoprotein Nedir?
Hamilelikte anne karnındaki bebeğin karaciğerinde üretilen bir proteindir. Anne karnındaki bebekte üretilen bu proteinin görevi henüz bilinmemektedir. Karaciğerde üretilen AFP bebeğin kanına geçmekle kalmıyor, amnion suyuna ve anne karnına da geçer. AFP testi gebeliğin 16 ila 20 haftaları arasında yapılması iyi sonuç vermektedir. Tüm hamile bayanlara yapılması gereken bir testtir. Bu testin amacı bebekte oluşabilecek hastalıkları taramaktır.
Hamilelikte anne karnındaki bebeğin karaciğerinde üretilen bir proteindir. Anne karnındaki bebekte üretilen bu proteinin görevi henüz bilinmemektedir. Karaciğerde üretilen AFP bebeğin kanına geçmekle kalmıyor, amnion suyuna ve anne karnına da geçer. AFP testi gebeliğin 16 ila 20 haftaları arasında yapılması iyi sonuç vermektedir. Tüm hamile bayanlara yapılması gereken bir testtir. Bu testin amacı bebekte oluşabilecek hastalıkları taramaktır.
Gebelikte Stresin Zararları
Gebelikte Stresin Zararları
Anne adayları gebelik döneminde bazı durumlardan dolayı üzüntü, sıkıntı ve stres yaşayabilmektedir. Bu durumun anneye zararından çok anne karnında olan bebeğe zararı vardır. Çünkü yapılan araştırmalarda anne karnındaki bebeğin, annenin durumundan etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Annenin yaşadığı hüzün, asabiyet, mutluluk, heyecan, korku gibi duygular bebeğe hormonlar vasıtası ile geçmektedir. Anne bir duyguyu yaşarken o duyguya özel bir hormon salgılar ve bu hormon kan dolaşımı ile bebeğe geçer. Bu da bebeğin bu duyguyu yaşamasına neden olur.
Peki, annenin yaşadığı stres bebekte nasıl etkiler oluşturur?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi annenin içinde bulunduğu ruh hali bebeği doğrudan etkilemektedir. Bu durum araştırmalarla sabittir. Annenin yaşadığı yüksek streste aynı şekilde bebeği doğrudan etkilemekte ve bazı olumsuz sonuçlar oluşturmaktadır. Bu sonuçlar ise; düşük ihtimalinin artması, bebeğin erken doğması, bebeğin doğumundaki ağırlının az olması, zihinsel bazı bozukluklar, duygusal problemler, asabiyet gibi sorunlardır.
Anne adayının kendi sağlığı ve bebeğinin sağlığı açısından stres, üzüntü, bunalım gibi duygular içine girmemesi gerekmektedir. Bu duygular doğrudan bebeği etkilediği için de bu durumlara acil bir şekilde çözüm üretilmesi gerekir. Öncelikle dikkat etmeniz gereken ilk şey sizi strese ve üzüntüye sokan etkenlerden kurtulmanızdır. Bu konuda yakınlarınızdan yardım almanız yararlı olacaktır. Düzenli ve sağlıklı beslenme, düzenli uyku, doktorunuzun önerdiği bir egzersiz programı bu gibi ruhsal durumlar için sizin alabileceğiniz önlemlerden bazıları. Fakat durumunuz ile kendiniz baş edemiyorsanız bu durumda bir psikologa gitmenizde yarar olacaktır.
Anne adayları gebelik döneminde bazı durumlardan dolayı üzüntü, sıkıntı ve stres yaşayabilmektedir. Bu durumun anneye zararından çok anne karnında olan bebeğe zararı vardır. Çünkü yapılan araştırmalarda anne karnındaki bebeğin, annenin durumundan etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Annenin yaşadığı hüzün, asabiyet, mutluluk, heyecan, korku gibi duygular bebeğe hormonlar vasıtası ile geçmektedir. Anne bir duyguyu yaşarken o duyguya özel bir hormon salgılar ve bu hormon kan dolaşımı ile bebeğe geçer. Bu da bebeğin bu duyguyu yaşamasına neden olur.
Peki, annenin yaşadığı stres bebekte nasıl etkiler oluşturur?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi annenin içinde bulunduğu ruh hali bebeği doğrudan etkilemektedir. Bu durum araştırmalarla sabittir. Annenin yaşadığı yüksek streste aynı şekilde bebeği doğrudan etkilemekte ve bazı olumsuz sonuçlar oluşturmaktadır. Bu sonuçlar ise; düşük ihtimalinin artması, bebeğin erken doğması, bebeğin doğumundaki ağırlının az olması, zihinsel bazı bozukluklar, duygusal problemler, asabiyet gibi sorunlardır.
Anne adayının kendi sağlığı ve bebeğinin sağlığı açısından stres, üzüntü, bunalım gibi duygular içine girmemesi gerekmektedir. Bu duygular doğrudan bebeği etkilediği için de bu durumlara acil bir şekilde çözüm üretilmesi gerekir. Öncelikle dikkat etmeniz gereken ilk şey sizi strese ve üzüntüye sokan etkenlerden kurtulmanızdır. Bu konuda yakınlarınızdan yardım almanız yararlı olacaktır. Düzenli ve sağlıklı beslenme, düzenli uyku, doktorunuzun önerdiği bir egzersiz programı bu gibi ruhsal durumlar için sizin alabileceğiniz önlemlerden bazıları. Fakat durumunuz ile kendiniz baş edemiyorsanız bu durumda bir psikologa gitmenizde yarar olacaktır.
Gebeliğin Etkileri
Gebeliğin Etkileri
Gebelik özellikle bayanları çok derinden etkileyen ve bu esnada bütün duygularının ön plana çıktığı bir evredir. Bayanlar genellikle gebelik halinde psikolojik olarak da destek almalıdırlar. Çünkü bu dönemde her söyleneni daha fazla duygusal olarak almakta ve söylenebilecek ufacık bir lafa karşı bile çok çabuk etkilenebilmektedir.
Bayanlar iki can taşıdıkları gebelik dönemlerinde hassas oldukları için anneye söylenecek sözlere çok dikkat etmek gerekmektedir. Kötü sözlerden kaçınılmalı ve yapılacak olan hareketlerimize bile çok dikkat etmeliyiz. Ayrıca bu durumların dışında bayanlar bu dönemlerde sürekli olarak isteklerde bulunabilirler. Bu istekler mutlaka yerine getirilmelidir. Çünkü bu durumlarda bayanların herhangi bir isteğinin yapılmaması halinde bayanların direk olarak etkileneceği ve bu durumda herhangi bir etkilenme sonucunda doğacak olan çocuğunda etkileneceğini bildiğimiz için mutlaka gebelik döneminde istediklerini yerine getirmeliyiz. Gebelik döneminde hassas olan bayanlara mutlaka ufak sürprizler yapılmalı ve gönülleri hoş tutulmalıdır. Çünkü annenin mutlu olması bebeğin daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
Başka bir etki ise bayanlarda kilo alma problemi olacaktır. Kilo alma problemini bayanlara yansıtmamamız en önemli husustur. Çünkü bayanların mümkün olduğunca moralinin yüksek tutulması gerekmektedir. Gebelik dönemi bayanların aldığı kilolarla ilgili herhangi bir takıntısı oluştuğunda bunu gidermek için onlara iltifat etmeyi denemeniz gerekmektedir. Bunu yapmanız eşinizin ve doğacak olan çocuğunuzun sağlığı için daha yararlı olacaktır.
Gebelik özellikle bayanları çok derinden etkileyen ve bu esnada bütün duygularının ön plana çıktığı bir evredir. Bayanlar genellikle gebelik halinde psikolojik olarak da destek almalıdırlar. Çünkü bu dönemde her söyleneni daha fazla duygusal olarak almakta ve söylenebilecek ufacık bir lafa karşı bile çok çabuk etkilenebilmektedir.
Bayanlar iki can taşıdıkları gebelik dönemlerinde hassas oldukları için anneye söylenecek sözlere çok dikkat etmek gerekmektedir. Kötü sözlerden kaçınılmalı ve yapılacak olan hareketlerimize bile çok dikkat etmeliyiz. Ayrıca bu durumların dışında bayanlar bu dönemlerde sürekli olarak isteklerde bulunabilirler. Bu istekler mutlaka yerine getirilmelidir. Çünkü bu durumlarda bayanların herhangi bir isteğinin yapılmaması halinde bayanların direk olarak etkileneceği ve bu durumda herhangi bir etkilenme sonucunda doğacak olan çocuğunda etkileneceğini bildiğimiz için mutlaka gebelik döneminde istediklerini yerine getirmeliyiz. Gebelik döneminde hassas olan bayanlara mutlaka ufak sürprizler yapılmalı ve gönülleri hoş tutulmalıdır. Çünkü annenin mutlu olması bebeğin daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
Başka bir etki ise bayanlarda kilo alma problemi olacaktır. Kilo alma problemini bayanlara yansıtmamamız en önemli husustur. Çünkü bayanların mümkün olduğunca moralinin yüksek tutulması gerekmektedir. Gebelik dönemi bayanların aldığı kilolarla ilgili herhangi bir takıntısı oluştuğunda bunu gidermek için onlara iltifat etmeyi denemeniz gerekmektedir. Bunu yapmanız eşinizin ve doğacak olan çocuğunuzun sağlığı için daha yararlı olacaktır.
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Akson
Akson Nedir?
Sinir hücrelerinin en belirgin ve uzun olanıdır. Uzun boru şeklinde bir yapıya sahip olan akson çok uzak yerlere ulaşmaktadır. Bel bölgesinde bulunan omurilik hücresinden çıkan ve ayağa kadar uzanan aksonun boyu 80 cm kadar ulaşmaktadır. Aksonlar genellikle dışlarında bir yağ kılıfı ile sarmalanılarak çevreden izole edilmektedir. Bu izolasyon ne kadar kalın olursa hızı o oranda artmaktadır.
Sinir hücrelerinin en belirgin ve uzun olanıdır. Uzun boru şeklinde bir yapıya sahip olan akson çok uzak yerlere ulaşmaktadır. Bel bölgesinde bulunan omurilik hücresinden çıkan ve ayağa kadar uzanan aksonun boyu 80 cm kadar ulaşmaktadır. Aksonlar genellikle dışlarında bir yağ kılıfı ile sarmalanılarak çevreden izole edilmektedir. Bu izolasyon ne kadar kalın olursa hızı o oranda artmaktadır.
2014 Karın Germe Ameliyatı Fiyatları
2014 Karın Germe Ameliyatı FiyatlarıKarın bölgesinde oluşan aşırı yağ birikimi, sarkma, çatlaklar gibi deformasyonların giderilmesi için yapılan ameliyatlar sağlık açısından da olumlu etkiler yaratmaktadır. Özellikle hamilelik sonrasında ortaya çıkan deformasyonlar, aşırı kilo alma ya da verme sonucu oluşan deformasyonlar karın germe ameliyatı ile giderilmektedir. Karın germe fiyatları $1250 (yaklaşık 2500 tl) ile $2000 (yaklaşık 4000 tl) arasında değişim göstermektedir.
5 Mayıs 2014 Pazartesi
Alel
Alel Nedir?
Bir karakter üzerinde farklı ya da aynı yönde etkili olan, iki veya daha fazla olan genlerden her biridir. Özellikle bir kromozomun bir lokusundaki iki veya daha fazla seçenekli gen çeşidini anlatmak için kullanılmaktadır. Kromozomlardaki genler alel denilen genlerden oluşmaktadır. Aynı karakteristik özelliği kodlayan ancak farklı kodlar taşıdığı için farklı özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan genlerden her biri alel’dir.
Bir karakter üzerinde farklı ya da aynı yönde etkili olan, iki veya daha fazla olan genlerden her biridir. Özellikle bir kromozomun bir lokusundaki iki veya daha fazla seçenekli gen çeşidini anlatmak için kullanılmaktadır. Kromozomlardaki genler alel denilen genlerden oluşmaktadır. Aynı karakteristik özelliği kodlayan ancak farklı kodlar taşıdığı için farklı özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan genlerden her biri alel’dir.
Koltukaltı Kokusu Nasıl Giderilir?
Koltukaltı Kokusu Nasıl Giderilir?
Koltuk altına sıkılan deodorantlar ve roll-on'lar koltukaltı kokusunu geçici olarak ortadan kaldırırlar. Reklamlarda bu ürünler sanki koltuk altı kokularını tamamen ortadan kaldırıyormuş gibi lanse edilse de durum hiç de öyle değildir. Bu ürünler ya koltukaltında terlemeyi önleyen ya da teri emen bir takım kimyasallar içerir. İçerilerinde kimyasal maddeler bulunduğundan bu ürünlerde dikkatli kullanılmalıdır. Bilindik markaların dışına pek çıkmamak da fayda vardır. Bazılarının içerdiği kimyasallar cildimize zarar verebilir. Koltuk altı kokusunu gidermek için öncelikle koltukaltımızın terlemesinin önüne geçmekte fayda vardır. Bunun için sıcak havalarda daha ince giyinmek faydalı olacaktır. Bunun dışında günlük duşumuzu almalı ve koltukaltı kıllarını uzatmamalıyız. Bazı hastalıklarda insanlarda aşırı terlemeye neden olur. Bu tür hastalıklar için doktora danışılmalıdır. Bunun dışında bazı ameliyatlar ile koltukaltı ter bezleri azaltılıp terlemenin en aza indirilmesi mümkündür.
Koltuk altına sıkılan deodorantlar ve roll-on'lar koltukaltı kokusunu geçici olarak ortadan kaldırırlar. Reklamlarda bu ürünler sanki koltuk altı kokularını tamamen ortadan kaldırıyormuş gibi lanse edilse de durum hiç de öyle değildir. Bu ürünler ya koltukaltında terlemeyi önleyen ya da teri emen bir takım kimyasallar içerir. İçerilerinde kimyasal maddeler bulunduğundan bu ürünlerde dikkatli kullanılmalıdır. Bilindik markaların dışına pek çıkmamak da fayda vardır. Bazılarının içerdiği kimyasallar cildimize zarar verebilir. Koltuk altı kokusunu gidermek için öncelikle koltukaltımızın terlemesinin önüne geçmekte fayda vardır. Bunun için sıcak havalarda daha ince giyinmek faydalı olacaktır. Bunun dışında günlük duşumuzu almalı ve koltukaltı kıllarını uzatmamalıyız. Bazı hastalıklarda insanlarda aşırı terlemeye neden olur. Bu tür hastalıklar için doktora danışılmalıdır. Bunun dışında bazı ameliyatlar ile koltukaltı ter bezleri azaltılıp terlemenin en aza indirilmesi mümkündür.
4 Mayıs 2014 Pazar
Koltuk Altı Neden Kokar?
Koltuk Altı Neden Kokar?
Ter, vücudumuzdaki fazla tuzu ve zehirli maddeleri dışarı atmak için gerekli bir eylemdir. Özellikle yaz aylarında görülen terlemeler sonucu vücutta kötü kokular meydana gelebilir. Koltuk altı dediğimiz, kolumuzun gövdemizle birleştiği yerin alt tarafı(omuzun altı) diğer bölgelere göre daha ağır kokunun olduğu bölgeler arasındadır. Koltuk altının kokması bu bölgenin terlemesinden ve havasız kalmasından dolayı meydana gelir. Zaten dikkat edersek vücutta kötü kokunun öncelikli nedeni terleme ve havasızlıktır. Koltuk altı bölgesindeki kılların uzun olması kötü kokuyu daha da arttıracaktır. Burada kokuya sebep olan aslında terleme ve havasızlık değil koltuk altındaki nemli ortamda üreyen bakterilerdir. Ter içerisinde bakteriler için besin kaynağı olan mineraller ve yağlar bulunur. Terleyen bir bölge havalanmaz ise kurumaz, kurumaz ise de bakteri oluşumuna zemin hazırlar. Böylelikle koku oluşur. Koltuk altı neden kokar sorusunun en büyük cevabı bu olsa da yediğimiz yiyecekler, ten yapımız ve bazı hastalıklar bu kokuyu daha ağır bir hale getirerek bizi zor durumda bırakabilir. Böyle bir durumda bir doktora danışmak en iyisidir.
Ter, vücudumuzdaki fazla tuzu ve zehirli maddeleri dışarı atmak için gerekli bir eylemdir. Özellikle yaz aylarında görülen terlemeler sonucu vücutta kötü kokular meydana gelebilir. Koltuk altı dediğimiz, kolumuzun gövdemizle birleştiği yerin alt tarafı(omuzun altı) diğer bölgelere göre daha ağır kokunun olduğu bölgeler arasındadır. Koltuk altının kokması bu bölgenin terlemesinden ve havasız kalmasından dolayı meydana gelir. Zaten dikkat edersek vücutta kötü kokunun öncelikli nedeni terleme ve havasızlıktır. Koltuk altı bölgesindeki kılların uzun olması kötü kokuyu daha da arttıracaktır. Burada kokuya sebep olan aslında terleme ve havasızlık değil koltuk altındaki nemli ortamda üreyen bakterilerdir. Ter içerisinde bakteriler için besin kaynağı olan mineraller ve yağlar bulunur. Terleyen bir bölge havalanmaz ise kurumaz, kurumaz ise de bakteri oluşumuna zemin hazırlar. Böylelikle koku oluşur. Koltuk altı neden kokar sorusunun en büyük cevabı bu olsa da yediğimiz yiyecekler, ten yapımız ve bazı hastalıklar bu kokuyu daha ağır bir hale getirerek bizi zor durumda bırakabilir. Böyle bir durumda bir doktora danışmak en iyisidir.
2014 Alın Germe Ameliyatı Fiyatları
2014 Alın Germe Ameliyatı Fiyatları
Yaşlılığın ilk bakışta farkedilen en büyük işaretlerinden bir tanesi yüzdeki kırışıklıklardır. Yaşın ilerlemesi ile alında oluşan kırışıkların giderilmesi için kozmetik açıdan yapılan girişimler bir yere kadar cevap verebilir fakar iir yerden sonra çözümü cerrahidir. Estetik cerrahlar tarafından çok sık yapılan bir ameliyattır. Alında kırışıklık olması, çatık kaşlara sahip olmak ve kaş düşüklüğü olan kişiler yorgun ve kızgın bir yüz ifadesine sahip olurlar. Bu durum kişileri daha da yaşlı göstermektedir ve bu durum kişileri psikolojik olarak da etkilemektedir. Hastalar hem fiziksel hem psikolojik açıdan rahatlamak için bıçak altına yatmaktan çekince duymazlar. Çok pahalı bir ameliyat olmasa da alın germe ameliyatı fiyatları 3 aşağı 5 yukarı bir çok merkezde aynıdır. Yine de, hastane kalitesi ve cerrahın başarısına göre alın germe ameliyatı fiyatları 1000 dolar ile 3000 dolar gibi fiyat aralıkları ile yapılmaktadır.
Yaşlılığın ilk bakışta farkedilen en büyük işaretlerinden bir tanesi yüzdeki kırışıklıklardır. Yaşın ilerlemesi ile alında oluşan kırışıkların giderilmesi için kozmetik açıdan yapılan girişimler bir yere kadar cevap verebilir fakar iir yerden sonra çözümü cerrahidir. Estetik cerrahlar tarafından çok sık yapılan bir ameliyattır. Alında kırışıklık olması, çatık kaşlara sahip olmak ve kaş düşüklüğü olan kişiler yorgun ve kızgın bir yüz ifadesine sahip olurlar. Bu durum kişileri daha da yaşlı göstermektedir ve bu durum kişileri psikolojik olarak da etkilemektedir. Hastalar hem fiziksel hem psikolojik açıdan rahatlamak için bıçak altına yatmaktan çekince duymazlar. Çok pahalı bir ameliyat olmasa da alın germe ameliyatı fiyatları 3 aşağı 5 yukarı bir çok merkezde aynıdır. Yine de, hastane kalitesi ve cerrahın başarısına göre alın germe ameliyatı fiyatları 1000 dolar ile 3000 dolar gibi fiyat aralıkları ile yapılmaktadır.
3 Mayıs 2014 Cumartesi
Hamilelikte Tırnak Morarması
Hamilelikte Tırnak Morarması
Hamilelik döneminde tırnaklarda morarma sık rastlanılan bir durum değildir ve hamilelikle ilişkilendirilmesi oldukça zordur. Tırnaklarda morarma var ise genellikle hamilelik dışında başka bir nedenden dolayıdır fakat bebeğin gelişimiyle birlikte içeride organlara ve damarlara yapacağı basınç da buna neden oluyor olabilir. Bebeğin baskısıyla olma ihtimali epey düşüktür. Bu sebeple hamilelikte tırnak morarmasından ziyade tırnak morarmasının genel sebeplerine bakalım.
Eğer tırnağınızı sert bir şekilde bir yere çarpar, darbeye maruz bırakır ya da kapı arası ve benzeri bir yerde sıkıştırırsanız morarır. Bu tip morarmalar bir süre sonra kendiliğinden iyileşir. Sadece iyileşme sürecini hızlandırmak için doktora gidebilirsiniz.
Tırnakta morarmanın diğer önemli bir nedeni tırnakların olduğu bölgedeki kan dolaşımının bozulmasıdır. Buna bebeğin içeride yapmış olduğu baskı sebep oluyor olabilir. Astım ve bronşit gibi solunum hastalıkları da tırnak morarması nedenleri arasındadır. Bu kişiler vücutlarına yeterli oksijeni alamazlar ve bunun bir sonucu olarak kan değerleri kötüleşir. Yeteri oksijeni bulundurmayan kan da sadece tırnaklarda değil tüm vücutta morarmalara sebep olabilir.
Bunların dışında tırnak morarması ihmal edilmemesi gereken bir sağlık sorununun işareti olabilir. Özellikle hamilelikte tırnak morarması olduğunda bu sorunu derhal doktorunuza bildirin. Sizden bazı tetkikler isteyip morarmanın nedenini araştırmak isteyecektir.
Hamilelik döneminde tırnaklarda morarma sık rastlanılan bir durum değildir ve hamilelikle ilişkilendirilmesi oldukça zordur. Tırnaklarda morarma var ise genellikle hamilelik dışında başka bir nedenden dolayıdır fakat bebeğin gelişimiyle birlikte içeride organlara ve damarlara yapacağı basınç da buna neden oluyor olabilir. Bebeğin baskısıyla olma ihtimali epey düşüktür. Bu sebeple hamilelikte tırnak morarmasından ziyade tırnak morarmasının genel sebeplerine bakalım.
Eğer tırnağınızı sert bir şekilde bir yere çarpar, darbeye maruz bırakır ya da kapı arası ve benzeri bir yerde sıkıştırırsanız morarır. Bu tip morarmalar bir süre sonra kendiliğinden iyileşir. Sadece iyileşme sürecini hızlandırmak için doktora gidebilirsiniz.
Tırnakta morarmanın diğer önemli bir nedeni tırnakların olduğu bölgedeki kan dolaşımının bozulmasıdır. Buna bebeğin içeride yapmış olduğu baskı sebep oluyor olabilir. Astım ve bronşit gibi solunum hastalıkları da tırnak morarması nedenleri arasındadır. Bu kişiler vücutlarına yeterli oksijeni alamazlar ve bunun bir sonucu olarak kan değerleri kötüleşir. Yeteri oksijeni bulundurmayan kan da sadece tırnaklarda değil tüm vücutta morarmalara sebep olabilir.
Bunların dışında tırnak morarması ihmal edilmemesi gereken bir sağlık sorununun işareti olabilir. Özellikle hamilelikte tırnak morarması olduğunda bu sorunu derhal doktorunuza bildirin. Sizden bazı tetkikler isteyip morarmanın nedenini araştırmak isteyecektir.
Afaki
Afaki Nedir?
Katarak cerrahisi ile göz merceğinin çıkarılması durumudur. Katarak göz içindeki merceğin bazı sebeplerden dolayı şeffaflığını kaybederek bulanıklaşmasıdır. En sık yaşa bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra sigara kullanımı, göz ve kafa travmaları, ağır hastalıklar, Metabolik hastalıklar ve beslenme bozuklukları sonucu da ortaya çıkmaktadır. Ender olarak da doğumsal olabilmektedir.
Katarak cerrahisi ile göz merceğinin çıkarılması durumudur. Katarak göz içindeki merceğin bazı sebeplerden dolayı şeffaflığını kaybederek bulanıklaşmasıdır. En sık yaşa bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra sigara kullanımı, göz ve kafa travmaları, ağır hastalıklar, Metabolik hastalıklar ve beslenme bozuklukları sonucu da ortaya çıkmaktadır. Ender olarak da doğumsal olabilmektedir.
Hamilelikte Tırnak Kırılması
Hamilelikte Tırnak Kırılması
Hamilelik döneminde vücut hormon dengesindeki değişiklikten dolayı kimi hanımlarda tırnaklar hızlı bir şekilde uzar. Tırnakların hızlı uzaması sonucu tırnaklar yeteri sağlamlığa sahip olmayabilir, tırnaklarda incelme ve kırılmalar görülebilir. Doğum sonrası kendiliğinden eski haline dönecek bu durum için bazı önlemler almak mümkündür.
Gebelikte tırnak kırılmasından şikayet ediyorsanız öncelikle beslenmenize önem vermeniz gerekir. Tekdüze beslenmek yerine dengeli beslenmek hem sizin sağlığınız hem de bebeğinizin sağlığı için oldukça önemlidir. Şimdi tırnaklar için neler yapabileceğimize bir bakalım. Aslında bir B grubu vitamin olan Biotin ya da H vitamini olarak bildiğimiz cildi, saçları ve tırnakları güçlendirip güzelleştiren vitamini doktorunuza danışarak kullanabilirsiniz. Fındık, ceviz, badem, soya fasulyesi, yumurta, mantar, muz, avokado, et, tavuk, mantar, kuruyemişler, kaşar peyniri, süt ve tahıllı yiyeceklerde bulunan bu vitamini yeteri kadar aldığınızdan emin olun. Kalsiyum ve biotin desteği oldukça iyi gelecektir.
Tırnaklar için özel olarak üretilmiş bazı nemlendirici kremleri kullanmak tırnaklarınızın daha esnek olmasını sağlar. Böylece kırılmalar önemli ölçüde azalacaktır.
Ayrıca bu dönemde; tırnaklarınızı ısırıyor ya da yiyorsanız bu kötü ve bir hanımefendiye yakışmayan alışkanlıklardan hemen sonsuza dek vazgeçin. Elinizde çok fazla deterjan ve sabun gibi kimyasallara maruz bırakmayın. Elleriniz ve tırnaklarınız her daim kuru ve temiz olsun. Hamilelikte tırnak kırılması sorunu için tırnaklarınızı da fazla uzatmayın çünkü tırnaklar ne kadar uzun olursa o kadar kolay kırılır. Yatağınıza uyumak için girmeden bir 5 dakika önce tırnaklarınıza bir bakım kremi sürün.
Hamilelik döneminde vücut hormon dengesindeki değişiklikten dolayı kimi hanımlarda tırnaklar hızlı bir şekilde uzar. Tırnakların hızlı uzaması sonucu tırnaklar yeteri sağlamlığa sahip olmayabilir, tırnaklarda incelme ve kırılmalar görülebilir. Doğum sonrası kendiliğinden eski haline dönecek bu durum için bazı önlemler almak mümkündür.
Gebelikte tırnak kırılmasından şikayet ediyorsanız öncelikle beslenmenize önem vermeniz gerekir. Tekdüze beslenmek yerine dengeli beslenmek hem sizin sağlığınız hem de bebeğinizin sağlığı için oldukça önemlidir. Şimdi tırnaklar için neler yapabileceğimize bir bakalım. Aslında bir B grubu vitamin olan Biotin ya da H vitamini olarak bildiğimiz cildi, saçları ve tırnakları güçlendirip güzelleştiren vitamini doktorunuza danışarak kullanabilirsiniz. Fındık, ceviz, badem, soya fasulyesi, yumurta, mantar, muz, avokado, et, tavuk, mantar, kuruyemişler, kaşar peyniri, süt ve tahıllı yiyeceklerde bulunan bu vitamini yeteri kadar aldığınızdan emin olun. Kalsiyum ve biotin desteği oldukça iyi gelecektir.
Tırnaklar için özel olarak üretilmiş bazı nemlendirici kremleri kullanmak tırnaklarınızın daha esnek olmasını sağlar. Böylece kırılmalar önemli ölçüde azalacaktır.
Ayrıca bu dönemde; tırnaklarınızı ısırıyor ya da yiyorsanız bu kötü ve bir hanımefendiye yakışmayan alışkanlıklardan hemen sonsuza dek vazgeçin. Elinizde çok fazla deterjan ve sabun gibi kimyasallara maruz bırakmayın. Elleriniz ve tırnaklarınız her daim kuru ve temiz olsun. Hamilelikte tırnak kırılması sorunu için tırnaklarınızı da fazla uzatmayın çünkü tırnaklar ne kadar uzun olursa o kadar kolay kırılır. Yatağınıza uyumak için girmeden bir 5 dakika önce tırnaklarınıza bir bakım kremi sürün.
Aerofaji
Aerofaji Nedir?
Aerofaji hava yutma anlamına gelmektedir. Çeşitli nedenlerden kaynaklanan ve gürültülü geğirtiler gösteren karmaşık bir olgudur. Bu hastaların incelemelerinde geğirtilerden önce hava yutarak yemek borusuna dolduğu görülmektedir. Havanın önemli bir bölümü kaltr ve ağızdan gürültülü şekilde çıkarılmaktadır. Aerofaji bazen karın ve göğüs boşluğunu etkileyen hastalıklara bağlı olmaktadır. Bunun bilincinde olmayan hasta gaz oluşumunun fazlalığı ve sindirim bozukluğu olarak algılamaktadır.
Aerofaji hava yutma anlamına gelmektedir. Çeşitli nedenlerden kaynaklanan ve gürültülü geğirtiler gösteren karmaşık bir olgudur. Bu hastaların incelemelerinde geğirtilerden önce hava yutarak yemek borusuna dolduğu görülmektedir. Havanın önemli bir bölümü kaltr ve ağızdan gürültülü şekilde çıkarılmaktadır. Aerofaji bazen karın ve göğüs boşluğunu etkileyen hastalıklara bağlı olmaktadır. Bunun bilincinde olmayan hasta gaz oluşumunun fazlalığı ve sindirim bozukluğu olarak algılamaktadır.
2 Mayıs 2014 Cuma
Doğum Sırasında Görülebilen Riskler
Doğum Sırasında Görülebilen Riskler
Anne adayları normal doğumu tercih etmelerine rağmen bazı durumlar da sezaryene başvurulmaktadır. Bebek bazı durumlardan dolayı doğum kanalına ilerleyemezse, Rahim ağzı yeterince açılmazsa veya bebeğin kalp atışlarının yavaşlaması ve nefes alıp alamadığı konusunda uzmanların endişeleri ve gözlemleri mevcutsa acil olarak sezaryen ile bebeğin çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca normal doğum veya sezaryen doğumdan sonra bazı sebeplerden dolayı durdurulamayan kanamalar gözükmektedir. Durdurulamayan kanamalara günümüzde ender rastlanmaktadır. Fakat böyle bir durumla karşılaşıldığı zaman ayrı bir operasyon yapılması gerekmektedir. Ayrıca doğumdan sonra bebeğin eşiği çıkmazsa ayrı bir operasyon yapılmasına ihtiyaç duyulacaktır. Bebeğin eşiğinin çıkmaması sorunu da günümüz de ender rastlanmaktadır.
Normal doğum ve ya sezaryen doğumlar da genel anestezi verilmesine bağlı olarak doğum yapıldıktan sonra uyanamama gibi sorunlar da görülmektedir. Fakat günümüz de ameliyatlar son teknoloji ile yapılmasından ve anne adaylarının genç olmasından dolayı uyanamam gibi bir durum söz konusu bile değildir.Sezaryen doğumlarda ise yine doğum esnasın da ve doğumdan sonra bazı ender sorunlarla karşılaşılmaktadır. Sezaryen doğumdan sonra yara yerinin açılması, yara yerinin yangı kapması, yine çok ender görülen idrar torbasının yangı kapması ve yaralanması ve ya çok riskli ve zorlu bir ameliyat ya da çok hızlı bir ameliyat geçirildiyse, buna bağlı olarak bağırsak yaralanmaları veya idrar kanalının yaralanması gibi sorunlar meydana gelebilmektedir.
Anne adayları normal doğumu tercih etmelerine rağmen bazı durumlar da sezaryene başvurulmaktadır. Bebek bazı durumlardan dolayı doğum kanalına ilerleyemezse, Rahim ağzı yeterince açılmazsa veya bebeğin kalp atışlarının yavaşlaması ve nefes alıp alamadığı konusunda uzmanların endişeleri ve gözlemleri mevcutsa acil olarak sezaryen ile bebeğin çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca normal doğum veya sezaryen doğumdan sonra bazı sebeplerden dolayı durdurulamayan kanamalar gözükmektedir. Durdurulamayan kanamalara günümüzde ender rastlanmaktadır. Fakat böyle bir durumla karşılaşıldığı zaman ayrı bir operasyon yapılması gerekmektedir. Ayrıca doğumdan sonra bebeğin eşiği çıkmazsa ayrı bir operasyon yapılmasına ihtiyaç duyulacaktır. Bebeğin eşiğinin çıkmaması sorunu da günümüz de ender rastlanmaktadır.
Normal doğum ve ya sezaryen doğumlar da genel anestezi verilmesine bağlı olarak doğum yapıldıktan sonra uyanamama gibi sorunlar da görülmektedir. Fakat günümüz de ameliyatlar son teknoloji ile yapılmasından ve anne adaylarının genç olmasından dolayı uyanamam gibi bir durum söz konusu bile değildir.Sezaryen doğumlarda ise yine doğum esnasın da ve doğumdan sonra bazı ender sorunlarla karşılaşılmaktadır. Sezaryen doğumdan sonra yara yerinin açılması, yara yerinin yangı kapması, yine çok ender görülen idrar torbasının yangı kapması ve yaralanması ve ya çok riskli ve zorlu bir ameliyat ya da çok hızlı bir ameliyat geçirildiyse, buna bağlı olarak bağırsak yaralanmaları veya idrar kanalının yaralanması gibi sorunlar meydana gelebilmektedir.
1 Mayıs 2014 Perşembe
Hindistan Cevizi Yağının Faydaları
Hindistan Cevizi Yağının Faydaları
Günümüzde sağlığa faydalı olduğu söylenen fakat faydası olmayan o kadar çok yağ vardır ki bunların çoğunda zaten etiketinde belirttikleri maddenin ne kendisinden ne de yağından eser yoktur. Bu kadar sağlıksız yağın içerisinde hindistan cevizi yağı sizin için bir alternatif olabilir.
Hindistan cevizi yağı kalp sağlığına iyi gelir, bağışıklık sistemini güçlendirir ve size bol miktarda enerji sağlar. Önemli bir artısı da tadının güzel olmasıdır :) Hindistan cevizi yağı cildiniz için biçilmiş kaftandır. Losyon olarak kullanır cildinize sürerseniz cildinize tazelik ve nem kazandırır. Kuru ciltler için denemeniz gerekir. Kuru cilde sahip olan ve hindistan cevizi yağı kullanmış bir çok kişinin hindistan cevizi yağı hakkında olumlu görüşü vardır. Pul pul dökülen bir cildiniz varsa hindistan cevizi yağını cildinize sürün ve hafifçe ovalayarak yedirin. Yine çatlamış dudaklar için bakım kremi arıyorsanız bu yağı sürün. Aynı şekilde tırnak bakımı içinde kullanın. Dudaklarınızda güzel bir tat ve koku da bırakacaktır. Bu yağın yaşlanmayı geciktirici etkisi de vardır. Ayrıca tamamen doğal hindistan cevizi yağını göz makyajınızı temizlemek için de kullanabilirsiniz. Gerçekten de makyaj temizleme konusunda çok etkilidir. Saç bakımı içinde tavsiye edilen bir üründür. Saçlarınıza sürdüğünüz yağı 10 dakika bekletip daha sonra şampuanla saçınızı yıkayabilirsiniz. Cilt yaralarına sürüldüğünde iyileşme sürecini hızlandırdığı da söylenmektedir.
Hindistan cevizi yağı piyasada çok kolay bulunan bir yağ değildir ve sahtesi de çoktur. Tamamen doğal bir ürün değilse beklediğiniz etkiyi alamayacağınızı unutmayın.
Günümüzde sağlığa faydalı olduğu söylenen fakat faydası olmayan o kadar çok yağ vardır ki bunların çoğunda zaten etiketinde belirttikleri maddenin ne kendisinden ne de yağından eser yoktur. Bu kadar sağlıksız yağın içerisinde hindistan cevizi yağı sizin için bir alternatif olabilir.
Hindistan cevizi yağı kalp sağlığına iyi gelir, bağışıklık sistemini güçlendirir ve size bol miktarda enerji sağlar. Önemli bir artısı da tadının güzel olmasıdır :) Hindistan cevizi yağı cildiniz için biçilmiş kaftandır. Losyon olarak kullanır cildinize sürerseniz cildinize tazelik ve nem kazandırır. Kuru ciltler için denemeniz gerekir. Kuru cilde sahip olan ve hindistan cevizi yağı kullanmış bir çok kişinin hindistan cevizi yağı hakkında olumlu görüşü vardır. Pul pul dökülen bir cildiniz varsa hindistan cevizi yağını cildinize sürün ve hafifçe ovalayarak yedirin. Yine çatlamış dudaklar için bakım kremi arıyorsanız bu yağı sürün. Aynı şekilde tırnak bakımı içinde kullanın. Dudaklarınızda güzel bir tat ve koku da bırakacaktır. Bu yağın yaşlanmayı geciktirici etkisi de vardır. Ayrıca tamamen doğal hindistan cevizi yağını göz makyajınızı temizlemek için de kullanabilirsiniz. Gerçekten de makyaj temizleme konusunda çok etkilidir. Saç bakımı içinde tavsiye edilen bir üründür. Saçlarınıza sürdüğünüz yağı 10 dakika bekletip daha sonra şampuanla saçınızı yıkayabilirsiniz. Cilt yaralarına sürüldüğünde iyileşme sürecini hızlandırdığı da söylenmektedir.
Hindistan cevizi yağı piyasada çok kolay bulunan bir yağ değildir ve sahtesi de çoktur. Tamamen doğal bir ürün değilse beklediğiniz etkiyi alamayacağınızı unutmayın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Adıyaman Çiğ Köftecisi Iğdır Telefon Numarası
04762271888 Iğdır Çiğ Köfte, Çiğ köfteci öz adıyaman çiğ köftesi, adıyaman çiğ köftecisi, lezzetli ve hesaplı Iğdır Çiğ Köfte
-
DİSTANDÜ NEDİR? Distandü, kelime anlamı olarak “gergin” anlamında olup, organ üzerinde kullanılan tıbbi bir terimdir. Distandü, safra kese...
-
Kasık Mantarı Nedir? Kasık mantarı, en fazla karşılaşılan mantar enfeksiyonlarındandır ve Tinea Cruris olarak da bilinir. genel olarak e...
-
Türk Halk Müziği listeleri , Türk halk müziği türküleri , En Popüler Türk Halk Müziği Müzik Listeleri , türk halk müziği sanatçıları , türk ...